Kişi ve Toplum Açısından Merhamet Eğitiminin Önemi (192)
Bir ülkede insanların barış ve huzur içinde yaşamasını sağlamak için
yapılması gereken en önemli hususlardan birisi de o toplumda merhametli
insanların sayısını artırmaktır.
Merhametli insanların sayısını artırabilmek ise ahirete gönülden inanmış ve
bozulmamış vicdanlarının sesini dinleyen kişilerin sayılarının artırılmasıyla
mümkün olabilir.
Merhamet eğitimini yeni nesillere verebilmek için yapılması gereken en
önemli şey son din İslam’ı tebliğ ve temsil eden Hz. Peygamber’in hayatına
bakmak ve oradan gereken dersleri çıkartmaktır.
Mesela son Peygamber Hz. Muhammed, merhametli bir insandı. O sadece
insanlara değil aynı zamanda hayvanlara ve bitkilere karşı da merhametliydi.
Onun hayvanları ve bitkileri nasıl koruyup kolladığına dair kaynaklarımızda
yeteri kadar bilgi mevcuttur. Bunları okuyup değerlendirenler onu daha iyi
tanıyacak ve kendilerine örnek alacaklardır.
Mesela Hz. Peygamber, ordunun geçtiği bir yerde yavrularını emziren dişi
köpeğe rastlamış, onun ve yavrularının rahatsız edilmemesi için başlarına bir
nöbetçi koymuş, o köpeğe ve yavrularına şefkat ve ilgisini böylece
göstermiştir. İşte Hz. Peygamber’in bu tavrı hayvan hakları savunucuları için çok
güzel bir örnektir.
Hz. Peygamber, kuşların yuvalarının bozulmasına da tepki göstermiş ve bu
konuda tüm insanları uyarmıştır. Onun bu uygulaması tüm çevrecilerin örnek
alması gereken model bir davranıştır.
Hz. Muhammed, denizlerin, göllerin, akarsuların ve su kuyularının
kirletilmemesi gerektiğini söylemiş ve kendisi de buna uygun davranmıştır.
Hz. Peygamber, dünyadaki su kaynakları kullanılırken israf edilmemesini
öğütlemiştir. Onun insanlara tasarrufu öğretmek ve bu alışkanlığı kazandırmak
için nehirden bile olsa abdest alırken suyun israf edilmemesi gerektiğini
söylemesi gerçekten ibret vericidir.
Hz. Peygamber, ashabını yetiştirirken daima merhametli olmalarını tavsiye
etmiştir. “Siz yeryüzündekilere merhamet
edin ki, gökyüzündekiler de size merhamet etsin” diyerek bir ilke ortaya
koymuştur. Onun koyduğu bu ilkeye uygun hareket edenler ise çevre ve insan hakları
konusunda duyarlı olmuş ve hiç bir canlıya haksızlık etmemişlerdir.
Onun anne ve babalara olan merhameti, kadınlara ve yetimlere gösterdiği
şefkati, kölelere/cariyelere (savaş esirlerine) karşı yumuşak tavrı
bilinmektedir. O hiç bir zaman eşlerine, kendisine hizmet edenlere kötü
davranmamış, dövmemiş ve asla kırıcı söz söylememiştir.
Bu bakımdan bir kişinin Hz. Peygamber’de mevcut olan bu iç huzurunun
benzerini yakalayabilmesi için “merhamet eğitimine” ihtiyaç vardır. Bu eğitimi
alan insan yaratılanı yaratandan ötürü sever ve herkese karşı son derece şefkatli
ve merhametli davranır.
Bu bilince ulaşabilmenin yolu ise çıkar beklentisi olmaksızın tüm
insanları sırf Allah rızası için sevebilmekten geçer. Nitekim bu olgunluğa
ulaşan Celaleddin el-Konevî tüm insanlara aynı mesajı vermiş ve bunu hayatında
uygulayarak göstermiştir. Celaleddin el-Konevî öldüğünde onun için sadece müslümanlar
değil yahudi ve hıristiyanlar da ağlamış, üzülmüş ve yas tutmuşlardır.
Öte yandan içindeki şeytanî sesin
etkisinde kalan birisinin gerçek anlamda merhamet sahibi olmasını beklemek de
yanlıştır. Zira İblis’in çağrısına kulak verenlerin merhametli oldukları ve
diğer insanları düşündükleri asla görülmemiştir. Onlar sadece arzularının
peşinde koşmuş ve diğer insanları hiç hesaba katmamışlardır. Şeddad, Karun ve
Firavun ile sembolize edilen bu tipler her dönemde olmuştur ve bundan sonra da olmaya
devam edecektir.
İnsanoğlu doğru bir din eğitimi alırsa ancak o zaman güzel bir insan
olabilir ve tüm insanlığın iyiliği için faydalı işler yapabilir. Ama şeytanın
ve şeytanlaşmış insanların peşinden giderse merhametli olabilmesi asla ve kat’a
söz konusu olamaz. Kendi çıkarları için binlerce insanın ölmesini bile
isteyebilir ve körelttiği vicdanı onu asla uyaramaz.
Sonuç olarak, kişi ve toplum açısından merhamet eğitiminin önemi çok
büyüktür. Bunu başaran toplumlar barış ve huzur içinde yaşarken, başaramayanlar
ise her geçen gün artan şiddet, vahşet, taciz, kan ve gözyaşlarıyla hayatı
kendilerine zehir etmeye devam ederler. (10.05.2011)
Yorumlar
Yorum Gönder