Denetimsiz Hazırlanan Sır Dizileri (11)
Denetimsiz Hazırlanan Sır Dizileri (11)
Reyting uğruna “mânevî duygular” istismar
edilerek hazırlanan ve insanları “mucize beklentisine sokan” bir kısım sır
dizilerinin verdiği olumsuz mesajlar ve bunların önlenmesi konusunda acilen yapılması
gerekenler vardır.
Nitekim pek çok tv kanalı, “ilahiyatçı,
pedagog, sosyolog, psikolog ve nöropsikiyatristten oluşan” bir danışma
kurulunun onayını almaksızın, sırf ticârî kaygılarla hareket ederek bu tür sır dizilerini
yayınlayabiliyorsa, bizim de insanlarımızı uyarmak için söylememiz gerekenler
vardır.
Sır dizilerinin bazılarında dînî bilgisi
yeterli olmayan insanlara; “Nasıl olsa Allah adaleti sağlıyor, her
yapılanın karşılığını veriyor, öyleyse çalışmaya/ mücadele etmeye gerek yok” anlayışı
veriliyorsa bu, kesinlikle doğru değildir. Böyle bir anlayış, İslam’ın genel ilkelerine
tamamen aykırıdır.[1]
Aynı şekilde; “Önemli olan kalp
temizliğidir; ibadete ne gerek var?”, “zaten çalışmak da ibadettir” veya “çalışmak
gereksiz, rızkı veren Allah’tır. Bize oturup beklemek düşer” gibi saçma
sapan mesajların verildiği sır dizileri izlenirken çok ama çok dikkatli
olunması gerekmektedir.
Zira bütün bu aktarılan “bilgi
kırıntıları”, bir başka ifadeyle “malumatlar”, İslam’ın onaylamadığı düşünce
tarzlarının ürünüdür.
Konulmuş kurallara uygun hareket etmek
yerine “mucize beklentisine” sevk edilen insanlar, beklediklerini
bulamadıklarında hayal kırıklığına uğruyor, Allah’a yakınlaşmak yerine O’ndan
uzaklaşıyorlarsa, o takdirde bu dizileri yayınlayanlar ile onlara reklam
vererek destek olanlar kesinlikle vebal altındadır.
Zira onlar, yanlış düşüncelerin toplumda
yaygınlaşmasına aracılık etmiş ve bu dizilerin devamına maddi ve manevi katkı sağlamışlardır.
Bu bakımdan herkesin bulunduğu konumu
yeniden gözden geçirmesi gerekir.
Konunun uzmanları, bu tür dizilerin “korkulu,
kaygılı, huzursuz insanlar” ürettiklerini, hayatla ilgili “en temel gerçeklere”
insanları yabancılaştırdıklarını ve insan psikolojisi için tehlikeli olduklarını
ifade etmektedir.
Kanaatimizce bu önemli tespit ve uyarlar
göz ardı edilmemelidir.
Mâneviyatın zayıfladığı, maddenin ön plana
çıkartıldığı zamanlarda bu dünyanın ötesinde ebedi bir âlemin olduğunu
hatırlatmak elbette gereklidir. Ama bunun yolu “denetimsiz hazırlanan sır
dizileri” ve oralarda verilen “yanlış mesajlar” değildir.
Bununla birlikte, insanlara her zaman doğru
mesajlar vermeyi amaçlayan, yaşanmış hayat hikâyelerinden yola çıkılarak
hazırlanan ve uzmanlarından gereken onayı alan sır dizilerinin faydalı olabileceği
söylenebilir.
Sır dizileriyle ilgili bu tespit ve
değerlendirmelerimizden sonra şunları ifade edebiliriz:
Reyting amaçlı, denetimsiz,
alelacele, masa başında ve hayal mahsûlü olarak hazırlanmış “art niyetli ve maksatlı
sır dizileri” kesinlikle seyredilmemelidir.
Gerçek hayattan kesitler
aktaran, uzman görüşleri alınarak özenle hazırlanan “yararlı sır dizileri dahî
eleştirel bir gözle ve seçici dikkatle” takip edilmelidir.
Sır dizilerinde verilen
mesajlar değerlendirilirken her zaman olduğu gibi “toptan süpürüp
almak” veya “toptan süpürüp atmak” kolaycılığı değil, zor
olan “seçici davranmaya” talip olunmalıdır.
Sonuç olarak, her zaman ve her
konuda “faydalı olan sır dizileri” tercih edilmeli, zararlı olanlardan ise derhal
uzaklaşılmalıdır. Vakit geçireceğiz derken, zihin dünyasının alt üst edilmesine
ve psikolojisinin bozulmasına fırsat verilmemelidir. (16.03.2007)
[1] Muhammed,
47/7. “Siz ey imana ermiş olanlar! Eğer Allah(ın dâvâsın)a yardım ederseniz, o
da size yardım eder ve adımlarınızı sağlamlaştırır.” (İslam’ı en güzel şekilde
temsil etme ve yayma görevi Müslümanlarındır. Eğer mü’minler bu görevlerini
hakkıyla yaparsa, yani en güzel mücadeleyi ortaya koyarlarsa Allah mutlaka
inananlara yardım edecektir. Ama şart bellidir. Yardım etmek, çalışmak,
üretmek, ter dökmek ve gayret göstermek. Yoksa yatanların ve temennîlerde
bulunanların yardımı hak etmeleri söz konusu değildir. Zira görüldüğü üzere
Allah şart koşmakta ve gerekeni yapmaya davet etmektedir. Dolayısıyla bu ayeti
doğru anlamak gerekmektedir). Ayrıca bkz. Tevbe, 9/12-16. “Fakat eğer bir
antlaşma yaptıktan sonra andlarını bozar da dîninizi karalamaya kalkarlarsa, o
zaman (kendi) andlarına saygısı olmayan bu sadakatsizlik timsali kimselerle
savaşın, ki (o zaman) belki (azgınlıklarından) vazgeçerler. Andlarını bozan,
Peygamberi sürüp çıkarmak için yapmadıklarını koymayan ve size ilk önce
kendileri saldıran bir topluluğa karşı savaşmaktan geri mi duracaksınız?
Onlardan çekiniyor musunuz yoksa? Yoo, asıl çekinmeniz gereken Allah’tır, eğer
(gerçekten) inanan kimseler iseniz! Savaşın onlarla! Allah sizin elinizle
cezalandıracak onları; hor ve hakir kılacak; sizi de onlara karşı yardımıyla
destekleyecek; ve inanların içlerini ferahlatıp kalplerindeki öfkeyi
yatıştıracak. Ve Allah dilediğine merhametle yönelir ve bağışlar; çünkü Allah
doğru hüküm ve hikmetle edip-eyleyen mutlak ve sınırsız bilgi sahibidir. (Ey
inanalar!) Allah, aranızdan, Allah’tan, O’nun elçisi’nden ve O’na inanlardan
başka kimseden yardım gözlemeden (O’nun yolunda) her türlü çabayı gösterenleri
ortaya çıkarmadan, kendi halinize bırakılacağınızı mı sanıyorsunuz? Oysa Allah
yaptığınız her şeyden haberdardır. (Bu ayetlerde de Allah mü’minleri göreve
çağırmakta, elleriyle saldırgan inkârcıları cezalandırmalarını istemektedir).;
Âl-i İmrân, 3/142. “Allah (kendi yolunda) üstün çaba gösterdiğinizi ve
zorluklara karşı sabırlı olduğunuzu görmedikçe cennete girebileceğinizi mi
sanıyorsunuz?”
Yorumlar
Yorum Gönder