Eşlerin Karşılıklı Görev ve Sorumlulukları (117)
Eşlerin Karşılıklı Görev ve Sorumlulukları (117)
Yüce Allah, insan neslinin devamı ve dünya hayatının daha huzurlu
geçmesini temin maksadıyla, bir kadınla bir erkeğin helal ve meşru yoldan
evlenmelerini ve aile yuvası kurmalarını tavsiye etmiştir. Kurulan yuvada eşlerin
acısıyla tatlısıyla hayatı paylaşmalarını ve huzur içinde yaşamalarını istemiştir.
Pek tabiidir ki bunu başarabilmek ancak eşlerin birbirlerine karşı hak ve
sorumluluklarını yerine getirmesiyle mümkün olabilir. Bu bakımdan eşlerin
görevlerini en iyi şekilde bilmeleri ve uygulamaları mutlu bir aile yuvasının
olmazsa olmaz şartlarındandır.
İslâm, eşlerin karşılıklı görev ve sorumluluklarının neler olduğunu
belirlemiş, bunların bir kısmını emir ve yasaklar, bir kısmını ise faziletler
ve erdemler şeklinde ortaya koymuştur. Ancak unutulmamalıdır ki bu tavsiye ve
öğütlerin hepsi “birbirinin tamamlayıcısıdır.”
Eşlerin karşılıklı görevleri konusunda elbette söylenecek pek çok söz
vardır. Lakin müslümanlar için bu konuda da en güzel örnek Hz. Muhammed’dir. O,
Veda Hutbesi’nde müslümanlara şu uyarıyı yapmıştır. “Kadınların
haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah’tan korkmanızı size tavsiye ederim.
Siz kadınları Allah’ın emaneti olarak aldınız; onların namuslarını ve
iffetlerini Allah adına söz vererek helâl edindiniz. Sizin kadınlar üzerinde
hakkınız olduğu gibi onların da sizin üzerinizde hakları vardır.”[1]
Görüldüğü üzere Hz. Peygamber, eşler arasındaki temel hak ve sorumluluklar
olduğunu bu sözüyle veciz bir şekilde ortaya koymuştur.
Aynı şekilde Hz. Peygamber; “Hiçbir
mü’min, sâliha hanımına kızmasın. Onun bir huyunu beğenmese bile beğendiği
başka huyları olabilir”[2] diyerek
müslümanları geçim ehli munis insanlar olmaya davet etmiştir.
Şurası unutulmamalıdır ki, kötü ve olumsuz zannedilen bazı şeylerde Yüce
Allah hayır murat etmiş olabilir.[3] Bu
nedenle her konuda olduğu gibi aile yuvası ile ilgili konularda da acele karar
vermemek gerekir. Bir mü’mine düşen görev her zaman yapıcı ve olumlu olmak; kimsenin
dolduruşuna gelmeden teenni ile hareket etmektir.
Eşlerin birbirlerine karşı görev ve sorumluluklarının sınırlarını kesin
çizgilerle belirlemek zordur. Elbette bir takım alanlarda bazı eksiklikler olabilir.
Eşler birbirlerine karşı hak ve sorumluluklarını yerine getirirken bazı hatalar
yapabilir. Ancak bu konuda eşlere düşen vazife, anlayışla hareket etmek ve
birbirlerinin haklarını ihlal etmemeye özen göstermektir. Bu nedenle eşler
arasında görülen hatalı davranışlar uygun yol ve yöntemlerle giderilmeli, ailede
iletişim sürdürülmeli ve asla koparılmamalıdır. Bu konuda diğer aile bireyleri
ve akrabalar sıkıntı yaşayan eşlere şefkat ve merhametle yardım etmeli ve
yuvayı dağılmaktan kurtarmaya çalışmalıdır.
Esasen hiçbir insan kusursuz ve mükemmel değildir. Dolayısıyla “kusursuz
dost arayan dostsuz kalır” atasözü akıldan çıkartılmamalıdır. Erkeklerin
kadınlar için kadınların da erkekler için bir “elbise” olduğu ve her ikisinin birbirlerini
tamamladıkları unutulmamalıdır.[4]
Bu itibarla erdemli bir mü’min, herkese ve özellikle eşine karşı nazik ve
kibar olmalı; karısını ve çocuklarını incitmemeli; aile yuvasında üstlendiği
sorumluluğu yerine getirmelidir. Televizyon ve internetten daha ziyade eşine ve
çocuklarına zaman ayırmalıdır. Onlarla nitelikli ve kaliteli zaman geçirmelidir.
Şu fani dünyada hanımına karşı daima merhametli ve şefkatli olmalı, saygı ve
sevgide kusur etmemelidir.
Rabbim cümlemizi hanımına ve çocuklarına karşı en güzel şekilde davranan,
her konuda olduğu gibi bu konuda da Hz. Muhammed’i kendisine örnek alan ve onun
sahih sünnetine uygun hareket eden samimi mü’min kullarından eylesin. (10.04.2009)
Yorumlar
Yorum Gönder