Aile İçi Şiddeti Önleme Konusunda Bazı Tavsiyeler (205)
Kaba kuvvete başvurarak karşı tarafı susturmak,
sindirmek ve etkisiz hale getirmek insanların büyük çoğunluğunun zaman zaman başvurduğu
basit bir yöntemdir. Maalesef fizikî, psikolojik,
ekonomik, cinsel ve sözel şiddet kullanılarak sonuç almaya kalkışmak geçici
çözüm sağlamaktan başka hiçbir işe yaramamaktadır.
Kaldı ki insanın haksız ve sebepsiz yere başka bir
insana, hayvana ya da eşyaya şiddet uygulaması dinimizce yasaktır.
Aile içi şiddet denilince ilk akla gelen erkeğin
karısına uyguladığı şiddettir. Aynı şekilde kadının çocuğuna, çocuğun
kardeşlerine şiddet uygulaması da bu kapsamda değerlendirilebilir.
Kadına
karşı şiddetin son yıllarda giderek artmasının nedenleri çok ciddi şekilde
analiz edilmelidir.
Mesela kadının “kişiliğinden” daha ziyade “dişiliğinin”
ön plana çıkartılması, bazı kesimler tarafından kadının “cinsel meta” olarak görülüp
sömürülmesi ve saygınlıklarının erkeklerin gözünde düşürülmesi/yıpratılması
acaba bu şiddet eylemlerinin artmasında ne kadar etkili rol oynamıştır ya da
oynamaktadır bu husus araştırılmalıdır.
Bazı gazetelerin yıllardır vermekte oldukları “ön
ve arka sayfa güzellerinin”, çıplak kadın resimlerinin ve kadının bedeninin
cinsel obje olarak kullanılmasının şiddetin artmasındaki rolü ve payı nedir, bu
da araştırılmalıdır.
Bazı medya organlarının bilerek ve isteyerek bu
tutumlarını sürdürmeleriyle kadınların aile içi şiddete maruz kalmaları
arasında ne gibi ilişkiler vardır?
Aynı şekilde görsel basında yer alan
bazı filmlerde tecavüz sahnelerinin, dayak yiyen kadın görüntülerinin çoğalmasıyla
aile içi şiddetin artmasındaki paralellik nelerdir bunlar da araştırılmalıdır.
Yengesi ile yatağa giren yeğenler, ağabeyinin
nişanlısında gözü olan erkek kardeşler, aynı adama âşık olan kız kardeşler,
kızıyla aynı adama vurulan anneler gibi ahlaksızca davranışların sergilendiği ve özendirildiği tv dizilerini
seyreden insanların bilinçaltlarının nasıl kirletildiği ve bunun da aile içi
şiddeti nasıl körüklediği irdelenmelidir.
Hâlâ bu tür dizilerle, romanlarla, sinema
filmleriyle şiddet ve ahlaksızlığı teşvik eden ve topluma sürekli yanlış algı
ve anlayışları pompalayan gözünü daha çok para kazanma hırsı bürümüş kimselerin
kalkıp; “Kadına karşı şiddet arttı”
diye timsah gözyaşı dökmeleri hem ikna edici hem de inandırıcı değildir.
Peki “aile içi şiddeti ortadan kaldırmak ya da en
az seviyeye indirmek için neler yapılmalıdır?” diye sorulacak olursa bizim şunları söylememiz mümkündür:
1. Gerekli yasal düzenlemeler bir an
önce yapılmalı ve şiddet uygulayan suçluların en ağır şekilde cezalandırılmaları
sağlanmalıdır.
2. TV dizileri mutlaka uzman
psikolog, pedagog ve kaliteli ilahiyatçılardan oluşan bir ekip tarafından
denetimden geçirilmeli, dizilerdeki ailenin
ahlakını ve ruh sağlığını bozan ve toplumsal değerleri dinamitleyen sahneler
senaryolardan ayıklanmalıdır.
3. İntihar haberleri gibi
aile içi şiddet haberlerinin yapılması ve tekrar tekrar gösterilmesi
kesinlikle yasaklanmalıdır.
4. Aile içi şiddetin en önemli nedeni
olan alkolle mücadele daha etkin hale getirilmeli ve bu konuda Yeşilay ve diğer sivil toplum örgütleri daha
etkin bir çalışma yürütmelidir.
5. Dinî değerler ve maneviyat
eğitimine ağırlık verilmeli, kadına ve çocuğa karşı kaba kuvvet
kullanarak terbiye etme metodunu tavsiye eden “bazı dinî metinler” doğru yorumlanmalı, dinin sağlam ve doğru bilgisi
insanlara en güzel şekilde sunulmalıdır.
6. Bazı TV programlarında erkek düşmanlığı yapan,
erkeğin saygınlığını aşındıran “aşırı feminist yaklaşımlar sergilemenin”
yangına körükle gitmek olduğu unutulmamalı ve bu kimselere işin doğrusu mutlaka anlatılmalıdır.
7. Aile içi şiddetin artmasında etkili
iletişim noksanlığının katkısının çok büyük olduğu unutulmamalı ve aileler iletişim konusunda
uzman kimseler tarafından ciddi bir eğitim sürecinden geçirilmelidir.
8. Erkekler ve kadınlar aynı
yuvayı/yatağı paylaştıkları eşleriyle bağırmadan konuşmayı öğrenmelidir. Özellikle kadınlar
kendilerini kışkırtan ve erkeğin karşısında hakaret ederek ve bağırarak
konuşmayı öğreten bazı yerli ve yabancı filmlerde yer alan sahnelerin gazına ve
dolduruşuna kesinlikle ama kesinlikle gelmemelidir.
9. Uzmanlar tarafından ailede, okulda,
kışlada ve camide ciddi, doyurucu, kapsamlı ve kuşatıcı eğitimler verilmeli, empatiyi içselleştirmiş
insanların toplumda sayılarının artırılması çalışmalarına hız ve ağırlık
verilmelidir.
10. Kötü örneklerden daha
ziyade iyi örneklerin toplumda yaygınlaştırılması için gerekli çabalar sarf
edilmelidir.
Sonuç olarak, aile içi şiddeti ve kötü muameleyi
önlemek için yapılması gerekenler bellidir. Bu hastalığı yenmek için ilgili
kuruluşlara ve halkımıza büyük görevler düşmektedir. Huzur, emniyet ve güven toplumu
olmak ve tüm dünyaya model/tanık olabilmek için her türlü haksız şiddetle
mücadele edilmesi gerektiği açıktır. Herkes bu konuda ne yaptığını ya da
yapmadığını sorgulamak ve bir an önce harekete geçmek zorundadır.
(04.11.2011)
Yorumlar
Yorum Gönder