Ahir Ömründe İşte Böyle Rezil Olursun!
Atalarımız; “Alma mazlumun ahını
çıkar aheste aheste!” derken çok doğru söylemişlerdir. Uzun tecrübelere
dayanarak söylenmiş bu sözün apaçık bir gerçek olduğu günümüzde bir kez daha ispatlanmıştır.
Zira bu sözü sohbetlerinde/ vaazlarında yüzlerce kez tekrarlayan bazı şarlatanların/
hoca müsveddelerinin/ mehdî bozuntularının/ racü-lü fâcirlerin söyledikleriyle
amel etmedikleri şimdi çok daha net bir şekilde ortaya çıkmıştır.
Ne demek istediğimizi bazı örnekler
vererek açıklamaya çalışalım.
Siz, sürekli Yüce Allah ile
görüştüğünüzü, O’ndan vahiy/ ilham aldığınızı söyleyerek “aklını kullanmayan
insanları” aldatır, onları kötü emellerinize alet eder ve Yüce Allah’a büyük
bir iftira atarsanız işte ahir ömrünüzde böyle rezil rüsva olursunuz!
Siz, her hafta, bazen her gün rüyanızda
Hz. Peygamber ile görüştüğünüzü iddia eder, ondan talimatlar/ nasihatler
aldığınızı söyler, insanların dinî duygularını istismar eder ve göz göre göre Hz.
Muhammed’in otoritesini istismar ederseniz işte ahir ömrünüzde böyle rezil
rüsva olursunuz!
Siz, “dinler arası diyalog” ve
“ılımlı İslam” diyerek İslâm’ın temel esaslarından ödün verir, Vatikan’ın
karanlık projelerinin bir parçası olmayı kabul eder ve kelime-i
şehadetten Hz. Muhammed Mustafa’nın mübarek adını çıkartacak kadar alçalırsanız/
alçaklaşırsanız işte ahir ömrünüzde böyle rezil rüsva olursunuz!
Siz, “Zekât, kurban ve talebeye
burs” diyerek milletten para toplar, bununla medya organları kurar, paralel
din propagandası yapar, lobi faaliyetleri yürütür, değişik ülkelerdeki seçim
kampanyalarını destekler ve bu paralarla kâfir senatörlere Türkiye’yi karalayan
“sözde raporlar” hazırlatırsanız işte ahir ömrünüzde böyle rezil rüsva
olursunuz!
Siz, “hizmet” kisvesi altında “sözde
muhabbet fedailerinizi” örgütler, bu zavallıların beyinlerini yıkar, silah
zoruyla meşru hükümeti devirmeye teşebbüs eder ve milli iradeyi hiçe sayarsanız
işte ahir ömrünüzde böyle rezil rüsva olursunuz!
Siz, husumet fedailerinizi “seçilmiş
insan/ kutsal insan-ı kâmil” olduğunuz yalanına inandırır, kendinize
kayıtsız şartsız itaat, teslimiyet ve bağımlılığa şartlandırır ve bütün söz ve
fiillerinizin “büyük bir kutsiyet içerdiği safsatasıyla” onları aldatırsanız işte
ahir ömrünüzde böyle rezil rüsva olursunuz!
Siz, şizofren olduğunuzu,
halüsinasyonlar gördüğünüzü, narsist kişilik özellikleri taşıdığınızı unutur, kendinizi
“mehdî” zanneder, sonra “Hz. İsa”ya evrilir, daha sonra da “yarı
tanrı”ya dönüşür ve “bir güç zehirlenmesi” yaşarsanız işte ahir
ömrünüzde böyle rezil rüsva olursunuz!
Siz, sürekli yalan söyler, ilkesiz ve
tutarsız hareket eder, size iyilik eden samimi müminleri arkadan hançerler ve
müslümanları tefrikaya düşürürseniz işte ahir ömrünüzde böyle rezil rüsva
olursunuz!
Siz, “Siyasetten Allah’a sığınırım,
Cebrail bile parti kursa ona oy vermem!” der, daha sonra tükürdüğünüzü yalar,
siyasetin dik alasını yapar, PKK terör örgütünün partisine oy isteyecek
kadar alçalır, üstelik uluslararası düzeyde siyasete bulaşır ve boyunuzdan
büyük işlere kalkışırsanız işte ahir ömrünüzde böyle rezil rüsva olursunuz!
Siz, son kozunuz olan darbeye teşebbüs
eder, bunda başarılı olamayınca iç savaş çığırtkanlığı yapar, ülkede insan hakları
ihlalleri yaşandığı yalanına sarılır, yaptığınız/ yaptırdığınız büyüler,
sihirler ve beddualar da bir işe yaramayınca hizmetinde olduğunuz
efendilerinize adeta yalvarırcasına “ülkenin işgal edilmesini” ve “demokratik
yollarla seçilmiş meşru Cumhurbaşkanı’nın ve Hükümet’in düşürülmesini” isteyecek
kadar zıvanadan çıkarsanız işte ahir ömrünüzde böyle rezil rüsva olursunuz!
Siz, sürekli emanete hıyanet eder, hatalarınızı
kabul etmez, fitne, fesat, entrika, desise, kumpas ve şantajlarla insanların
hayatlarını karartırsanız işte ahir ömrünüzde böyle rezil rüsva olursunuz!
Siz, sürekli sözünüzde durmaz,
menfaatiniz için masum insanların hak ve hukukunu çiğner, rüşveti normal görür
ve “sapkın yolunuzun/ hareketinizin/ hizmetinizin (!!!)” başarısı için ‘Her
yol mübahtır’ derseniz işte ahir ömrünüzde böyle rezil rüsva olursunuz!
Siz, cifr, ebced, hurufîlik, sihir ve
büyü gibi din dışı işlerle meşgul olur, bunlara inanır, insanları efsunlar ve bu
tür ezoterik şeylerle onları aldatırsanız işte ahir ömrünüzde böyle rezil rüsva
olursunuz!
Siz, insanların özel hayatlarını
gizlice izletir, bunları kasetlere kaydettirir ve hain emelleriniz için insanlara
tuzaklar kurarsanız işte ahir ömrünüzde böyle rezil rüsva olursunuz!
Siz, tüyü bitmemiş yetimin hakkını
yer, fedailerinizi/ mankurtlarınızı/ zombilerinizi hak etmedikleri makamlara
getirir ve onları hem şer odaklarının hem de kendi çıkarlarınız/ ütopyalarınız
için tepe tepe kullanırsanız işte ahir ömrünüzde böyle rezil rüsva olursunuz!
Siz, kamu görevliliği sınav sorularını
çalar, hak etmedikleri yerlere kendi elemanlarınızı yerleştirir ve masumların
haklarını yerseniz işte ahir ömrünüzde böyle rezil rüsva olursunuz!
Siz, ayı ile aynı yatağa girer, kâfir
devletlerin istihbarat örgütleriyle (örneğin geçen asırda Osmanlı Devleti’ni
içten içe parçalamak için mücadele eden ve bunda da başarılı olan İngiliz ajan
Thomas Edward Lawrence’in yaptığının aynısını asrımızda Türkiye’yi parçalamak
için elli yıldır yapan Amerikalı CIA ajanı Graham E. Fuller gibi kimselerle)
iş tutar ve nihayetinde onların “uçuk vaatlerine inanarak (Halife olmak gibi)” maşası/
taşeronu/ kuklası olmayı kabullenirseniz işte ahir ömrünüzde böyle rezil rüsva
olursunuz!
Siz, ömrünüz boyunca büyük konuşur,
mazlumlarla alay eder, zalimlerle iş tutarsanız, aldığınız beddualar sonucu işte
ahir ömrünüzde böyle rezil rüsva olursunuz!
Siz, samimi uyarılara kulak tıkar,
dostlarınızın ayağını kaydırır, hırsınızdan/ ihtirasınızdan duvarları
yumruklar, kibrinize ve öfkenize yenik düşer ve “pis işlere”
bulaşırsanız işte ahir ömrünüzde böyle rezil rüsva olursunuz!
Siz, vatan, millet, devlet ve bayrak sevgisini
unutur, sadece egolarınızı tatmin etme peşine düşer ve acımadan masum insanların
kanına girilmesi talimatını/ emrini verirseniz işte ahir ömrünüzde böyle rezil
rüsva olursunuz!
Sonuç olarak, siz bütün bu yaptıklarınızın
hesabını ahirette mutlaka vereceksiniz. Zira Kur’ân, herkesin yaptığının
karşılığını göreceğini haber vermektedir (Zümer, 39/70; En’âm, 6/160; Hûd,
11/111; İbrahim, 14/51; Neml, 27/90; Yasin, 36/54; Zilzâl, 99//7-8). Çünkü Kur’ân’ın
ikazlarını göz ardı ederek şeytanın vesveselerine kulak veren, (Enâm,
6/112, 121; Nahl, 16/99-100; Hac, 22/52-53; Zuhruf, 43/36) ancak bu
vesveseleri “ilham/ vahiy” zanneden sizin gibi gafiller zamanla sırat-ı
müstakîm’den ayrılmış, tağutun yoluna girmiş ve yandaşlarıyla birlikte bu
dünyada rezil olmaktan kurtulamamışlardır. Yüce Allah’ın da haber verdiği gibi onları
dünyada “rezillik/ zillet”, ahirette de “büyük bir azap” beklemektedir.
(Mâide, 5/41; Hac, 22/8) (08.08.2016)
Yrd. Doç. Dr. Ahmet
Emin SEYHAN
Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim
Üyesi
Yorumlar
Yorum Gönder