Düşünüp Ders Almak ve Ölüm Gerçeği (171)
Düşünüp Ders Almak ve Ölüm Gerçeği (171)
Tek hak din İslam ve tahrif edilmiş “bütün
batıl dinlerin taı”, dünya hayatının belirli bir süreyle ve imtihan maksadıyla
yaratıldığını haber vermiş ve insanları dünyanın geçici güzelliklerine dalmamaları
konusunda uyarmıştır.
Kur’ân, kimlerin
inanıp dürüst ve erdemli davranışlar ortaya koyacağını, kimlerin de inkâr edip
kötülükler işleyeceğini denemek maksadıyla hayatın ve ölümün yaratıldığını
haber vermiştir. [Mülk,
67/2. Ayrıca bkz. Nahl, 16/96; Kehf, 18/7, 46; Meryem, 19/76; Enbiyâ, 21/35;
Muhammed, 47/31]
Bu dünyada
insanların ecellerinin (ömür değil) belli bir süreyle sınırlandırıldığı, [En’âm, 6/2; A’râf, 7/34; Yunus, 10/49; Nahl, 16/61; Rûm,
30/8; Şûrâ, 42/14; Ahkaf, 46/3; Nûh, 71/4] ahiret hayatının ise “ebedî/sonsuz”
olacağı haber verilmiştir. [A’lâ,
87/17; Ayrıca bkz. Tâhâ, 20/131; Kasas, 28/60; Şûrâ, 42/36]
Bu sonsuz hayatı
kazanıp cennete elde edebilmek ancak imtihanı başarmakla mümkündür. İmtihanı
başarmanın yolu öncelikle Yüce Allah’ın rızasını kazanmakla, O’na gönülden iman
edip bütün benliğiyle emirlerine teslim olmakla [Bakara, 2/112, 131; Nisâ, 4/125. Ayrıca bkz. Lokmân, 31/22;
Zümer, 39/54; Gâfir, 40/66] ve sonrasında da salih ameller
işlemekle mümkün olabilir. [Bakara, 2/25, 62, 82, 277; Âl-i İmrân, 3/57; Nisâ, 4/57, 122,
183; Mâide, 5/9, 69, 93; Yunus, 10/9; Hûd, Hûd, 11/11, 23; Râ’d, 13/29;İbrahim,
14/23; Nahl, 16/97; Kehf, 18/88, 108; Meryem, 19/96; Hac, 22/14, 23, 50, 56;
Nûr, 24/38, 55; Ankebût, 29/9, 58; Lokmân, 31/8; Secde, 32/19; Sebe, 34/4, 37;
Fâtır, 35/7; Gâfir, 40/40, 58; Fussilet, 41/8; Şûrâ, 42/22, 23, 26;Câsiye,
45/30; Muhammed, 47/2, 12; Feth, 48/29; Talâk, 65/11; İnşikâk, 84/25; Burûc,
85/11; Tîn, 95/6; Beyine, 98/7; Asr, 103/3. ]
Ölüm gelmeden
önce ölüme hazırlıklı olmak ve sürekli muhasebe yapmak, ölüm sonrasında
kazançlı çıkmanın ilk şartıdır. Ahiret hayatında yüzü sevinçle parlayanlardan
olabilmek için [Âl-i İmrân, 3/106-107;
Kıyâme, 75/22; Abese, 80/38; Ğâşiye, 88/8] dünya hayatında iken
muhasebeyi iyi yapmak gerekir.
Zira Kur’an-ı
Kerim, ahirette herkesin bu dünyadaki çalışmasının karşılığını alacağını haber
vermektedir. [Nahl, 16/96-97. Ayrıca bkz.
Âl-i İmrân, 3/145, 195; Nisâ, 4/40; A’râf, 7/40, 147, 180; İbrâhim, 14/51;
İsrâ, 17/13-15; Tâhâ, 20/127; Kasas, 28/84; Sebe, 34/4, 17, 33; Saffât, 37/39;
Sâd, 38/24; Zümer, 39/18, 41; Gâfir, 40/40; Fussilet, 41/27, 46; Şûrâ, 42/15,
20; Câsiye, 45/28; Ahkâf, 46/13-14; Hucurât, 49/12; Tûr, 52/16; Necm, 53/28,
39-41; Vâkıa, 56/10-14, 38-40; Tahrîm, 66/7]
“Hesaba
çekilmeden evvel nefsinizi hesaba çekin!” veya “Ölmeden evvel ölünüz!”
kelamı kibarlarıyla verilmek istenen mesaj da bu olmalıdır. Yani; kişi kendisini her hâlükârda kontrol
etmelidir. Ebedî huzur ve saadeti elde edebilmek için her an imtihan olduğunun bilincinde
olmalıdır. Nitekim yaptığı her eylemin, söylediği her sözün kaydedildiğini
[Kâf, 50/18. “İnsanın söylediği her şeyde yanı başında
mutlaka bir gözetleyici bulunur.”; Ayrıca bkz. Nisâ, 4/1;
Ahzâb, 33/52.] bilen akıllı bir insan
hatada ve yanlışta bile bile ısrar etmez. [Âl-i İmrân, 3/134-135.]
Diğer taraftan ölüm
bir son değil, aksine bir başlangıçtır. Sonsuz olan ahiret hayatına açılan bir
kapı, bir başka ifadeyle “insanoğlunun en büyük arzusu olan sonsuzluğa” atılan
ilk adımdır. Yeniden dirilmenin gerçekleştiği o gün, İslam’ın haber verdiği
hakikatlerin ne kadar doğru olduğu anlaşılacaktır. Çünkü o günün geleceğinde
hiçbir kuşku yoktur. [Âl-i İmrân, 3/9, 25; Nisâ, 4/87; En’am,
6/12; Kehf, 18/21; Hac, 22/5, 7; Şûrâ, 42/7; Câsiye, 45/26]
Bu dünya hayatını
gereği şekilde değerlendirenler, öldükten sonra dirildiklerinde Allah’ın
elçisinin yolunu takip etmelerinin ne kadar doğru ve güzel olduğunu anlayacak,
sevinecek ve bu sevinçlerini de dile getireceklerdir. [Hâkka,
69/19-23. Ayrıca bkz. İsrâ, 17/71; Müddessir, 74/39-40; İnsan, 76/10-22;
İnşikâk, 84/7-9]
Öldükten sonra azabı değil de gerçek
mutluluğu elde etmek isteyen, o sonsuz hayatın güzellikleri için şimdiden adamakıllı
hazırlık yapmalıdır. Zira aklıselim bunu gerektirir ve düşünüp ibret almasını
bilen, hem dünyada hem de ahirette hayırlı sonuçlarla karşılaşır.
Sonuç olarak, ölmeden
önce ölüme hazırlık yapan, öldükten sonra karşılaşacağı hakikatleri gördüğünde
ne kadar doğru bir karar verdiğini çok daha iyi anlar. Dolayısıyla bu dünyada
gerçek anlamda dirilebilmenin yolu, ölümü doğru anlamaktan, ağızların lezzetini
kaçıran ölümden ders almaktan geçer. Bu gerçeği idrak eden ve kararlıkla
yollarına devam eden mü’min uzun ve fasılasız çabasının mükâfatını mutlak
surette alır. (06.08.2010)
Yorumlar
Yorum Gönder