Evlilik Öncesi Flört Etmek Zinadır! (354)

 

Günümüzde evlilik öncesi gençlerin birbirini tanıması için flörtün gerekli olduğunu savunan zavallılar vardır. Oysa böyle bir anlayış İslam’a terstir ve dinin temel esaslarıyla örtüşmez. Evlenecek gençlerin birbirini tanıması için “ille de evliler gibi olmaları/davranmaları/yaşamaları” şart değildir. İki medeni insan gibi herkesin bulunduğu bir ortamda/kafede/parkta ciddi bir şekilde konuşabilir/tanışabilir, birbirlerini anlayabilirler.

Cinsel içerikli konular konuşmamak şartıyla evlenecek gençlerin birbirlerinin “değer yargılarını ve gelecek planlarını” öğrenmeleri normaldir, doğaldır ve olması gerekendir. Elele tutuşmadan da bu konuları iki birey olarak konuşabilir ve birbirlerini tanıyabilirler. Çünkü Yüce Allah insanlara konuşup anlaşabilmeleri için akıl gibi bir nimet vermiştir.

Ancak bu aklı kullanarak karşı tarafı tanımak mümkünken koklaşarak/dokunarak tanışmayı isteyenler hayvanlar gibidir. Zira insanlar konuşarak hayvanlar da koklaşarak anlaşır.

“Sevgili olunmadan evlilik olmaz” anlayışı Batılılara aittir ve popüler kültürün bir dayatmasıdır. Bu anlayış maalesef magazin programları, sözde sanatçıların rol modellikleri ve şarkı sözleriyle gençlerin bilinçaltlarına yerleştirilmektedir. Kanaatimizce böyle bir birlikteliği savunmak zinayı savunmakla eşdeğerdir. Dolayısıyla herkes kendi değer yargılarına göre hareket edebilir ve kendi anlayışlarını savunabilir. Ancak müslüman olduğunu iddia edenlerin böyle bir zihniyeti/ahlaksızlığı/kokuşmuşluğu savunması söz konusu değildir ve olamaz.

Bir müslüman bir konuda yanlış yaptığını bilmiyorsa işin doğrusunu öğrendiğinde kendini düzeltir; yok eğer hâlâ hatada ısrar ediyorsa dinini ciddiye almadığı sonucuna varılır; söz konusu kişiye ona göre davranılır ve ona hak ettiği söz söylenir.

Diğer taraftan her şeyi zamanında yaşamak varken bazı şeyleri öne çekmek genellikle genç kızlara kaybettirir. Çünkü Gerçek aşk bekler” kuralı, tüm genç kızlar için altın niteliğinde bir kaide olmalıdır. Her genç kızın bu öğüdü zihninin bir yerine kazıması/nakşetmesi şarttır. Aksi takdirde güvendiği dağlara karlar yağması kaçınılmazdır. Çünkü ayrılmayla biten flörtten en çok etkilenen ve en çok acı çeken taraf “duygusal yönü daha ağır basan ve yalan sözlere çok çabuk kanan” genç kızlardır. Bu yüzden kızların çok akıllı davranmaları gelecek planları açısından oldukça önemlidir.

Çünkü karşı cinsle ilişkisinde “cinselliği” ön planda tutan bir erkek, ilk aşaması “arkadaşlık”, ikinci aşaması “sevgililik” ve üçüncü aşaması da “cinsellik” olan flörtte hemen üçüncü aşamaya geçmek ister. Bunda başarılı olan bir erkek kolay elde ettiği bir kıza değer vermez; sonunda terk edilen kızlar da kendilerini “kullanılmış” hisseder.

Oysa erkeğe bu imkânı hazırlayan bizzat kızların kendileri olmuştur. Çünkü onlar; “Çok güzelsin, harikasın, muhteşemsin, çekicisin, etkileyicisin, gözümü senden alamıyorum, beni büyülüyorsun, seni görmeden duramıyorum, böyle güzel olmayı nasıl başarıyorsun, sen bir meleksin, aşkım, canım, cicim, balım, tatlım, şekerim, hayatım, bir tanem! vs.” şeklindeki cici sözlere/iltifatlara/komplimanlara/pembe yalanlara bile isteye aldanmışlardır. Geçici/kısa süreli zevk ve hazları, uzun süreli mutluluklara ve ömür boyu huzura değişmişlerdir. Dolayısıyla hiçbir kimseye kızmaya hakları yoktur. Suçlamaları gereken flörtü normal gösterenlere inanmaları ve böyle bir sonu kendi elleriyle kendilerinin hazırlamalarıdır. Böyle bir kaderi kendileri çizmiştir; dolayısıyla suçlamaları gereken “kader”leri değil “kendileri”dir.

Diğer taraftan eş adayları duygusal nedenlerle birbirlerine objektif bakamadıkları için flört etmeleri de gerçek anlamda tanışmaları için asla yeterli olamamaktadır.

Ayrıca tarafları evliliğe götüren flörtler de evlilik sonrası bazı sorunlara neden olabilmektedir. Evlenmeden önce erkek arkadaşının kendisine yönelik aşırı ilgisine alışan genç kızlar, evlendikten sonra erkeğin ilgisinin başka alanlara kaydığını görünce hayal kırıklığı yaşayabilmektedir. “Evlendiğim kişi bu değildi” diyerek kendilerini sorgulamaya ve problemler üretmeye başlayabilmektedir.[1]

Elbette eş adaylarının evleneceği kişiyi kendisinin seçmesi doğru olandır. Ancak anne-baba ve akrabaların da eş adayının evlenmek için uygun biri olup olmadığı konusunda kanaat belirtmelerinde ve adayı değişik açılardan bilgilendirmelerinde büyük yarar vardır.

Aileler çocuklarının sahibi olmadıklarını, onların koruyuculuğunu yapmak ve iyi yetiştirmek gibi görevleri bulunduğunu, çocuklarının kendilerine verilen bir emanet olduğunu bilmeli, kanaatlerini, korkularını ve kaygılarını çocuklarına açıkça söylemeli ama “nihai kararı” onlara bırakmalıdır.

Çocuk eğitiminde olduğu gibi gencin eş seçiminde de “müdahaleci ve kontrolcü anne-baba tavrı” yanlıştır. Dolayısıyla gence doğru ve yanlışlar gösterilmeli, kendi kanatlarıyla uçmasına fırsat verilmeli, kendi kararlarını kendisinin almasına ve sonuçlarına da katlanmasına imkân sağlanmalıdır.

Sonuç olarak İslam’a göre flört etmek zinadır. Bir müslümanın “cinsel ilişkinin ön planda olduğu flörtü” savunması asla mümkün değildir. Dolayısıyla kendi kızına yapılmasını istemediği şeyleri “kendi oğlunun başkalarının kızlarına yapmasını normal gören ve bunu savunan” bir anne veya baba şeref yoksunudur. Bunlar din, ahlak, namus, haya, edep, vakar, onur, haysiyet, kişilik, karakter, şahsiyet, erdem ve empati gibi değerlerden habersiz iki namus fukarasından başkası değildir. Dolayısıyla iki gencin önemli konuları konuşarak birbirini tanımaları yerine “cinselliğin ön planda olduğu flörtle tanışmalarını” savunmak ve bunu gençlere önermek şeytanca bir davranıştır. Akıllı gençlerin bu tuzaklara düşmeden eş seçimlerini mantıklı bir şekilde yapmaları, ömür boyu mutlu olmalarının en temel şartıdır. (06.11.2015)



[1] Ayrıntılar için bk. Nevzat Tarhan, Evlilik Psikolojisi, Öncesi ve Sonrasıyla Evlilik, Timaş Yayınları, İstanbul 2006, s. 37.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Torpil Yapan da Yaptıran da Melundur!

Evlilik Kader midir? II (362)

Uydurma Rivâyetler ve Mehmet Akif Ersoy’un Uyarısı (236)