Kadınlar Yaptıklarından Sorumlu mudur? (26)
Kadınlar Yaptıklarından Sorumlu mudur? (26)
Ahmed Bican’ın yazmış olduğu Envâru’l-Âşikîn adlı
eserde ortaya koyduğu kadın tasavvuru problemlidir.
Eserde naklettiği kadınlarla ilgili bazı
rivayetler onun yaşadığı dönemde kadınlara bakışı yansıtması açısından önemlidir.
Bican, tefsirlerden alarak aktardığı bir rivâyette,
Hz. Âdem’in oğlu Şit’e (a.s.) beş tavsiyesinden bahsederken birinin şu olduğunu
söylemektedir:
“Avrat sözüne inanmayasın. Ben avrat
sözüne uydum; bana pişmanlık hâsıl oldu.”
Bu uydurma rivâyette nakledilenlere
bakıldığında Hz. Âdem’in hâlâ suçunu kabullenemediği, üstelik suçunu eşi Havvâ’nın
üzerine attığı görülmektedir.
Bunlar, hem Hz. Âdem’i hem de eşi Havvâ’yı töhmet
altında bırakan ifâdelerdir. Oysa yasak ağaçtan “şeytana uyup yoldan
çıkmaları sonucu” her ikisi birlikte yemişlerdir.
İkisi de hatalıdır. Lâkin ikisi de birlikte
tövbe etmişlerdir. Hâlâ suçu zorlama yöntemlerle ve Ehl-i
kitâb’ın da tesirinde kalarak Havvâ’ya yüklemek son derece yanlıştır.
Eserde kadınlara olumsuz bakışı yansıtan
bir diğer rivayet ise Hz. Âdem’in kendisine öleceği bildirildiğinde Havvâ
validemize gelerek: “Ya Havvâ! Ölümü sen miras kodun (koydun) ve beni
uçmaktan (cennetten) sen çıkardın.” dediği haber verilmektedir.
Bu ifâdelerden de anlaşılacağı üzere Hz.
Âdem, ısrarla suçunu kabul etmemekte ve hala bütün suçu karısı Havvâ’ya
yüklemeye çalışmaktır.[1]
Oysa Kur’ân-ı Kerim’in bize
tanıttığı, hatasını ikrar edip tövbe etmiş ve tövbesi kabul
edilmiş bir Peygamber’in eşine karşı bu şekilde suçlayıcı konuşması,
peygamberlerin belirtilen vasıflarıyla bağdaşmamaktadır. Dolayısıyla,
böyle bir rivâyetin uydurma olduğu her halinden bellidir.
Envâru’l-Âşikîn’de ortaya konulan “kadının iradesinin ve
idaresinin erkeğe ait olduğu ve kadının herhangi bir sorumluluğunun olmadığı”
anlayışı da Kur’ân-ı Kerim’in ilkeleriyle çelişen sakat bir
anlayıştır.
Nitekim rivâyette, Havvâ’nın yasak meyveden
önce yediği, ona hiçbir şey olmadığı, sadece âdet görmeye başladığı, çünkü “onun
tâbi, Hz. Âdem’in ise metbû olduğu”, “tâbi salah da ise metbû da
salahdadır; ve aksi dahi böyledir” kuralı gereği bunun böyle olduğu
ifâde edilmektedir.
Sadece imtihân olanın Hz. Âdem olduğu, Havvâ’nın
ona uyduğu, dolayısıyla Havvâ’nın yasak ağaçtan yemesinin normal olduğu, bunun onun
için bir suç teşkil etmeyeceği, onun tek hatasının Hz. Âdem’i suça teşvik olduğu kanaati, “kadına olan olumsuz bakışı” yansıtmaktadır.
Birey olarak kadının sorumluluğunu,
yaptıklarının hesabını Yüce Allah’a tek başına vereceğini, kocasının ona bir
yere kadar müdâhale etme hakkının olduğunu göz ardı eden böyle sakat
bir anlayış doğru değildir.
Zîra kadın da erkek de imtihân
olmaktadır ve kimse kimsenin günahını üstlenecek değildir.
Sonuç olarak, daha çok Yahudi ve hıristiyan
kültürünün etkisiyle oluşturulmuş bu tür rivayetlere dayanılarak İslam hakkında
alelacele karar vermek doğru değildir. Kur’ân-ı Kerim ve sahih sünnette
kadınlara verilen haklara bakılmadan, böyle beşinci ve altıncı sınıf kitaplardaki
mitolojik muhtevalı haberleri esas alarak “İslam’ı suçlamak” kesinlikle insafla
bağdaşmayacaktır. Böyle yapanların art niyetli oldukları sonucuna varılacaktır.
(29.06.2007)
Yorumlar
Yorum Gönder