Yetimlere Karşı Görevlerimiz (87)
Yetimlere Karşı Görevlerimiz (87)
Fert ve toplum olarak birçok vazifemiz bulunmaktadır. Bu görevlerimizden
birisi de yetimlere sahip çıkmak, onların maddî-manevî ihtiyaçlarını temin
etmektir.
Bilindiği üzere babasını kaybetmiş çocuk reşit oluncaya kadar
"yetim", annesiz kalan yavru ise "öksüz" olarak
tanımlanmaktadır. Her çocuk gibi yetimler de sevgi, şefkat, merhamet ve ilgiye
muhtaçtır. Hayatlarını tek başına sürdürmeye gücü yetmeyen bu çocuklara sahip
çıkmak, onları geleceğe güven içinde hazırlamak, başta yakınları olmak üzere
içinde yaşadıkları toplumun dinî, ahlâkî ve insanî bir ödevidir. Zira yetim ve
öksüzleri himaye etmek farz-ı kifâyedir. Bir toplumda yetim ve öksüzlerin
sahipsiz kalması, bütün toplumun Allah katında sorumlu ve günahkâr olması
anlamına gelmektedir.
Zamanın adeta su gibi aktığı günümüzde doğal afetler, savaşlar, salgın
hastalıklar, trafik kazaları v.s sebeplerden dolayı pek çok çocuk yetim ve
öksüz kalmaktadır. Geçimsizlik sonucu boşanan çiftlerin ortada kalan yavruları
veya aile içi şiddet ve ilgisizlikten dolayı sokağa terk edilen çocuklar da bir
nevi yetim durumundadırlar. Yapılan araştırmalar, toplumun ilgisini görmeyen bu
çocukların bir kısmının kendi içine kapanıp hayata küstüğünü, diğer bir
kısmının ise saldırgan, uyumsuz, sorunlu ve suça karışmış bireyler olarak
karşımıza çıktığını ortaya koymaktadır. Görüldüğü üzere bu çocuklara el uzatmak
bütün Müslümanların boynunun borcudur.
Dinimiz İslâm yetimlerin himaye edilmesine fevkalade önem vermiştir.
Kur'an-ı Kerim'de: “Yetimler(e nasıl davranılacağı) hakkında sana
sorarlar. De ki: "Onların durumlarını düzeltmek en hayırlı olandır."
Ve onların hayatlarını paylaşırsanız (unutmayın ki) onlar sizin
kardeşlerinizdir. Zira Allah, bozgunculuk yapanları, düzeltmeye çalışanlardan
ayırt etmesini bilir”[1] buyrulmaktadır.
Kendisi de bir yetim olarak büyüyen Peygamber efendimiz bizzat evinde bir
yetimi barındırmış ve yetimi himaye edenlere şu müjdeyi vermişlerdir. “Kendi
yetimini veya başkasına ait bir yetimi himaye eden kimseyle ben, (orta ve
işaret parmağını göstererek) cennette şöyle yan yana olacağız.”[2] Yine
Peygamberimiz: “Allah katında en sevimli ev; içinde yetime ikram edilen
evdir”[3] buyurarak konunun
önemine dikkatlerimizi çekmişlerdir.
Yetimler ve öksüzler Allah'ın bizlere birer emanetidir. Müslümanlar
yetimlere sadece haksızlık yapmaktan kaçınmakla yetinmeyip, onlara iyi bir gelecek
hazırlamak için de çaba sarf etmek durumundadır. Yüce Rabbimiz yetimlere daima
iyi davranmamızı, şefkatle yaklaşmamızı emretmiş, "Öyleyse yetime
haksızlık yapma"[4] buyurarak onlara
sahip çıkmamızı istemiş, yetimlere iyilik ve ikramda bulunmayanları ise: “Hayır,
hayır! Siz yetime karşı cömert değilsiniz”[5] diyerek ciddi bir
şekilde uyarmıştır.
Aynı şekilde Kur'an-ı Kerim'de yetim malı yiyenler ve yetimin malına el
uzatanlar çok şiddetli bir şekilde ikaz edilmişlerdir. “O
halde yetimlere mallarını verin. (Kendi) değersiz mallarınızı (onlara ait)
güzel şeylerle değiştirmeyin. Ve onların mallarını kendi mallarınız ile
birleştirerek tüketmeyin. Bu, doğrusu büyük bir suçtur."[6] Peygamber
Efendimiz de yetim malı yemeyi insanı mahveden günahlar
arasında saymışlardır.[7] Ecdadımız
da "tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyenleri" aynı kategoride
değerlendirerek gelecek nesilleri bundan sakındırmışlardır.
Toplumda birlikte yaşadığımız yetimleri sevelim. Onların başlarını
okşayıp sevindirelim. Onlara samimi duygularımızı gösterelim. Yetim ve
öksüzlere hizmet veren çocuk yuvası ve yetiştirme yurtlarına maddi ve manevi
her türlü desteği sağlayalım. Böyle bir görevimiz olduğunu unutmayalım. Bu
vazifeyi ihmal etmenin hem Allah katında sorumluluğa hem de toplumda huzursuzluğa
neden olacağını bilelim.
Diğer taraftan şunu da belirtelim ki, hiçbir yavrumuzun yetim ve öksüz
kalmaması hepimizin ortak temennisidir. Ancak kalplerimizin yumuşamasına sebep
olan, merhamet duygularımızı diri ve canlı tutan bu yetimlerin de cennete
girmemize birer vesile olabileceği gerçeğini göz ardı etmeyelim.
Rabbim cümlemizi yetimleri koruyup gözeten, onlara sahip çıkan dürüst ve
erdemli kullarından eylesin. (05.09.2008)
Yorumlar
Yorum Gönder