İntihar Edenler ve Kader (1)
İntihar Edenler ve Kader (1)
İnsanın kaderini büyük
oranda belirleyen, kendi eğilimleri, davranışları, düşünceleri, karakteri,
kişiliği, niyeti, samimiyeti, yapıp ettikleri, hayata bakışı, konuştuğu sözler,
ettiği dualar veya aldığı beddualardır.
Zira ayette "Biz
her insanın kaderini kendi boynuna dolamışızdır" buyurulmaktadır. Yani
herkes kendisiyle ilgili kararları özgür iradesiyle kendisi almaktadır. Böyle
olduğu için de sonuçlarına katlanmak zorundadır.
Örneğin 90 km hızla
gidilmesi gereken bir yolda aracıyla 180 km hız yapar ve takla atıp ölürse, bu
insan kendi kaderini kendisi çizmiş, ölümü seçmiş, yani intihar etmiştir.
Bir başkası, bile bile aidsli
birisiyle cinsel ilişkiye girmiş, hiv virüsü kapmış, hastalanıp ölmüşse o da
aynı şekilde kaderini kendisi çizmiş ve bir nevi intihar etmiştir.
Bir diğeri, iki katlı ev yapma
müsaadesi olan bir arsaya 8 katlı bina yapmış, ilk depremde apartman yerle bir
olmuş ve adam enkaz altında kalarak ölmüştür. Bu şahıs da kaderini kendisi
çizmiş, kuralları hiçe saymış, yani intihar etmiştir.
Bir başkası yüzme
bilmediği halde can yeleği de giymeden “lastik botla” denize/göle açılmış,
sahilden uzaklaşmış, bot alabora olmuş, dalgalar arasında boğularak ölmüş,
kendi sonunu kendisi hazırlamış, yani intihar etmiştir.
Bir başkası, günde bir
veya iki paket sigara içmiş, ciğerlerini sigara dumanıyla doldurmuş,
damarlarını sertleştirmiş, kansere yakalanmış ve ölmüştür. Yani kendi kaderini
kendisi şekillendirmiş, yavaş yavaş intiharı tercih etmiştir.
Bu örnekleri çoğaltmamız
elbette mümkündür ve özetle böyle yapanlar sorumludurlar.
Zira Allah Teâlâ, onların
istediklerini yaratmıştır. Tercih, kula aittir; hayrı ve şerri yaratan da
Allah’tır. İnsanoğlu rüzgârın önündeki bir yaprak değildir; zira “iradesi”
vardır.
Seçimlerini adam gibi
yapamayanların Yüce Allah'ı suçlamaya asla hakları yoktur. Bunun yerine
kendilerine dönüp bakmaları gerekir. Dolayısıyla bahsettiğimiz şekilde yanlış
tercihlerde bulunanlar, kendi özgür iradeleriyle bu kararları almaktadırlar.
Şunu da ifade edelim
ki, kaderin nasıl şekilleneceğini hiç kimse bilemez.
Zira Yüce Allah her an
yeni bir yaratmadadır. İnsanın kaderi an be an, saniye saniye yeniden
şekillenmektedir. Bunu da unutmamak gerekir. Herkesin imtihanı farklı
şekillerde olmaktadır ve önemli olan da, bu imtihanı en güzel şekilde
başarmaktır.
Muhammed Esed'in çok
sevdiğim bir ifadesi vardır ve o da şudur:
“Günaha yatkınlık
oluşturan zihinsel tavır.”
Yani; sürekli kendi
beynine yanlış/ kötü/ olumsuz mesajlar veren birisi kendine yazık eder ve
kaderinin o şekilde oluşmasına/şekillenmesine sebep olur.
Örneğin “elime
bir fırsat geçse de şöyle şöyle yapsam”, “İmkânım olsa da ben de malı
götürsem”, “Ah bir elime fırsatlar geçse de imzayı atıp köşeyi dönsem”, “bizim
elimize böyle fırsatlar geçmez ki!" diyerek
hayıflanan, açgözlülükle kısa yolda köşe dönme, faiz yeme veya zina etme
hayalleri kuran birisi yanlış yoldadır ve bu dua, dilek ve temennileriyle
kaderini kendisi şekillendirmektedir.
Zira böyle sözler
söyleyerek zihninde
bir ön hazırlık yapmakta, kendisini buna alıştırmakta ve günün birinde eline fırsat
geçtiğinde de o haramı işlemektedir.
Çünkü bu gibi kimseler,
sürekli böyle bir beklenti içinde olmuşlardır ve o haramı/ günahı hiç
çekinmeden, utanmadan, rahatlıkla ve haklı olduklarını da düşünerek
yapmışlardır.
Onlar, aklıselim,
yani “vahyin aydınlattığı akılla” değil “salt akılla” hareket etmiş ve içindeki
şeytani sesin süslü yalanlarına kanarak bu günahı/ soygunu/ zinayı/ gaspı/
cinayeti/ faizi/ tefeciliği vs. kanıksamış/normal görmüş, üstelik bunları
savunmuş ve doğru olduğunu ispatlamaya kalkışmıştır.
Sonuç olarak, insanoğlu
kendi kaderini kendisi şekillendirmektedir ve günaha yatkınlık oluşturan
zihinsel tavır içinde olması nedeniyle de yanlış kararlar almakta, ölümünü
erkene çekmekte, ömrünü kısaltmakta, bir anlamda da intihar etmektedir.
Dolayısıyla aklı başında bir insan bu kapıyı hiç bir zaman
açmamalı ve sürekli kapalı tutmalıdır. Yoksa “günaha
yatkınlık oluşturan zihinsel tavır” nedeniyle cinayet işlemesi,
zina etmesi, içki içmesi, kumara dalması veya intihar etmesi kaçınılmaz olur ve
bunda da sorumluluk tamamen kendisine aittir. (05.01.2007)
Yorumlar
Yorum Gönder