Uyanın Artık! Bu Hareket Sapık Dinî Bir Harekettir!
Yıllardan beridir yazmaktan usandık, söylemekten
dilimizde tüy bitti ama bu adamlar hâlâ anlamadılar ve akıllanmadılar.
Gittikleri yolun yanlış olduğunu kitaplarımızda, ilmî makalelerimizde ve köşe
yazılarımızda dile getirdik, defalarca uyardık ama kulak vermediler.
Dolayısıyla cennete gitmek için sorumluluk almak
yerine işin kolayına kaçan bu zavallıları ve onların mağdur edildiğine inananları
aşağıda yazacaklarımızı bir kez daha düşünmeye ve bu büyük yanlıştan dönmeye
davet ediyorum. Yoksa daha da tepetaklak olmaları kaçınılmazdır.
Zira o sapık adamın bedduasına “gönülden amiiin!
diyenlerin” şimdi ocaklarına ateş düşmüş, hevesleri kursaklarında kalmış, işlerini
kaybetmiş, cezaevlerini boylamış ve itibarları peş paralık olmuştur. Ama bu
zavallılar hâlâ akıllanmamış ve kuyruğu dik tutmaya devam etmişlerdir. (Nitekim
amin demek, “Allah’ım ben de istiyorum, bana da ver, onaylıyorum, altına
imzamı atıyorum, mühürlüyorum, tasdik ediyorum” demektir. Bu itibarla
haksız bedduanın geri tepeceğinin en güzel örneği bu vatan hainlerinin başına
gelenlerdir.)
Bu “muhabbet feadileri (!)” şimdi de örgütün liderine
“verilen söz” gereği Haçlı Orduları’ndan medet ummaya başlamışlardır. İzzetin
Yüce Allah ve müminlerle beraber olduğunu söyleyen âyete (Nisâ, 4/139;
Fâtır, 35/10) aykırı davranan ve böylece daha da rezil olmaktan kurtulamayan bu
pespaye herifler çırpındıkça daha batmaktadır.
Nitekim bu sapık adam hâlâ kendini mehdi sanıyor,
üstelik “Bedeninde de manen Mesih’in yaşadığını söylüyebiliyor.” Oysa böyle
bir iddia kesinlikle İslâm’ın ilkelerine aykırıdır; batıl dinlerden ödünç alınmış
palavralardır; uydurma hadislerde anlatılan dindışı hurafelerdir; kısaca sapıkça
hezeyanlardır.
Kendini dev aynasında gören bu hain İblisleştikçe,
darbe üstüne darbe yedikçe, tövbe etmekten kaçındıkça hâlâ akıllanmamış ve şimdilerde
şöyle söylemeye başlamıştır: “Mehdi ilk zuhur ettiğinde sürekli gerileyecek,
ama her şey bitti denildiğinde Mesih’in yardımıyla zafere ulaşacak!!!”
Görüldüğü üzere bu adam örgütünü hâlâ diri ve
ayakta tutmak için yalan söylemekten bile çekinmiyor.
Bu zavallı, “Mesih’in yardımı” derken elbette
hıristiyanların “Haçlı Orduları’nı” kast ediyor. Yani efendilerinden
medet umuyor. Haçlı Orduları’nı haşhaşîlerine şirin ve sevimli göstermek için “Haçlı
Ordusu’nun Kudüs’e hacca giden hacıların yol güvenliğini sağlayan ruhani
fedailer” olduğunu söylüyor, bunlarla işbirliği yapacağını zımnen ifade
ediyor, beyin yıkama faaliyeti gerçekleştiriyor, mankurtlarını buna şimdiden
hazırlıyor, böylece dinine ve ülkesine ihanet üstüne ihanet ediyor.
Bu alçak adam; “Mesih’in ordusunun Haçlı Orduları
olduğunu, Haçlı Orduları’nın İslâm ülkelerine girdiğinde müslümanların namazına,
ezanına karışmayacağını, milletin karısının, kızının namusuna el
uzatmayacağını, tecavüz etmeyeceğini” söylüyor.
Tarih nedir bilmez bu köpek, daha bir asır kadar evvel
bu adamların ülkemizi işgal ettiklerini, her yeri yakıp yıktıklarını ve her
türlü melaneti işlediklerini hatırlamak/ bilmek/ duymak istemiyor. Utanmadan ve
arlanmadan üç maymunu oynamaya devam ediyor.
Öyleyse böylesine batıl bir davanın peşindeki bu soysuzu
takip edenler de, onların mağdur edildiklerine inananlar da bilsinler ki, bu
hareket kesinlikle sapık bir dinî harekettir.
Bu hareketin sapık dinî bir hareket olduğunu anlatmaya
yukarıdaki “tek örnek” yeterlidir. Ancak hâlâ anlamayacak olanlara şu misalleri
de vermemiz mümkündür:
Örneğin bu zavallı adam diyor ki; “Nasıl
görevli ölüm meleği can aldığı için katil olmuyorsa, siz de mehdî’nin aracılığıyla
Yüce Allah’ın iradesini gerçekleştirip davanıza engel gördüğünüz kişiyi ortadan
kaldırdığınız için sorumlu olmazsınız; üstüne üstlük bir de sevap elde
edersiniz. Zira bir insan eceli gelmeden ölmez. Eceli gelmişse vesile lazım. O
vesile siz olursanız bunun da bir günahı yoktur, zira adamın eceli gelmiştir. O
yüzden siz onu öldürseniz bile sizin hiçbir suçunuz/ günahınız olmaz.” [Bu
sakat mantığa göre o zaman hiçbir katile ceza verilmemelidir. Zira katil; “Zaten
adamın eceli gelmişti ben de vesile oldum. Onu dünyanın sıkıntılarından
kurtardım” der ve haklı olur. Oysa Kur’ân’a göre bir insanı öldüren tüm
insanlığı öldürmüş gibidir ve bu katil cezasını mutlaka çekmelidir. (Mâide,
5/32. Ayrıca bkz. Nisâ, 4/92-93)]
Aynı şekilde bu sapık mantığa göre, mehdiden aldıkları
emir gereği “yanlışlıkla bir adamı öldürseler bile” bu mankurtlar sorumlu olmazlar.
Bu cinayet nedeniyle de ıstırap duymazlar. Çünkü kainat imamının bu konuda
onayı vardır ve o da yetkiyi “haftalık olağan görüşmesinde (!!!)” doğrudan
Yüce Allah’tan almıştır.
Eğer “öldürülen kişi suçsuzsa” o takdirde adamın
şehadetine vesile oldukları için yine sorumlu olmazlar, üstelik ekstra sevap bile
kazanırlar. Çünkü hayırlı bir iş yapmış ve adamın şehit olmasına aracı olmuşlardır.
Eğer “öldürülen adam suçlu” ise o zaman da müstahakkını/
cezasını “mankurtlar/ adanmış gönül erleri/ muhabbet fedaileri” vasıtasıyla
bulduğu için onlar yine sevap kazanırlar. Zira bunlar suçluya haddini bildirmiş
ve ulvî bir görev deruhte etmişlerdir.
Görüldüğü üzere bu sakat mantıkla sözde mehdinin ve
avanelerinin yapamayacakları hiçbir şey yoktur. Öyleyse bu zavallının peşinden
gidenler de, onların mağdur edildiklerini söyleyenler de bilsinler ki, bu hareket
kesinlikle sapık dinî harekettir. Bu tehlikeli bir terör örgütüdür ve acilen yok
edilmelidir, aksi halde bu örgütten herkesin zarar göreceği açıktır.
Aynı şekilde bu adamlar takiyyecidir ve bunlara asla
güvenilmez. Bunlar cinayet dahil her türlü alçak fiili işlerler, kendilerini
belli etmemek için “zevk almadan zina yapılması fetvasına (!!!)”
balıklama dalarlar, zeytinyağı gibi suyun üstüne çıkarlar ve kendilerine zulüm
edildiği yalanıyla ortalığı yaygaraya boğarlar. Dolayısıyla bunlara kanmak
doğru değildir.
Kendinin mehdi olduğunu sanan bu psikopat, Yüce
Allah ile “haftalık olağan görüşmeler (!!!)” yaptığı yalanıyla
zombilerini kandırıyor. Bunlar da gönüllü olarak bu palavralara inanıyor ve
onun peşinden gidiyorlar. Öyleyse tekrar ifade ediyoruz: Bu mankurtlar
bilsinler bu hareket kesinlikle sapık dinî bir harekettir. Bu sapığa destek
olanlar da tıpkı onun gibi sapık, suçlu ve vebaldedir.
Bu adamlar kainat imamı dedikleri ruh hastasının “masum
ve günahsız olduğuna” inanıyorlar. Oysa böyle bir “masumiyet inancı” Şiîlerde ve
batıl dinlerde vardır, kesinlikle İslâm’da yoktur. Öyleyse bu zavallının
peşinden gidenler de, onların mağdur edildiklerini söyleyenler de bilsinler ki,
bu hareket kesinlikle sapık dinî bir harekettir.
Bu adamlar, “Kainat imamının yaptığında
mutlaka bir hikmet vardır, kusur aranmaz. Zira o Allah’ın kontrolündedir. O ne
derse doğrudur, itaat etmek gerekir” diyorlar. Bu da onların sapık dinî bir
hareket olduğunun başka bir delilidir.
Bu mankurtlar, sözlerine kulak verdikleri sapığın
“intihar et deyince etmeleri, suikat düzenle deyince düzenlemeleri, hırsızlık
yap deyince yapmaları, zina et deyince etmeleri, darbe yap deyince harekete
geçmeleri” sebebiyle mesuldürler. Zira onlar; “O yap demişsse bunda mutlaka
bir hikmet vardır, kusur aranmaz. Zira o, Allah’ın kontrolündedir. O ne derse
doğrudur!” dedikleri için haşhaşîdirler, kurşun askerdirler, zombidirler,
mankurtturlar, aptaldırlar, sefihtirler. Öyleyse bu zavallının peşinden
gidenler de, onların mağdur edildiklerine inananlar da bilsinler ki, bu hareket
kesinlikle sapık dinî bir harekettir.
Aynı şekilde bu adamlar, “Sizden olan ulu’l-emre
itaat edin!” (Nisâ, 4/59) âyetini keyfine göre yorumlayan ve kendini “yarı
tanrı sanan” mezkur adama tabi oldukları için vebaldedirler. Zira “sizden olan
ulu’l-emir’den kasıt”; “yetkisini sizden alan, size hesap veren, sizin hak
ve hukukunuzu korumakla görevli olan, sizin seçtiğiniz ve biat ettiğiniz yönetici”
demektir. Oysa bu hoca müsveddesi, bu âyeti de keyfine göre yorumlamakta ve
insanları Allah ile aldatmakta hiçbir sakınca/ beis görmemektedir. Dolayısıyla
bu sapık hareketin sözde liderine itaat edip de cenneti kazanacaklarını zannedenler
kesinlikle avuçlarını yalayacaklarını bilmelidir. Öyleyse bu zavallının
peşinden gidenler de, onların mağdur edildiklerini söyleyenler de bilsinler ki,
bu hareket kesinlikle sapık bir dinî harekettir.
Bu adam, “ılımlı İslâm” diye İslâm’ın içini
boşaltırken, hibrid bir din oluştururken, İblis gibi insanları Allah ile aldatırken,
dinî duyguları istismar ederken, mankurtlarını kötü emellerine alet ederken,
bunlarla mücadele etmeyen, mağdur edildiklerini savunan, yersiz bir merhamet
duygusuyla hareket eden, üstelik bylock’un (gizli ve şifreli haberleşme
programının) delil olamayacağını söyleyen ve buna inanan herkes büyük bir
yanlışın içindedir. Bunlar da bu büyük vebalden asla kurtulamayacaklardır.
Zira zalimlere arka çıkmışlardır. Oysa zalimlerden başkasına düşmanlığın
olmadığını söyleyen Yüce Allah’tır (Bakara, 2/193). Dolayısıyla Allah Teâlâ’nın
emrine karşı gelenlerin akibeti bellidir. Böyleleri yarın torunlarının yüzüne
bakamayacakları gibi ahiret günü de rezil rüsva olmaktan kurtulamayacaklardır.
Sonuç olarak, bu sapığın uygulamalarının/
söylemlerinin İslâm ile uzaktan yakından hiçbir alakası yoktur. Kısaca bu
hareket, sapık dinî bir harekettir. Batılı devletlerin desteklediği mandacılığı
savunan “sözde bir cemaat”tir. Az bir dünyalık uğruna kendilerini satan/ kullandırtan
aşşağılık bir terör örgütüdür. Bunların kökünü kurutmak bütün mü’minlerin boynunu
borcudur. İslâm’ın, ülkenin ve tüm dünyanın selameti için bu sapık dinî hareket
behemehal ortadan kaldırılmalı, tekrar toparlanmalarına fırsat verilmemeli ve
bunların arkasındaki AB, ABD ve İsrail gibi devletlere de bu yaptıkları
alçaklığın bedeli mutlaka ödetilmelidir. (24.03.2017)
Yrd. Doç. Dr. Ahmet Emin SEYHAN
Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi
Yorumlar
Yorum Gönder