Ev Hanımlarının Kayıtsız Kalamayacağı Bir Teklif (321)

 

Dünyadaki yönetimlerin pek çoğunun “yuvalarında çocuk yetiştiren ev hanımlarına” gereken imkânı/desteği sunmadıkları apaçık bir hakikatten başkası değildir. Kadın örgütleri ise sadece “çalışan kadınların sorunlarını” gündeme getirmekte, “ev hanımlarının sorunlarına” ise yeterince ilgi göstermemektedir. Bu itibarla, ev hanımlarının da problemlerine eğilmeleri ve yeni projeler geliştirmeleri gerekir.

Son yıllarda ısrarla yapılan “üç çocuk tavsiyesinin” başarılı olamadığı ve mevcut yasal düzenlemelerle de “bu temenninin hayata geçirilmesinin mümkün olamayacağı” anlaşılmaktadır. Dolayısıyla gelişen ve gelişmekte olan büyük devletlerle/küresel güçlerle mücadele edebilmek, kalkınmayı sürdürebilmek için genç ve dinamik nüfusa ihtiyaç vardır. Ancak lafla peynir gemisinin yürümesi de mümkün değildir ve bunun için yapılması gerekenler vardır.

Bu konudaki görüşümüzü söylemeye geçmeden evvel şu hatırlatmayı yapmamız gerekir: “Aşağıda sunacağımız öneri “bize ait özgün bir düşünce/fikir” olduğundan kaynak gösterilmemiz ve hayır duayla anılmamız her zaman ki dileğimizdir. Burada birilerinden ödül değil sadece dua beklentimiz vardır. Ürettiğimiz bu fikri çalarak kendilerine mal edenlere hakkımızı hiçbir şekilde helal etmemiz söz konusu değildir.”

Şimdi ev hanımlarıyla ilgili âcizane önerimizi şu şekilde ifade edebiliriz:

“Beş çocuk doğuran ve bunların yetiştirilmesi/eğitilmesi noktasında her türlü fedakârlığı yapan, bu çocukları topluma kazandıran, tamamının 12 yıllık zorunlu eğitim almasına imkân sağlayan bir ev hanımı beşinci çocuğu 12 yıllık zorunlu eğitimi tamamladığı anda emeklilik hakkını elde etmeli ve derhal emekli maaşına bağlanmalıdır. Bu ev hanımının alacağı maaş hiç olmazsa/en azından en düşük devlet memurunun emekli olduğunda aldığı aylığa tekabül etmelidir.”

Bizim bu teklifimiz birilerine uçuk kaçık gelebilir. Ancak bize göre son derece makul, mantıklı ve yerindedir. Çünkü bu öneri, ev hanımlarına verilen değerin/desteğin bir ifadesi olduğu gibi “toplumun temel taşı olan aileyi güçlendirecek ve pek çok sosyal soruna da çare olabilecek” önemli bir tavsiyedir.

Ülkenin ve İslâm’ın geleceği için bu fikrin geliştirilmesi, her platformda tartışılması, savunulması ve hayata geçirilmesi elzemdir. Biz bu tavsiyenin kısa vadede gerçekleştirilmesinin kolay olmadığını/olamayacağını elbette biliyoruz. Ancak uzun vadede bunun mutlaka gerçekleştirilmek zorunda olacağının da farkındayız.

Önerimizin daha anlaşılır olması için konuyla ilgili bazı gerekçelerimizi ve tavsiyelerimizi şöyle sıralamamız mümkündür:

1. Dünya ile rekabet edebilmek ve kalkınmayı sürdürebilmek için genç nüfusa ihtiyaç varsa, herkesin elini taşın altına koyması, devletin de kesenin ağzını açması ve ev hanımlarını bu sürece dâhil etmek için çok ciddi teşvikler vermesi gereklidir. Bu zamana kadar ülkenin balını ve kaymağını yiyen, paradan para kazanan, vergi kaçıran, hukuki hilelerle tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyen azgın kodamanlardan/faiz lobisinden vs. alınacak daha fazla vergiyle bu teşvik sağlanabilir; ayrıca daha başka kaynaklar da oluşturulabilir. Kaldı ki, “Milleti yaşat ki devlet yaşasın!” tavsiyesinin de gereği budur.

2. Çocukların daha iyi şartlarda yetiştirilmesini temin maksadıyla beş çocuktan fazla çocuk yapan ev hanımlarına ise altıncı veya yedinci çocuk doğduğunda çocuk başına emekli maaşından % 10 kesinti yapılmalı ve beş sayısının kesinlikle aşılmaması sağlanmalıdır. Zira kendini iyi yetiştirmiş bir ev hanımı “bugünün şartlarında” ancak beş çocuğa zaman ayırabilir, onları en güzel şekilde büyütüp terbiye edebilir. Fazla çocuk yaparak, bunları sokağa terk ederek, iyi terbiye edemeyerek “terör örgütlerine/sahte tarikatlara” eleman kazandırmaktan da ülke kurtarılmış olur.

3. Doğum kontrolünü adam gibi yapamayarak altıncı çocuğa hamile kalan bir kadın ise eğer maaşının düşeceğinden endişe eder ve gidip kürtaj yaptırırsa, bu da tespit edilirse o kadının emekli maaşından “yaptırdığı her kürtaj başına” her ay % 25 kesinti yapılmalıdır. Bu durumda her ay maaşının dörtte birini kaybedeceğinden korkan karı-koca çok daha dikkatli olacak, doğum kontrolünü adam gibi yapıp tedbiri elden bırakmayacaklardır. Çocuğun doğması durumunda ise % 10 kesinti olacağından kürtaj yerine doğum yapmayı tercih eden kadın kürtajla kaybedeceği çocuğunun da hayatta kalmasını sağlayacağı için yine de % 15 kazançlı çıkacaktır. 

4. Beş çocuktan herhangi birinin 18 yaşına gelmeden gizlice evlendirilmesi durumunda veya çocuğuna 12 yıllık zorunlu eğitimi aldırmayan ailenin tespit edilmesi halinde ise o kadın hiçbir şekilde emeklilik hakkı kazanmamlı, emeklilik hakkını elde etmişse de bu gerçekler ortaya çıktığında verilen bütün haklar elinden geri alınmalıdır.

5. Sonunda emekli olacağını, kendi emekli maaşına ve ekonomik özgürlüğüne kavuşacağını bilen bir kadın seve seve evlenir, sevdiği iş olan kendi çocuklarına bakar ve bunun karşılığında da devletten hak ettiği maaşı “anasının ak sütü gibi” alır. Böylece boşanmalar da en aza indirilir.

6. Çalışan kadınlara da eğer böyle bir teklif cazip geliyorsa onlar da beş çocuk yaparak, onları en güzel şekilde yetiştirerek “ikinci emeklilik şansını” elde edebilir ve “çift emekli maaşı” alarak fıtratlarına uygun yaptıkları asıl işin karşılığını zevkle elde edebilir.

7. Çeşitli nedenlerle dört çocuktan fazla yapamayan ev hanımları ise kimsesiz bir çocuğu evlatlık alarak sayıyı beşe tamamlamayabilir ve emekli olma fırsatını elde edebilir. Üç çocuk yapanlar ise iki yetim çocuğa bakarak sayıyı beşe tamamlayabilir. Böylece öksüz ve kimsesiz çocukların da aile ortamında yetişmesi sağlanmış olur.

8. Evlenmemiş kadınlar da isterlerse yine devletin maddî desteği ile beş yetim/öksüz çocuğu evlatlık alabilir, onları en güzel şekilde yetiştirerek emeklilik hakkını elde edebilir.

9. 18 yaşına gelmeden evvel kız çocuğunu evlendiren ve onlara zorunlu temel eğitimi aldırmayan ev hanımları ise böyle bir durumda emekli maaşından mahrum kalacaklarını çok iyi bildikleri için “sözde imam nikâhı” ile bile olsa kız çocuklarını evlendirmeye asla yanaşmaz. Çünkü işin sonunda emekli maaşını kaybetme tehlikesi vardır. Dolayısıyla karısının emekli maaşına kavuşacağını bilen kocalar da hanımlarına bu konuda destek olur. Böylece “çocuk gelin sorunu” da tamamen ortadan kalktığı gibi “okuma-yazma bilmeyenlerin oranı” da neredeyse sıfıra düşer. Bu iki konuyu sürekli dillerine dolayarak İslâm’a ve müslümanlara saldıran/hakaret edenler de artık kendilerine başka meşgaleler aramak ve bulmak zorunda kalır.

10.  18 yaşını doldurmayan ve zorunlu eğitimini tamamlamayan çocuklar kendileri nedeniyle annelerine maaş bağlanmayacağını bildikleri için daha çok çalışır, eğitimlerini tamamlar ve bir meslek sahibi olurlar. Böylece evlenme yaşı otomatik olarak 18 yaş ve üzerine çıkar. Kızların dokuz yaşına girdiğinde de evlenebileceğini, bunun normal olduğunu söyleyenlere de toplum bundan böyle itibar etmez ve bu önemli sorun da tedricen ortadan kaldırılır.

Özetle, ülkenin geleceği için devleti idare edenler bu öneriyi dikkate almalı, üzerlerine düşen vazifeyi yapmalı ve erdemli insanlar da bu konuda toplumu bilinçlendirmelidir. Çünkü bu öneri sayesinde, ülke ekonomisi uzun vadede kazançlı çıkacak, ev hanımları bu zamana kadar görülmeyen emeklerinin karşılığını alacak, kadına verilen değer gösterilmiş olacak, boşanmalar en aza indirilecek, 12 yıllık zorunlu eğitim sağlam bir zemine oturtulacak, okuma yazma bilmeyen kalmayacak, gençler meslek sahibi olacak, öksüz ve yetimlere sahip çıkılacak, evlenme yaşı otomatik olarak 18 yaş ve üzeri olarak kesinleşecek ve çocuk gelin sorunu da tamamen ortadan kalkacaktır.

Sonuç olarak, beş çocuk doğuran, bunları en güzel şekilde yetiştiren, tamamının 12 yıllık zorunlu eğitim almasını temin eden bir ev hanımı bu çabasının karşılığını mutlaka almalı, emeklilik hakkını elde etmeli ve derhal kendisine emekli maaşı bağlanmalıdır. Bu ev hanımının kocasının vefat etmesi halinde ise kocasından kalan emekli maaşını da alması ve çifte maaşla hayatını sürdürmesi mümkün olmalıdır. Bu kadın iyi bir anneanne/babaanne olmanın keyfini sürmeli, torunlarına harçlık vermeli, ahir ömrünü güzel günler yaşayarak geçirmeli, bu projenin “fikir babasına” da bunu hayata geçiren “yöneticilere” de ve bunu destekleyen “millete” de hayır dua etmeye devam etmelidir. (13.03.2015)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Evlilik Kader midir? I (361)

Evlilik Kader midir? II (362)

Torpil Yapan da Yaptıran da Melundur!