Ey Alçaklar! Bu Millet “Vatan Sağ olsun!” Dedikçe İşiniz Çok Zor!
Ülkemizi bölmek ve parçalamak isteyen şer odakları asırlardır
bütün güçleriyle saldırmaya devam ediyorlar. Her türlü terör faaliyetini
gerçekleştiriyorlar. Son yıllarda ise PKK, DHKP-C, DAEŞ, FETÖ gibi terör
örgütlerini kullanıyorlar. Ekonomimizi çökertmek için canla başla çalışıyorlar.
Ellerindeki her türlü enstrümanı devreye sokuyorlar.
Askerlerimizi, polislerimizi ve sivil halkı şehit
ederek milleti korkutmak ve yıldırmak, milletin kaygı ve endişelerini artırmak,
böylece ülkeyi yönetilemez hâle getirmek ve işbirlikçilerini iktidara taşımak istiyorlar.
Bu amaçlarına ulaşabilmek için de her yolu deniyorlar.
Oluşturmaya çalıştıkları böylesine bir atmosferde
şehitler için cenaze törenleri yapılırken, acılı şehit ailelerinin yakınlarının
hepsinin samimiyetle söylediği o, “Vatan sağ olsun!” sözü var ya;
işte o söz, onları çıldırtıyor; bu alçaklar, kırmızı görmüş boğaya dönüyorlar.
Din kardeşliğinin samimi bir sonucu olarak
söylenmiş böyle muhteşem bir söz karşısında küplere biniyor, kuduruyor,
ağızlarından salyalar akıyor ve zaman zamanda gerçek niyetlerini kusmaktan çekinmiyorlar.
Vatan, millet ve mukaddesat düşmanı bu tipler,
efendilerinden aldıkları emir ve talimat gereği, “vatan sevgisi, din kardeşliği,
ahlak ve manevi değerler” gibi milleti bir arada tutan ve kenetlenmesini
sağlayan kavramların içini boşaltmaya çalışıyorlar. Bunun için de her türlü kitle
iletişim imkânlarından faydalanıyorlar.
İşte böyle durumlarda aklı başında müminlere düşen
görev; bu değerlere daha çok sahip çıkmak, düşmanların oyunlarını bozmak ve
onları sevindirmemektir. Onlara inat “din kardeşlik bağlarını” daha da güçlendirmektir.
Şehitlere ve gazilere sahip çıkmaktır. Şehadet rütbesinin önemini anlatmaya
ve bu bilinçte nesiller yetiştirmeye devam etmektir.
Aksi halde bu toprağın altında yüz binlercesi
kefensiz yatan atalarımıza layık torunlar olmamız mümkün değildir. Eğer bizler bu toprakları şüheda olan ecdadımız gibi savunup çocuklarımıza
güzel ve gelişmiş bir vatan bırakamazsak, mahşer günü bu şehitlerin yüzüne
bakamayız. Kaldı ki onlar, yüzümüze tükürürler ve bunda da kesinlikle haksız
sayılmazlar.
Dolayısıyla “şehitlerin mezarlarında kemiklerini
sızlatmamak ve ahirette onların yüzüne bakamaz hale gelmemek” için yapmamız
gereken şey; “Vatan sağ olsun!” demeye devam edecek, din
kardeşliğinin önemini, birlik ve beraberliğin değerini kavramış, imanlı ve
ahlaklı nesiller yetiştirmeye devam etmektir. Bu düşmanların sinsi oyunlarını
bozmaktır. Onların silahlarından daha güçlü silahlar üretmek ve onları geri püskürtmektir.
15 Temmuz 2016 Cuma günü yazılan destan gibi destanlar yazmaya devam etmektir.
Cesaretin, azmin, kararlılığın ve fedakarlığın ne olduğunu tüm dünyaya
göstermektir.
Sonuç olarak, bu aziz millet; “Vatan sağ
olsun! Oğlum/ kızım vatana feda olsun! Önce vatan! Biz, bir ölür bin diriliriz!
Vatan sana canım feda!” demeye devam ettikçe, İslâm’ın ilkelerine sıkı
sıkıya sarıldıkça, bu leş kargaları, bizleri ve torunlarımızı Anadolu’dan söküp
atamayacaklardır. İslâm düşmanları bunu çok iyi bildikleri için sürekli milli
ve manevi değerlere saldırmakta, “Vatan sağ olsun!” sözünü
anlamsızlaştırmaya/ değersizleştirmeye çalışmakta ve milleti isyana çağırmaktadırlar.
Oysa bu millet, bu muhteşem sözü Kur’an ve sünnet’ten ilham alarak söylemiş,
gereğini yapmış, bu söz ile teselli olmuş ve tarihe adını altın harflerle
yazdırmıştır. Dolayısıyla müslümanların Allah, peygamber ve vatan sevgisini
test etmek isteyen şer odaklarına ve onların içimizdeki işbirlikçilerine karşı
dikkatli olalım. Kıyametin kopacağı ana kadar bu topraklarda barış, huzur,
güven ve istikrar içinde yaşamak istiyorsak bu hainlerin kurdukları tuzaklarını
bozalım ve “Vatan sağ olsun!” demeye devam edelim. Çağımızda
değişik metotlarla yapılan modern haçlı seferlerini geri püskürtüp Mekke,
Medine, Kudüs, İstanbul ve tüm İslâm beldelerini korumanın boynumuzun borcu
olduğunu asla unutmayalım. (03.03.2017)
Yrd. Doç. Dr. Ahmet Emin SEYHAN
Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi
Yorumlar
Yorum Gönder