Çocuk Eğitimi (113)
Çocuk
Eğitimi (113)
Yüce dinimiz İslam, “aklın, canın, malın, dinin ve neslin korunmasını” emretmiştir.
Çocukların hem beden hem de ruh sağlığını korumak, İslâm’ın müslümanlara yüklediği
bir sorumluluktur. Bu sebeple çocukların geleceğini tehdit edebilecek her türlü
fiili ve psikolojik saldırıya karşı önceden tedbir almak müslümanların görevidir.
Hz. Muhammed, özellikle çocuklara karşı farklı bir muhabbet beslemiş, onun
sayesinde sevgi, şefkat ve merhameti yeterince tadamayan Cahiliye devrinin (vahyin
ilkelerinin belirleyici olmadığı dönemin) çocukları toplumun göz bebeği haline
gelmişlerdir.
Bilinmelidir ki çocuklar Yüce Allah’ın insanlara birer emanetidir. Dolayısıyla
emaneti korumak, ona sahip çıkmak ve onu en güzel şekilde yetiştirmek icap eder.
Öte yandan çocuklar milletlerin geleceğidir. Milletlerin bekası ancak iyi
yetiştirilmiş nesillerle mümkün olabilir. İman ve ahlaktan, ilim ve irfandan
yoksun yetişen nesiller asimile olmaktan kurtulamaz ve milletlerinin geleceğini
tehlikeye atarlar.
Bu bakımdan çocuklar hayata hazırlanırken sadece iyi bir maddî gelire
sahip olmaları değil, hem Allah katında hem de insanlar nezdinde sevilen
kimseler olmaları, manevî değerleri özümsemeleri, Allah’a ve ahiret gününe iman
eden bireyler olarak yetiştirilmeleri arzulanır. Nitekim Hz. Peygamber; “Hiçbir
baba çocuğuna güzel terbiyeden daha üstün bir miras bırakmamıştır”[1] derken bu gerçeğe
dikkat çekmiştir.
Atalarımız “Ağaç yaşken
eğilir” diyerek çocukları küçük yaşta eğitmenin önemini vurgulamış, “Çok söyleme arsız olur, aç bırakma hırsız
olur” diyerek de çocukların eğitimi esnasında aşırılıklardan kaçınma ve
ölçülü olmanın gerekliliğini ifade etmişlerdir.
Eğitim, ailede başlar, okulda ve çevrede şekillenir. Sağlıklı bireyler
ancak sağlıklı ortamlarda yetişir. Bu nedenle anne-baba başta olmak üzere
toplumun her bir ferdine çocukların yetiştirilmesinde çok önemli görev ve sorumluluklar
düşer.
Çocuklar topluma faydalı fertler olarak yetiştirilirken onlara anlayışla
yaklaşmak, değerli ve önemli olduklarını hissettirmek, aralarında ayırım yapmamak
ve onlara geleceğin büyükleri olduklarını hissettirmek gerekir.
Öte yandan bu dünyada kendisini sınamak için verilen çocukları dünya
hayatının geçici güzelliği olarak görmek, kulluğun diğer boyutlarını ihmal etmemek
ve çocuklara kendilerine ait bir mal/eşya muamelesi yapmamak gerekir. Nitekim
Yüce Allah; “Mal ve oğullar (rütbe, servet, makam, unvan, mevki, şöhret vs) dünya
hayatının süsüdür. Baki kalacak salih ameller ise, Rabbinin katında sevap
olarak da ümit olarak da daha hayırlıdır”[2] buyurmakta ve ahirete yatırım yapmanın
önemine dikkat çekmektedir.
Rabbim cümlemizi çocuklarına güzel örnek olan, onların iyi
yetişmeleri için elinden gelenin en iyisini yapan, çocuklarına sahip oldukları
bir eşya muamelesi yapmayan dürüst ve erdemli kullarından eylesin. (06.03.2009)
Yorumlar
Yorum Gönder