Aldatılmayı İsteyeni Aldatacak Birileri Hep Bulunur! (270)
“Devletten veya belediyelerden haklı ve
meşru olarak ihale alıp istifade ve kâr eden kimseleri, yardımda bulunsunlar
diye hayır kurumlarına yönlendirmek de bir sakınca var mıdır?” sorusuna Prof. Dr. Hayreddin Karaman hocamız şu cevabı
vermiştir:
“Hayır işlesin diye teşvik ve sevk ettiğiniz
kimseler müslüman iseler ve siz istemeseniz bu yardımı yapmayacak idiyseler
ve/veya bir daha iş ve ihale alamam diye bu yardımı yaparlarsa bundan ecir (sevap) alamazlar. Ama kayıtlı ve şeffaf olmaları şartıyla hayır
kurumları bundan istifade edebilirler; çünkü onların bir zorlamaları ve
baskıları söz konusu değildir, verenin de baskı altında verdiği bilgisine sahip
değillerdir…”, “Bir yerlere yardım edecek diye bir kimseye “layık, ehil,
en iyisi, en hesaplısı, kamu için en yararlısı olmadığı halde” ihale verilirse
yapılan ihanet olur ve elbette caiz olmaz.”
Hayreddin hocamızın bu içtihadı gayet açıktır
ve buradan herhangi bir yolsuzluğa ve rüşvete fetva vermediği ortadadır. Aksini
iddia edenler ve onun sözlerinin bir kısmını alıp gerçeği çarpıtanlar
kesinlikle iyi niyetli kimseler değildir. Zira hocanın beyanını çarpıtmak,
söylemediğini söyletmek, hakikati eğip bükmek ve iftira atmak doğru değildir. Böyle yapmak İslâmî bir davranış olmayacaktır.
Bu nedenledir ki Hayreddin hocamız, bilerek ve isteyerek kendisini yanlış
anlamaya şartlanmış olanları tekrar uyararak şunların altını çizmiştir:
“Benim talebim ise şudur: Dini bir konudan
söz ederken kullanılan kelimelerin, konulan kayıtların ve şartların -virgülüne
kadar- önemi vardır. Sözün bütünü değil de içinden bir parçası alınır ve
nakledilirse mana bozulur ve yanlış anlama ihtimali artar. Bu sebeple
yukarıdaki sözümü nakledenlerin olduğu gibi aktarmalarını isterim.”
“Evet, iş olmuş bitmiş, işi (ihaleyi) alan
kâr etmiş, işi veren de ona -şahsi menfaati ile hiçbir ilgisi bulunmayan- bir
vakfın, derneğin, hayır kurumunun adını vererek oraya yardımda bulunmasını rica
etmiş, o şahıs da ya Allah rızası için veya ileride yine iş alma niyetiyle (bunu
bilmemiz mümkün değildir) istenen yardımı yapmış. Ricada bulunanın kişinin, o
kişi layık olmadığı halde ona tekrar -bu yardım sebebiyle- iş vermeye de niyeti
yok…”
“Din, ahlak, sosyal adalet, yoksullukla
mücadele gibi alanlarda hizmet veren kurumlara ve kuruluşlara -bunların
hizmetlerinden rahatsız olanlara rağmen- yardımlar devam etmelidir.”
Görüldüğü üzere Hayreddin Karaman hocanın
ifadeleri gayet açık ve anlaşılırdır. Bunları çarpıtmak yanlıştır ve vebaldir.
Israrla ona iftira atmak ve rüşvete cevaz verdiğini iddia etmek ahlaktan,
hakkaniyetten, dürüstlükten ve insaftan uzak bir yaklaşımdır. Dolayısıyla
insanların kafalarını karıştırmak, bir İslâm âlimini itibarsızlaştırmaya ve
değersizleştirmeye çalışmak, gerçeklerin üzerini örtmek ve hakikati çarpıtmak
büyük günahtır. Böyle yapanların şahitliği kabul edilmez; zira bu, Kur’ân’ın
emridir. Çünkü böyle yapan kimseler
açıkça iftira gibi büyük bir suç işlemektedirler. Dolayısıyla bu kimselerin
önce Yüce Allah’a tövbe etmeleri, sonra da hocadan helallik istemeleri gerekir.
Aksi halde kul hakkı ihlali nedeniyle ahirette “varsa” sevaplarını
kaybetmeleri, yoksa da hocanın günahlarını yüklenmeleri kaçınılmaz bir son
olarak kendilerini beklemektedir. Nitekim hocamız bu durumu şöyle ifade
etmiştir:
“Haksızlığa uğrayan
kimseye hakkı, zalimin (kişinin malına, canına, namusuna, şerefine haksız
olarak zarar veren kimsenin) sevabından alınır, bu yetmezse mazlumun
günahlarından zulmü karşılayan miktarı zalime aktarılır; yani Allah mazlumun
hakkını zalimden almadıkça onu bağışlamaz.”
Sonuç olarak, gerçeğin peşinde olmak ve Hakk’ın
ilkelerinden ayrılmamak her mü’minin görevidir. Mazluma sahip çıkmak, ilkeleri savunmak ve zulüm işleyenleri de belki
anlar ve yanlıştan dönerler diye sevgi ve şefkatle uyarmak icap eder. Hâlâ
doğruları anlamak istemeyerek menfaati icabı gerçeği gizleyenlere, hatada devam
edenlere, sağlıklı tefekküre yanaşmayanlara ve körü körüne atalarını taklit
edenlere söylenecek tek şey belki de şu olabilir: “…Allah onları kahretsin, nasıl da
uyduruyorlar! (Yalanların peşinden gidiyorlar! Aldatıyorlar!
Aldatılıyorlar! Tercihlerini aldatılmaktan yana kullanıyorlar!)”[1] (14.03.2014)
Yorumlar
Yorum Gönder