Kürtaj caiz midir? (62)
Kürtaj
caiz midir? (62)
Fıkıh kitaplarında yazıldığına göre hamile bir kadın 45 veya 120
gün içerisinde bazı mazeretlere binaen çocuğunu aldırabilir. Bu hatalı görüşü
savunanlar her dönemde olmuştur; günümüzde de hala bu yanlış içtihadı ısrarla savunan
ve kolayca kürtaja cevaz veren “ulema” (!) vardır. Ancak biz bu görüşe kesinlikle
katılmıyoruz.
Çünkü bu görüşü savunanların delili konuyla hiç ilgisi olmayan bazı
hadislerdir. Hz. Peygamber’e nispet edilen bu hadislerde Kur'an-ı Kerim’de “insanın
yaratılmasının safhalarıyla” ilgili âyetler açıklanırken, rivayetin birinde
45, diğerinde ise 120 gün geçtikten sonra çocuğa ruh üflendiğinden söz edilmektedir.
İşte asırlardan beri fakihlerin çoğu, bu tür rivayetlerden yola
çıkarak “zikredilen sürelerden önce” anne rahminde olan şeyin “çocuk ve insan
olmadığını” (hatta bazıları canlı bile olmadığını) kabul etmiş ve öldürülmesine
(yani kürtaja) fetva vermişlerdir.
Ancak günümüz fıkıh otoritelerinden İslam âlimi Prof. Dr. Hayreddin
Karaman ise bu fetvanın “ortaya konulan hükümle doğrudan ilgisi bulunmayan hadislere
dayandırıldığını ve bilgi eksikliğinden kaynaklandığını” ifade etmiş, söz
konusu rivayetlerde “bu süreden önce çocuğun öldürülebileceği yönünde hiçbir
ifadenin bulunmadığını” gerekçe göstererek bu rivayetlerden böyle bir sonuç çıkartmanın
kesinlikle mümkün olamayacağını söylemiştir.
Günümüzde bilimsel araştırmalar kesin bir şekilde göstermiştir ki,
döllenmeden sonra ana rahmine tutunarak beslenmeye başlayan embriyo, hem bir
canlı hem de bütün özellikleriyle bir insandır/ insan aşamasındadır. Bu bakımdan
bilgi eksikliğinden kaynaklanan hatalı bir içtihadı (120 günden önce ruh
üfürülmediği için bebeğin canlı olmadığı ve dinen öldürülebileceği fetvasını)
gerekçe göstererek “kürtajı savunmaya devam etmek” asla caiz değildir.
İslam’a göre insan yaşamına “hayatının hangi safhasında olursa
olsun” son vermek kesinlikle haramdır ve yasaktır. Çünkü İslam Ceza Hukuku’nda “hangi
ayında olursa olsun” anne rahmindeki ceninin ölümüne sebebiyet vermenin mutlaka
bir cezası vardır.
Diğer taraftan Hz. Peygamber zina sonucu hamile kalan kadının
çocuğunu aldırmasını değil doğurmasını söylemiş ve bu çocuğun kime ait olacağını
ise şöyle açıklamıştır: “Zinadan bir çocuk olursa bu -kadın nikahlı ise-
kocasının (hukuki babasının) çocuğu olur, zina yapan erkek ise bu çocuktan
mahrum kalır” buyurmuştur.
Yani; kadının nikâhlı kocası yoksa çocuk “kadının çocuğu” olur; zina
yapan erkeğin çocuğu olmaz. Görüldüğü üzere hadis, zina mahsulü çocuğun
öldürülebileceğini söylememiş, tam aksine ona “bir aile” tespit etmiştir.
Ancak ehil olmayan din adamları ise “bu çocuk aile için yüzkarası olur”
gerekçesinin arkasına sığınarak “töre cinayetine/ kürtaja” kapı aralamış ve
bebeğin katline cevaz verebilmişlerdir.
Diğer taraftan “Tecavüz kurbanı kız veya kadına İslam'da kürtaj
hakkı tanınır” şeklindeki fetva da mezkûr hadisle çelişmektedir. Zira hadis,
veled-i zinaya bir aile tespit ederken fetva, “anne karnındaki suçsuz bebeğin
öldürebileceğini” söylemektedir.
Dolayısıyla bu tarz bir fetva, hem Kur’an’a hem de sahih sünnete
aykırı olup meseleye tek taraflı bakanların ulaştıkları yanlış bir sonuçtur. Bu
fetvayı verenlerin ve uygulayanların yanıldıkları ve insan hayatıyla oynayarak
büyük bir günah/ cinayet işledikleri açıktır.
Öte yandan anne rahmindeki canlı “bir insan” olduğuna
göre “sakat doğma ihtimali var” diye o bebeği öldürmek de haramdır. Bu
tıpkı doğduktan sonra sakatlanan insanı öldürmek gibidir. Sıkıntı halindeki
kedi ve köpeklere bile su vermenin sevap olduğunu söyleyen, her canlıya şefkat
ve merhametle muamele edilmesini tavsiye eden bir dinin, sakat doğacak diye anne
karnındaki bir bebeğin öldürülmesini onaylaması asla mümkün değildir.
Özetle, anne ve babasının gayr-i meşru ilişkiye girmesinde hiçbir dahli,
suçu, günahı ve kabahati olmayan bir bebeği, “sırf böyle bir ilişki sonucu
dünyaya gelecek” diye öldürmek kesinlikle caiz değildir. Dolayısıyla aklı başında
bir mü’minin bu cinayete (kürtaja) onay vermesi düşünülemez.
“Yumurta ve sperm birleşip zigot oluştuktan sonra” ve aradan 9 ay
10 gün geçtikten sonra dünyaya “insan olarak” geleceği kesin olan bir
canlıyı “konuyla ilgisi olmayan, üstelik zan ifade eden bir iki ahad hadise dayanarak”
ruh üfürülmediği gibi gayr-i ciddi bir gerekçeyle öldürmeye kalkışmak resmen cinayettir.
Bu fetvayı verenler de o fetvayı Yüce Allah’tan korkmadan uygulayanlar da kesinlikle
vebaldedir ve hepsi ahiret günü bu yaptıklarının hesabını mutlaka
vereceklerdir.
Bununla birlikte kürtajın caiz olduğu tek durum, bebek alınmadığı
takdirde annenin ciddi hayati tehlikesinin bulunduğu ve ölebileceği şeklindeki “beş
kadın doğum doktorunun” altını imzaladıkları rapordur. Bu rapora istinaden söz
konusu hamile kadının kürtaj olmasında dinen bir sakınca yoktur.
Sonuç olarak, bebek alınmadığı takdirde annenin hayatını
kaybedeceği durum hariç olmak üzere “kürtaj yaptırmak ve rahimdeki bebeği
parçalayarak öldürmek” dinen caiz değildir. Aynı şekilde “sakat doğacak diye”
bir bebeği kürtajla aldırmak da caiz değildir. Yine tecavüze uğrayarak hamile
kalan kızın/ kadının “kürtaj olabileceğini söylemek” de caiz değildir. (22.02.2008)
Yorumlar
Yorum Gönder