Ya Haberi Veren Bir Fasık İse? (248)
Hz. Peygamber, vahyin ilk temsilcilerine konuşmalarına dikkat etmelerini
istemiş, “Kişinin her duyduğunu
gidip sağda solda anlatması günah olarak ona yeter”,[1] “Özür dilemek zorunda kalacağın bir sözü
söyleme!”[2] buyurmuş, kendisine sorulan “En faziletli (insan) kimdir?” sorusuna
ise; “Dilinden ve elinden müslümanların (ve diğer insanların)
emniyette olduğu kimsedir” cevabını vermiştir.”[3]
Kur’ân-ı Kerîm ise: “Ey iman
edenler! Allah'a karşı gelmekten sakının ve hep doğru söz söyleyin ki Allah da
işlerinizi ve hallerinizi düzeltsin, günahlarınızı affetsin. Kim Allah'a ve
Resûlüne itaat ederse, pek büyük bir mutluluk ve başarıya nail olur”[4] buyurmuştur.
Görüldüğü üzere kâmil bir mü’min her zaman hakkı, gerçeği ve doğruyu
söyler, sorumluluk, farkındalık ve duyarlılık sahibidir. Ancak zaman zaman böyle
olmayan müslümanlar da çıkabilir. Bunlar, toplumun karşısında rahatlıkla yalan söyleyebilir,
masum insanlara iftiralar atabilir, kamuoyunu yanıltarak menfaat peşinde koşabilir.
İşte burada da Yüce Allah mü’minlere böyle adamlara/kadınlara şu uyarıyı yapmakta
ve bir takım mazeretlerin arkalarına sığınmamalarını tembihlemektedir:
“Ey inananlar! Eğer bir
fâsık/yalan haber taşıyan birisi size bir haber getirirse, onun doğruluğunu
araştırınız. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra
yaptıklarınıza pişman olursunuz!”[5]
Bu ayette Yüce Allah adeta, “Ey müminler, şeytan tarafından ele geçirilen,
hak yoldan sapmış, günaha dalmış, bozguncu, özü sözü bir olmayan kötü niyetli
birisi size herhangi bir konuda bir haber getirirse, (bir twett veya mesaj
atarsa, bir görseli paylaşırsa), kulağınıza bir şey fısıldarsa, siz o sözün
doğru olup olmadığını mutlaka ama mutlaka araştırın, muhakemenizi kullanın,
güçlü deliller isteyin, incelemeden hemen inanmayın! Yok eğer yalan habere hemen
inanır, yanlış bilgilendirmeden dolayı hatalı karar alırsanız, suçsuz
insana/topluma kötülük yapmış, hoş olmayan bir davranış sergilemiş olursunuz da
sonra yaptıklarınıza pişman olursunuz. Ama iş iten geçer, siz bu yaptığınızdan
sorumlu olursunuz! Sonra suçu birilerine atmaya kalkışmanız da hiçbir işe
yaramaz! “Herkes söylüyordu ben de söyledim’, ‘Herkes alkışlıyordu ben de
alkışladım’, “Herkes oraya gidiyordu ben de gittim” demeniz yeterli
olmaz. Zira başka bir ayet-i kerimede Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:
“Bilmediğin şeyin ardına düşme. Çünkü işitme
duyusu, görme duyusu ve kalp, bunların hepsi [Hesap Günü'nde] bundan sorguya
çekilecektir!”[6]
Yüce Allah mezkûr ayette de adeta şunları söylemektedir: “Ey mü’min!
Bilmediğin konuda fikir beyan etme! Bilmediğin şeyin ardında düşme! Menfaatçi,
çıkarcı, sahtekâr, tamahkâr, düzenbaz, hilebaz, hokkabaz, vurdumduymaz ve
güvenilmez adamların peşinden gitme! Onları alkışlama! Onlara destek olma!
Onlara kanma! Onların bazı olaylar ya da insanlar hakkında ileri sürdükleri
mesnetsiz iddialara/iftiralara inanma! Yalan şehadette bulunan böylelerine itibar
etme! Onlara aldanma! Fasıkların doğrulanmayan ve tahmine dayanan beyanlarına
sahip çıkma! Elde doğru değerlendirme yapmaya yetecek sağlam veriler olmadığı
halde birtakım toplumsal olaylara ve oluşumlara karışma! Fitne çıkartanlara destek
olma! Terör örgütlerinin elinde oyuncak olma! Kendini maşa olarak
kullandırtma!” demek istemektedir. Çünkü bir başka ayette Yüce Allah şöyle
buyurmaktadır:
“Kim haklı bir dâvâ uğrunda üstün çaba
gösterirse (destek olursa, aracılık ederse, savunursa), onun kazandıracağı
nimetlerden bir pay alacaktır ve kim de haksız bir dâvâ için koşturursa
(aracılık ederse, alkışlarsa, maddî manevî yardım ederse, savunursa bunun)
sorumluluğunun hesabını mutlaka verecektir: Çünkü Allah, her şeyi
gözetleyicidir.”[7]
Sonuç olarak, hakiki bir mü’min Kur’ân ve sünnetin ilkelerini referans
alır. Herkesin yaptıklarından sorumlu olacağını, ödül veya ceza olarak işlediklerinin
karşılığını alacağını[8]
bilir, bu iki kaynağın ilkelerini öğrenir, özümser ve içselleştirir. Kendine söylenen
yalanlara, sloganlara ve kara propagandaya araştırmadan inanıp İslâm
düşmanlarının peşine takılmaz. Kendi cennetini ya da cehennemini bu dünyadayken
eylem ve söylemleriyle hazırladığını hiçbir zaman aklından çıkarmaz. (14.06.2013)
Yorumlar
Yorum Gönder