İslam Fakirliği Özendirir mi? (27)
İslam Fakirliği Özendirir mi? (27)
Ahmed Bican, yazmış olduğu Envâru’l-Âşikîn adlı
eserde naklettiği bir rivâyette, Hz. Peygamber’in şöyle dediğini haber
vermektedir: “Süleyman (a.s.) cemî peygamberlerden beş yüz yıl sonra
cennete gire, dünyada pâdişah olduğu için. Ve benim sahâbilerimden Abdurrahman
b. Avf ol dahî sahâbilerimden sonra gire, zengin olduğu için.”
Zengin olmanın cennete “geç girmeye” sebep
olduğu, peygamber veya sahâbî de olsa bunun fark etmeyeceği, bu nedenle “az
olana kanaat edilmesi” gerektiği, muhtaç olmayacak kadar çalışıp cennete daha
erken girmek için nafile ibadetlere ağırlık verilmesi gerektiği şeklindeki anlayışlar
sakattır.
Zîra dînî öğretiye ters böyle bir
düşüncenin kabul edilebilir bir tarafı yoktur. Çünkü Kur’ân ve hadislerde
geçen ‘zengin’ ve ‘zenginlik’ kavramları, ‘hiçbir şeye
ihtiyâcı olmayan’; ‘fakir’ ve ‘fakirlik’ ise, ‘Yüce Allah’a
muhtaç olan’ mânâlarında kullanılmaktadır.
Bu bakımdan “hakkı yerine getirilen
zenginliğin zemmedilmesi/ kınanması” söz konusu değildir. İslâm, “zilleti
gerektiren fakirliği” asla hoş karşılamamıştır.[1]
Zira Kur’ân-ı Kerim, her zaman çalışmayı ve
üretmeyi tavsiye etmiştir. Hz. Muhammed ise; “Veren elin, alan
elden daha hayırlı olduğunu”, “Dürüst ve güvenilir bir iş adamının
kıyâmet günü nebîlerle, sıddîklarla ve şehidlerle beraber haşrolunacağını” belirtmiştir.
O, azdıran zenginliğe karşı sahabîlerini uyarmış ama çalışıp üretmelerini de
tavsiye etmiştir.
Nitekim bir gün Hz. Peygamber, saçı ıslak
halde yani daha tam kurumamışken evden dışarı çıkmış, mescidin kenarında oturan
bir gruba rastlamış, içlerinden biri Hz. Muhammed’e şakayla karışık “Bugün
sizi keyifli görüyoruz” deyince o da cevaben: “Evet, Allah’a hamd
olsun” diye karşılık vermiştir. Daha sonra orada
bulunanlar zenginlik konusu açıp konuşmaya başlamış ve Hz. Muhammed
de onlara şöyle demiştir: “Allah’a karşı sorumluluk bilinci duyan birisinin
zengin olmasında sakınca yoktur. Allah’a karşı sorumluluklarının şuurunda olan
birisinin ise sağlık ve sıhhat içinde olması zenginlikten daha hayırlıdır.
İnsanın sağlıklı ve keyifli olması ise büyük bir nimettir.”
Görüleceği üzere Hz. Peygamber bu sahih
hadiste zenginliği kötülememekte, ehil ellerde olmasını tavsiye
etmekte, ama “sağlığın çok daha önemli olduğuna” özellikle vurgu
yapmaktadır. Nitekim onun bu tavsiyelerine uygun hareket eden “zengin
sahabîlerin varlığı” bilinmektedir.
Hal böyleyken, zenginliğin bu tarz bir
yaklaşımla kötüleniyor olması ve fakirliğin üstünmüş gibi gösterilmesi
isâbetli değildir.
Dolayısıyla kendisi de aynı zamanda ticâretle
meşgul olmuş, çalışmayı ve üretmeyi tavsiye etmiş bir Peygamber’e atfedilen yukarıdaki
bu söz uydurmadır.
Kanaatimizce zenginliği kötü gösteren bu
tür abartılı sözler “sufiler” tarafından uydurulmuş ve yaygın hale
getirilmiştir.
Sonuç olarak İslâm, zilleti gerektiren
fakirliği asla hoş karşılamamıştır. Ahmed Bîcan da tıpkı günümüzdeki bazı
sufiler gibi bu tür rivayetlere itibar ederek zenginliğe cephe almış, fakirliği
üstün göstermenin gayreti içerinde olmuş, ancak yanılmışlardır. (06.07.2007)
Yorumlar
Yorum Gönder