Evlilik Kader midir? II (362)
Diğer taraftan Yüce Allah’a ve ahiret gününe hiçbir şekilde inanmayan, dinî ve ahlaki değerleri önemsemeyen, arzularını/şehvetlerini ilah edinen bencil ve ahlaksız bir erkek ise aslında hiç evlenmeyi düşünmemiş, gününü gün etmiş, “nerede akşam orada sabah”, “vur patlasın çal oynasın” bir hayat yaşamıştır. İşte böyle bir zihniyete mensup erkek de tıpkı kendisi gibi olan ahlaksız bir kızla meyhanede/barda/pavyonda/gece kulübünde/diskotekte/ otelde/konserde/partide/tatil yerinde karşılaşmış, her ikisi de birbirlerinin vücutlarına/bedenlerine vurulmuş, erotik duygular hissetmiş, birbirlerini çok beğenmişlerdir. Yaşam tarzları birbirine oldukça fazla benzeyen bu iki zânî (zinakâr) birbirini çılgınca arzulamış, “tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş” ve nihayet o ikisi evlenmeye karar vermişlerdir. Görüldüğü üzere burada da söz konusu kişilerin kaderleri kendi isteklerine göre an be an şekillenmiş ve “layık oldukları kişiyi” bulmuşlardır. Yani her iki zinakârın kaderleri “istekleri/karak