Uydurma Hadisler ve Olumsuz Etkileri (340)
Hadis tarihiyle ilgili eserler okunduğunda görüleceği üzere “çok çeşitli
nedenlerle” hadis uydurulmuştur. Mesela siyasî amaçlar için hadis uyduranlar,
itikâdî ihtilaflar nedeniyle hadis uyduranlar, din ile aralarına mesafe koyup
İslam düşmanlığı yapmak için hadis uyduranlar, ırk, belde ve mezhep taassubuyla
hadis uyduranlar, kıssacı/hikâyeci vaizlerden olup halkın ilgisini çekmek için
hadis uyduranlar, halkı ibadete teşvik ve günahtan sakındırmak için hadis
uyduranlar ve şahsî menfaatleri için hadis uyduranlar bunlardan bazılarıdır.[1]
İşte hadis âlimleri bu gibi kimselere karşı gerekli tüm tedbirleri
almışlardır. O tedbirlerden bazıları şöyledir: Hadis âlimleri hadis aldıkları
râvîlerin kimliklerini hâl ve gidişatlarını araştırmış ve onlara rivâyet
ettikleri hadisleri kimden aldıklarını sormuşlardır. Sıhhatini tespit ettikleri
hadisleri daha sistemli bir şekilde geniş hacimli kitaplarda toplamış ve emin
şekilde muhafaza edilmelerini sağlamışlardır. Bu faaliyetler neticesinde
hadisin rivâyet ve tahammül kaidelerini, râvîlerin şartlarını, cerh ve ta’dilin
hükümlerini tespit eden yeni bir ilim dalı teşekkül ettirmişlerdir.
Müslümanların başvuracağı sahih hadis kitaplarının telifine hız vermişlerdir.
Ayrıca sonraki hadis âlimleri tespit edebildikleri bazı uydurma hadisleri
şu eserlerde toplamışlardır:
1. Makdisî (ö. 507/1130) Tezkiratu’l-Mevzûât. 2.
İbnu’l-Cevzî (ö. 597/1200) el-Mevzûât. 3. Ömer el-Mevsılî (ö.
622/1225) el-Muğnî ani’l-Hıfzı ve’l-Kitab. 4. Sağânî (ö.
650/1252) el-Mevzûât. 5. İbn Teymiyye (ö. 728/1328) er-Risâle
fî Ehâdîsi’l-Mevzûa. 6. Suyûtî (ö. 911/1505) el-Leâli’l-Masnûa
fi’l-Ehâdisi’l-Mevzûa. 7. İbn Arrak (ö. 963/1556), Tenzîhu’ş-Şerîa
ani’l-Ahbâri’ş-Şenîati’l-Mevzûa. 8. Fettenî (ö. 986/1578) Tezkiratu’l-Mevzûât.
9. Ali el-Kârî (ö. 1014/1605) Mevzûâtu’l-Kübrâ/el-Esrâru’l-Merfûa
fi’l-Ahbâri’l-Merfûa. 10. eş-Şevkânî (ö. 1250/1832) el-Fevâidu’l-Mecmûa
fi’l-Ehâdîsi’l-Mevzûa. 11. el-Leknevî (ö. 1304/1886) el-Asaru’l-Merfûa
fi’l-Ahbâri’l- Mevzûa.
Öte yandan bu uydurma hadislerin İslam’a ve müslümanlara çok olumsuz
etkileri olmuştur. Onlardan bazılarını şu şekilde sıralayabiliriz: Hadis
âlimleri daha faydalı bilgiler üretmek için harcayacakları zamanı, uydurma
hadisleri tespit etmeye ve onlarla mücadele etmeye harcamışlardır. Bu mevzû
hadisler helali haram, haramı helal göstermek suretiyle dinî hükümleri tahrif
etmiştir. Uydurma hadisler müslümanlar arasındaki ayrılığı ve çatışmayı
körüklemiştir. Bu parçalanma arttıkça her grup kendini haklı gösterecek daha
başka hadisler uydurmuştur. Bu hadisler İslam dinini kabul etmeye eğilimli
olanları ve cahil müslümanları dinden soğutmuştur. Müslümanları dine teşvik
etmek ve onları kötülüklerden uzaklaştırmak maksadıyla uydurulan sözler, ya
yaptığı en küçük iyiliğe güvenerek müslümanları tembelliğe itmiş ya da
günahlarının affedilmeyeceği düşüncesiyle onları ümitsizliğe sevk etmiştir.
Dünya sevgisi, kadın, mal, evlat aleyhine uydurulmuş hadislerin tesiriyle bazı
müslümanlar dünyayı bir kenara bırakmış, Allah’a giden yolda engel olur
düşüncesiyle mal, mülk, evlat ve aileyi terk ve ihmal etmişlerdir. Mevzû
hadisleri vaaz ve nasihatlerine sermaye yapan menfaatçi kıssacılar halkın
cahil, tembel, sorumsuz, duyarsız, nemelazımcı ve anlayışsız kalmasına büyük
ölçüde sebep olmuşlardır.[2]
Sonuç olarak, hadis âlimlerinin yaptıkları bu ve benzeri faaliyetler
oldukça faydalıdır ancak yeterli değildir. Eğer Hz. Peygamber ve İslam gelecek
nesillere doğru tanıtılmak isteniyorsa eldeki zengin hadis külliyatından
istifade edilerek “sened ve metin tenkidi faaliyetlerine” aralıksız devam etme
mecburiyeti vardır. Bir başka ifadeyle “yeni mezvuât kitapları” hazırlanmalı ve
bu çalışmalar kıyamete kadar güçlü ekipler tarafından aralıksız
sürdürülmelidir. Bunun için ülkenin dört bir yanındaki üniversitelerin
bünyesinde “Hadis Araştırma Merkezleri” açılmalı/kurulmalı, binlerce “ehl-i rey
olan hadis âlimi” buralarda istihdam edilmeli ve bunlar gece gündüz “kaliteli
ilmî eserler üretmek için” canla başla çalışmalıdır. Aksi takdirde Hz.
Peygamber’i sevme ve onu doğru tanıtma iddiası içi boş bir söylemden öte hiçbir
anlam taşımayacaktır. (31.07.2015)
Yorumlar
Yorum Gönder