Futbol sizin için ne anlam ifade ediyor? (3)
Futbol sizin için ne anlam ifade ediyor? (3)
Futbolun bu kadar
yaygınlaşmasında dünya ekonomisini yönlendiren güçlerin büyük rolü olduğu, “derin
kavrayış sahiplerinin” malumlarıdır. Çağımızda müzik, sinema,
spor, sanat ve benzeri alanlarda “kitlesel tüketimin” çılgınca kamçılandığı ve
buralardan müthiş gelirlerin elde edildiği, bir başka ifadeyle “rantların sağlandığı”
bir gerçektir.
Gelir
dağılımındaki adaletsizlik, hayat pahalılığı, işsizlik, insan hakları
ihlalleri ve benzeri sorunlar karşısında kitlelere “narkoz etkisi” yapan
futbol, diğer spor dallarına oranla çok daha iyi bir iş görmektedir.
Futbol maçları,
milyonlarca seyirciyi televizyon karşısında toplamakta, spor toto ve loto gibi
müşterek bahisler ise toplumun büyük bir kesimini küçük
avuntularla oyalamaktadır.
Kitlesel bilincin
oluşumuna geçici katkılar sağlayan futbola gösterilen bu aşırı ilgi ve
duyarlılık, “dîne, eğitime ve toplumun diğer meselelerine” maalesef
gösterilmemektedir.
Oysa toplumları bir arada
tutan en önemli temel dinamiklerden biri de dindir. Bu gerçeği yok saymak veya
görmezden gelmek de mümkün değildir.
Dünya ve ahiret
mutluluğunu sağlayan dînin doğru anlaşılması ve yaşanmasına
gereken önem verilmezken, futbola “bu şekilde aşırı bir düşkünlük” gösterilmesi
bir hayli düşündürücü ve anlamlıdır. Kanaatimizce bu konuda da
insanlar duygularının esiri olmakta, tembelliği bilerek ve
isteyerek seçmektedirler.
Stadyumlarda yapılan
maçların, verilen dev konserlerin kahramanlarının zaman içerisinde medya
tarafından “tanrılaştırılması (!)” fevkalade yanlıştır. Bu “starların” toplum
üzerinde heyecan uyandırmak maksadıyla “sahte bir kutsallığa” büründürülerek
putlaştırılması çok büyük bir hatadır.
Zira bu “kahramanların (!)”
çoğunluğunun “yetişen genç nesiller için” gerçek anlamda “model
şahsiyetler” olamadıkları ortadadır.
Nitekim onların büyük
çoğunluğunun medyaya yansıyan özel hayatları, çarpık ilişkileri ve
ortaya dökülen iğrenç görüntüleri bu kanaatimizi desteklemektedir.
Küçük yaştaki genç
kız ve erkeklerin, özellikle cinsel içerikli klipler ve müzik parçalarıyla/ yapıtlarıyla
beyinleri yıkanırken, bu sahte kahramanlara/ figürlere dokunabilmek için
birbirleriyle yarışırken, ağlaşırken, bağrışırken görmek gerçekten endişe
vericidir.
Beyinleri adetâ
uyuşturulan ve yanlış yönlendirmelere açık hale getirilen bu gençlerin dînî,
millî ve kültürel değerlerimizin korunup kollanmasında duyarlı hale
getirilmeleri için ciddi çabalar sarf edilmesi gerektiği ortadadır.
Zira bu tür çılgınlıkların
dini, manevî ve ahlâkî değerleri dinamitlediği ve nesiller arasındaki
uçurumları daha da artırdığı araştırmalar sonucu elde edilen bulgulardan anlaşılmaktadır.
Günümüzde “konser ve futbol
maçları için” stadyumları tıklım tıklım dolduran insanlar, tabir caizse “çağın
modern ayinlerinin yapıldığı tapınaklar konumuna” getirilen bu
mekânlarda “geçici rahatlamalar” yaşamakta, eğlendiklerini düşünmekte ve
zamanlarını katlettikten sonra buralardan ayrılmaktadırlar.
Şu hususun altını çizmekte
yarar vardır:
Pek tabiîdir ki, futbol
bir dünya gerçeğidir ve insanlar bu spor dalına müthiş bir ilgi duymaktadırlar
ve bunu görmezden gelmek doğru değildir.
Ancak; spor amacıyla
değil de, seyredilerek haz alınan futbolun “kazandırdıkları ve
kaybettirdiklerinin de” mutlaka bir hesabının yapılması gerekmektedir.
Bu hesabı “takım
tutmaya” ve “futbol izlemeye” kendisini mecbur/mahkûm hisseden, buna aşırı ilgi
duyan bireylerin kendilerinin yapmaları daha mantıklı ve sağlıklı olacaktır.
Ayrıca futbol
fanatiklerinin de kendilerine şu soruları sormaları ve cevapları üzerinde
düşünmeleri gerekir:
“Acaba futbolun
bu denli esiri olmam hayatıma ne gibi olumlu veya olumsuz katkılar
sağlamaktadır?”
“Son düdük
çalıp maç bittiğinde, ölüm gelip ebedî olan ahiret hayatı başladığında, acaba
ben kazananlardan mı olacağım, yoksa kaybedenlerden mi?”
“Tuttuğum takım
yenildiğinde ağladığım gibi, son pişmanlığın fayda etmediği o günde
günahlarımın çokluğu nedeniyle gözyaşı döküp ağlamam[1] bana bir fayda sağlayacak mı?”
Elbette bu soruları
çoğaltmamız mümkündür.
Sonuç olarak şunu tekrar
ifade edelim ki, toplum olarak “futbola bu aşırı düşkünlük”, bizleri
Allah’ı anmaktan,[2] O’na
hakîkî manada kulluk etmekten[3]
ve ahireti unutmaktan[4]
alıkoymamalıdır. (19.01.2007)
[1] Furkân, 25/27-29. “O gün ki, (vaktiyle)
haksızlığı kendisine yol edinmiş olan kişi ellerini kemirip, “Ah n’olurdu,
rasûlün göstermiş olduğu yolu tutmuş olsaydım!” diyecek, “Vah bana, n’olurdu
falancayı kendime dost edinmeseydim!” Gerçekte bana uyarıcı, hatırlatıcı mesaj
geldikten sonra, beni (Allah’ı) hatırlamaktan o uzaklaştırdı!” Zaten, şeytan
(işte böyle) yalnız ve çaresiz bırakır insanı.”; Hakkâ, 69/25-29. “Sicili sol
eline tutuşturulana gelince, “eyvah!” diye feryad edecek, “keşke sicilim bana
gösterilmeseydi ve (keşke) şu hesabımı görmemiş olsaydım! Keşke bu (ölümüm)
benim sonum olsaydı! (Şimdiye kadar ) sahip olduğum şeylerin bana hiçbir
faydası olmadı, (ve) bütün tartışma ve karşı koyma gücüm elimden kayıp gitti!”;
Nebe, 78/40. “Biz yakın bir azap ile sizi uyardık. O gün insan ileri için yapıp
ettiklerini (açıkça) görecek ve hakikati inkâr eden: “Eyvah keşke toprak
olsaydım!” diyecektir.
[2] Âl-i İmrân, 3/41, 191; A’râf, 7/205; Kehf, 18/24;
Ankebût, 29/45; Ahzab, 33/41; Zuhruf, 43/36; Cum’a, 62/10; Cin, 72/17; İnsan,
76/25.
[3] Haşr, 59/19. “Allah’tan habersiz olan
(unutan), bu nedenle Allah’ın da kendileri (için neyin iyi olduğu)ndan habersiz
bıraktıkları gibi olmayın! (Çünkü) onlar gerçekten sapmış olanlardır!”;
Münâfikûn, 63/9. “Siz ey inama ermiş olanlar! Malınızın, mülkünüzün veya
çocuklarınızın sizi Allah’ı anmaktan alıkoymasına izin vermeyin! Çünkü böyle
davranan herkes ziyana uğrayanlardan olur.”
[4] A’râf, 7/51-52. “O kimseler ki, dünya hayatına
kapılıp eğlenceyi ve geçici zevkleri dinleri haline getirmişlerdi” diye
karşılık verecekler. (Ve Allah): “Onlar bu hesap gününün gelip çatacağını nasıl
göz ardı edip unuttular ve ayetlerimizi nasıl inkâr ettilerse, biz de bugün
onları öyle göz ardı edeceğiz” diyecek, “çünkü biz, gerçekten de onlara,
inanacak toplum için bir doğru yol, içinde bilgiye dayalı ayrıntılı
açıklamalarda bulunduğumuz bir kitap ulaştırmıştık.”; Secde, 32/14. “(O gün
onlara şöyle diyeceğiz): Bu güne kavuşmayı unutmanızın cezasını şimdi tadın
bakalım! Doğrusu biz de sizi unuttuk; yaptıklarınızdan ötürü ebedî azabı
tadın!”; Sâ’d, 38/26. “…Allah yolundan sapanları ise, hesap günün
unuttuklarından dolayı şiddetli bir azap bekler!”; Câsiye, 45/34. “Denilir ki:
Bu güne kavuşacağınızı unuttuğunuz gibi biz de bugün sizi unuturuz. Yeriniz
ateştir, yardımcılarınız da yoktur.
Yorumlar
Yorum Gönder