Kur’ân ile Öğüt Vermek Yine Kur’ân’ın Emridir! (251)
Müslümanlar tüm dünyaya İslâm’ı tebliğ ve temsil etmek, güzel örnek olmak
ve yeryüzünde adaleti tesis etmekle görevlidir. Müslümanlar, Kur’ân’ı en doğru metot
ile tüm insanlığa ulaştırmak ve Yüce Allah’ı dosdoğru tanıtmakla vazifelidir.
Müslümanım dediği halde bu görevi ihmal edenler kesinlikle sorumlu olacaklarını
bilmelidir.
Bu vazifeyi müslümanlara veren ayetleri birlikte okuyup değerlendirelim.
“Biz onların, [o yeniden dirilmeyi
inkâr edenlerin] ne söylediklerini iyi biliyoruz ve sen onları hiçbir şekilde
[inanmaya] zorlayamazsın. Ama sen yine de Benim uyarımdan korkabileceklere bu Kur’ân
aracılığıyla hatırlatmada bulun.”[1]
Görüldüğü üzere bu ayette “uydurma hadis veya yanlış din yorumlarıyla”
değil, bizzat Kur’ân’ın kendisiyle İslâm’ın tanıtılması emredilmektedir.
Allah Teâlâ, daha önceki kavimlere de aynı şekilde hakkı batıldan ayırt
eden, uyarıcı ve müjdeleyici kutsal kitaplar göndermiş, onlara da aynı görevi
vermiştir. Ayetleri okuyalım.
“Ve gerçek şu ki, Biz Musa ile
Harun'a Allah'a karşı sorumluluk bilinci taşıyan kimseler için doğruyu eğriden
ayırmaya yarayan bir ölçü, ışık saçan bir kaynak ve bir uyarıcı, hatırlatıcı
[olarak vahyimizi] bahşettik.”[2]
“(O peygamberleri) apaçık belgeler
ve kitaplarla gönderdik. İnsanlara, kendilerine indirileni açıklaman ve onların
da (üzerinde) düşünmeleri için sana bu Kur’ân’ı indirdik.”[3]
Görüldüğü üzere bu son ilâhî kelam Kur’ân-ı Kerîm tüm insanlığa gelmiştir
ve bu evrensel çağrıyı/mesajı duyurma görevi bütün müslümanların omuzlarına
yüklenmiştir.
“Gerçekten bu Kur’ân en doğru olan
yola götürür ve iyi işler yapan mü’minler için büyük bir mükâfat olduğunu ve
ahirete inanmayanlar için elem dolu bir azap hazırladığımızı müjdeler.”[4]
“Ey Muhammed! Biz, Allah’a karşı
gelmekten sakınanları Kur’ân ile müjdeleyesin, inat eden bir topluluğu da
uyarasın diye, onu senin dilin ile (indirip) kolaylaştırdık.”[5]
“Bu, [Kur’ân Allah'a inananlar
için] bir uyarıdır. Çünkü Allah'a karşı sorumluluk bilinci duyanları bütün
menzillerin en güzeli beklemektedir.”[6]
“(Ey Muhammed!) Biz, Kur’ân’ı sana sıkıntı
çekesin diye değil, ancak (Allah’ın azabından) korkacaklara bir öğüt (bir
uyarı) olsun diye indirdik.”[7]
Kur’ân’da her türlü misal -bu misalleri anlamak için kafa yoranlara-
anlaşılır şekilde açıklanmıştır. Ayetleri okuyalım.
“Çünkü gerçekten de Biz bu Kur’ân'da
her konuyu insanlığın [yararı için] değişik açılardan örneklerle açıklamış
bulunuyoruz! Hal böyleyken, yine de insanların çoğu inkârcı bir tavırdan
başkasını benimsemekten inatla kaçınmaktadır.”[8]
“Bu [ilahî öğretiyi] Biz işte böyle apaçık
mesajlar şeklinde indirdik; artık (bundan böyle) Allah, [doğru yola ulaşmayı]
isteyen kimseyi doğru yola yöneltecektir.”[9]
“Andolsun ki biz Kur'an'ı,
anlaşılıp öğüt alınması için kolaylaştırdık. O halde düşünüp öğüt alan yok mu?”[10]
“Bunun içindir ki, sen hakkı inkâra
şartlanmış olan kimselere uyma; tersine, bu [ilahî mesajın] ışığında (Kur’ân’a
dayanarak) onlara karşı bütün gücünü ortaya koyarak büyük bir direnç ve çaba
göster (mücadele ortaya koy!)”[11]
“Kendileri için Allah’tan başka ne
bir dost ne de bir şefaatçi bulunmaksızın, Rablerinin huzurunda toplanmaktan
korkanları, Allah’a karşı gelmekten sakınsınlar diye, onunla (Kur’ân ile)
uyar.”[12]
Görüldüğü üzere Yüce Allah, tüm insanlara Kur’ân’ın en güzel şekilde
ulaştırılmasını emretmektedir. Bu görevi ihmal eden veya savsaklayanlar
kendilerine yazık eder.
Sonuç olarak, toplumu dinî konularda aydınlatmakla görevli kimseler
İslâm’ı en güzel şekilde anlatmak yerine asılsız haber, mevzû hadis, mitoloji
ve masallarla müslümanları uyutur, kendilerini dinleyenleri yanlış
yönlendirirlerse sorumlu olacaklarını bilmelidirler. İnsanların çoğunluğu da
işlerine öyle geldiği için bu tür kimselere inanır, kandırılmayı ister ve düşüncesizce
bunların peşlerinden giderlerse onlar da sorumlu olacaklardır. Zira aldatılmak
isteyenleri aldatacak birileri hep olmuştur ve bundan sonra da olacaktır. (26.07.2013)
Yorumlar
Yorum Gönder