“O Adamın İpi Çekildi” Cümlesine İnanmanın Zararları! (304)
Bazı kimseler, hasımlarına sürekli tuzaklar kurar, onları yok etmek için
ellerinden geleni yapar ve asla mücadeleden vazgeçmez. Mesela tüm kâfir,
münafık, müşrik, mücrim, fâsık ve fâcirler her zaman peygamberlerin ve onların
izinden giden müslümanların azılı düşmanları olmuşlardır. Bu hakikat
inkârcıları sürekli mü’minlerle uğraşmış, saf müslümanları yanlarına çekebilmek
için de daima kara propaganda yürütmüşlerdir.
İşte bu İslam düşmanlarının bir türlü yıkamadıkları, öldüremedikleri,
itibarsızlaştırmadıkları peygamberleri veya müttakîlere önder dürüst liderleri
karalamak için kullanageldikleri değişik yöntemleri vardır. Bu metotlardan
birisi de hiç şüphesiz şu cümleciklerdir: “Onun ipi çekildi!”, “Onun işi
tamam”, “O artık bitti!”, “O yakında gidici” ve “O artık yok!”
Bu şeytanın yandaşı/yoldaşı adamlar/kadınlar yukarıdaki sözleri sürekli söyler,
temennilerini devamlı dile getirir ve her seferinde söylemleri geri teptiği
halde, hâlâ bıkıp usanmadan aynı yalanları tekrar eder, maalesef “balık
hafızalı insancıklar” da bu pembe yalanlara kanarak kendilerini avutup rahatlar.
Oysa kâfirlerin bir planı varsa Yüce Allah’ın da mutlaka planı vardır. Bu
hakikate inanmayarak zalimlere aldanmak kesinlikle doğru değildir. Şu âyetleri
birlikte okuyalım.
“Öbürleri ise hileler
yaptılar. Allah da onların tuzaklarını boşa çıkardı. Allah, hileleri boşa
çıkarmakta pek güçlüdür.”[1]
“Hani, inkârcılar seni
bağlayıp bir yere hapsetmek ya da öldürmek veya seni yurdundan çıkarmak için
tuzak/tertip kuruyorlardı. Onlar tuzak kurarken, Allah da karşı tuzak
kuruyordu. Allah tuzağı boşa çıkaranların en güçlüsüdür.”[2]
“Onlardan önce geçenler de
tuzak kurmuşlardı. Oysa tuzakların tamamı Allah'a aittir (Allah'ın
tedbiri/takdiri, onların tuzaklarını boşa çıkarır). Çünkü Allah, herkesin ne
elde ettiğini ve edeceğini bilir. İnkârcılar da dünyanın sonunun kimin olduğunu
bileceklerdir.”[3]
“Öyleyse, [hakkı inkâr
edenlerin söylediklerine karşı] sabır göster ve daima hatırla ki, sana
güçlüklere göğüs germe gücünü veren yalnızca Allah'tır ve onlardan yana üzülme;
hele onların o asılsız iddiaları seni hiç sıkmasın (kurdukları tuzaklar seni
kaygılandırmasın!)”[4]
“Onlar böyle bir tuzak
kurdular. Biz de, kendileri farkında olmadan onların planlarını alt üst ettik.
Bak, işte tuzaklarının sonucu nasıl oldu? Onları da ve onların peşinden giden
toplumu da toptan helâk ettik.”[5]
“Kâfirler hep hile/tuzak
kuruyorlar. Ama Ben onların bütün planlarını boşa çıkaracağım. Öyleyse bırak,
hakikati inkâr edenler dilediklerini yapsınlar, yapsınlar kısa bir süre!”[6]
Aynı şekilde Yüce Allah’ın elçilerine ve mü’minlere hem bu dünyada hem de
ahirette yardım edip destek olacağı vaatleri arasındadır. Âyeti okuyalım.
“Şüphesiz, peygamberlerimize
ve iman edenlere, hem dünya hayatında, hem şâhitlerin şâhitlik edeceği günde
yardım ederiz.”[7]
Yine Yüce Allah’ın izni olmadıkça mü’minlere hiçbir kimsenin zarar
verebilmesi asla ve kata söz konusu değildir. Âyetleri okuyalım.
“(Günah, düşmanlık ve isyan
hususundaki) gizli konuşma şeytandandır. (Şeytan insanları bu yola iletir ki)
inananlar üzülsünler. Oysa şeytan, Allah'ın izni olmadıkça mü’minlere hiçbir
zarar veremez. Öyleyse mü’minler Allah'a dayansınlar.”[8]
“…De ki: “Allah size bir zarar
vermeyi dilerse yahut bir fayda murat ederse, onun sizin için dilediğine kim
engel olabilir? Doğrusu şu ki, Allah sizin yaptıklarınızdan haberdardır.”[9]
“Ve işte böyledir [çoğu insanlar]: Eğer onlara “Gökleri ve yeri
yaratan kimdir?” diye sorarsan hiç tereddütsüz “Allah'tır!” derler. De ki:
“Allah'ı bırakıp taptıklarınızın ne olduğunu hiç düşündünüz mü? Eğer Allah bana bir zarar vermek istese, bu
[hayalî güçler] O'nun vereceği zararı önleyebilirler mi? Yahut bana rahmet
dilese O'nun rahmetini [benden] esirgeyebilirler mi?” De ki: “Allah bana yeter!
[O'nun varlığına] emin olanlar, [yalnızca] O'na güven duyarlar.”[10]
Görüldüğü üzere tüm bu âyetleri anlamayan, Yüce Allah’ı hakkıyla tanıyıp
takdir etmeyen, O’nun hayata “her an müdahil olduğu ve her şeyi an be an yarattığını”
unutan,[11] O’na
tam anlamıyla güvenip teslim olmayan birisi yukarıdaki palavralara/zırvalara
kanabilir. Oysa Yüce Allah’ı hesaba
katmamak tam bir gaflet hâlidir. Bu bakımdan kâmil bir mü’minin
zalimlerin bu yalanlarına kanması ve inanması asla söz konusu olamaz ve
olmamalıdır.
“Bu sefer tamam! İşi bitti!”, “Gerçekten onun ipi çekildi”, “Bu sefer
gidici!” dedikleri kişi yıllardır görevine devam ediyorsa ve aynı alçak
adamlar da aynı yalanlarla bağımlılarını/fanatiklerini/kölelerini/zombilerini/kurşun
askerlerini/örgüt üyelerini yanlarında tutmayı başarıyorlarsa burada “bir ahmaklık”
olduğu kesindir. Bu ahmaklığı yapan ise yukarıdaki âyetleri umursamayan ve “Bir
mü’min aynı delikten iki defa ısırılmaz” [12] hadisini dikkate
almayan, defalarca aynı delikten sokulmakta ısrar eden beyinsizdir/sefihtir/ahmaktır.
Sonuç olarak, kâfirlerin bir
planı varsa Yüce Allah’ın da planı vardır. Kurulan tuzakları boşa çıkaracak
elbette Yüce Allah’tır. Bu tür zırvaları yayanlara, İslam’a ve müslümanlara
gizli ve açık düşmanlık yapanlara kanmak/inanmak ve din kardeşlerini arkadan
hançerlemek tam bir dalâlet, sapkınlık ve ihanet hâlidir. Aklını
kullanmayan bu zalimlerin üzerine pisliğin (şirkin, huzursuzluğun, yobazlığın,
bağnazlığın, cehaletin, anarşinin, terörün, azabın, düşman istilasının)
yağacağı ilâhî bir ikazdır.[13] Bu
ikaza kulak tıkayan ve kendi sonunu kendi hazırlayan kişi “hâlâ akıllı
olduğunu” zannediyorsa, onun bu söylemi içindeki vesvâsi’l-hannâs’ın
vesvesesinden ve kendisinin de buna inanmasından başka bir şey değildir. (14.11.2014)
Yorumlar
Yorum Gönder