Ticari ve Ahlaki Prensipler (108)
Hayatı sürdürebilmek ve zarurî ihtiyaçları karşılayabilmek için ekonomik
faaliyetlerin devamı şarttır. Bu sebeple İslam, her konuda olduğu gibi ekonomik
ve ticari faaliyetlerle ilgili prensipler koymuştur. Nitekim Yüce Allah bir
âyet-i kerimede şöyle buyurmuştur: “Ölçüyü tartıyı doğru yapın, eksik ölçüp
tartanlardan olmayın.”[1]
Yüce Allah, ölçü ve tartıda hile yapanları Mutaffifin Sûresi’nde şöyle
ikaz etmiştir: “İnsanlardan alırken ölçüp tarttıklarında tam, ancak onlara
vermek için ölçüp tarttıklarında ise noksan yapan hilekârlara yazıklar olsun!”[2]
Hz. Peygamber ise bir satıcının yaş buğdayın üzerine kuru buğday dökerek satmaya
kalkıştığını görünce, “Bizi aldatan bizden değildir”[3] buyurmuşlardır.
Diğer taraftan Hz. Peygamber; “Doğru sözlü ve güvenilir
iş adamı (ahirette) peygamberler, sıddıklar ve şehitlerle beraber
haşrolunacaktır”[4]
buyurarak dürüst işadamlarını övmüş ve onları cennetle müjdelemiştir.
İslâm’ın temeli, güzel ahlâktır. Nitekim Hz. Peygamber; “Ben sadece
güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim”[5] buyurmuşlardır.
Müslümana yakışan, hayatın her alanında olduğu gibi ticaretinde de İslâm
ahlâkının prensiplerine uygun hareket etmesidir.
Buna göre İslam aldatma, yalan yere yemin etme, hileli ölçüp tartma,
karaborsacılık ve müşteri kızıştırmayı yasaklamıştır. Dürüstlüğü, iş hayatında
kaliteyi, çalıştırdığı işçinin hakkını zamanında ve eksiksiz vermeyi ve yaptığı
işi mükemmel yapmayı emretmiştir.
Bütün bunları ifade sadedinde Resulullah şöyle buyurmuştur: “En temiz
kazanç, o tüccarın kazancıdır ki, konuştuğunda yalan söylemez, müşterilerine
hainlik etmez, vaatlerini yerine getirir, sözünden dönmez. Bir malı daha ucuza
alayım diye kötülemez, satarken daha pahalıya satayım diye övmez. Borçlarını
zamanında öder, geciktirmez. Alacakları hususunda da borçlusunu sıkıştırıp zora
sokmaz”[6]
Bütün bunların yanında mü’min ticaret yaparken elbette diğer dinî görevlerini
de ihmal etmez, işini ibadetine engel olarak görmez, “Çalışmak da ibadettir” diyerek ibadetten kaçmaz/kaytarmaz, namazında
devamlı ve duyarlı olur, zekâtını aksatmaz, ahiret günü yaptıklarının hesabını
vereceğini hiçbir zaman aklından çıkartmaz.
Yüce Rabbimiz böyle davranan müslüman işadamını şöyle övmüştür: “Onlar,
ticaret ve alış-verişin kendilerini Allah’ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekât
vermekten alıkoyamadığı insanlardır. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak
olduğu bir günden korkarlar. İşte Allah, onları yaptıkları işlerin en
güzeliyle mükâfatlandıracak, onlara lütfundan daha fazlasını bahşedecektir.
Allah, dilediğine hesapsız rızık verir.”[7]
Hz. Peygamber de; “Satarken ve alırken, borcunu isterken ve öderken
kolaylık gösteren kimseye Allah merhamet eylesin”[8] diyerek
güvenilir bir işadamına güzel bir öğüt vermiş ve onun açgözlü olmasını
engellemeye çalışmıştır.
Yüce Rabbim cümlemizi sözünde duran, her konuda olduğu gibi ticari
hususlarda da dürüst ve erdemli davranışlar sergileyen, ahlaki prensiplerden asla
ayrılmayan ihlaslı kullarından eylesin. (30.01.2009)
Yorumlar
Yorum Gönder