Evlilik Aşkı Öldürüyor Palavrası! (355)

 

Popüler kültür otuz yıl öncesinde olduğu gibi günümüzde de gençlere “Evlenmeye ne gerek var, hayatını yaşa! Çünkü evlilik aşkı öldürüyor” gibi telkinlerde bulunmaya devam etmektedir. Bu “zehirli söz” bazen şarkılarla bazen de gençlere rol model olarak sunulan sözde sanatçıların demeçleriyle/lakırdılarıyla sürekli tekrar edilmekte ve doğruymuş gibi algılanması hedeflenmektedir/amaçlanmaktadır.

Nihayetinde bu palavralara kanan bazı gençler de evlenmekten kaçınmakta ve zina etmeyi tercih edebilmektedir.

Evlenenler de her ne kadar evliğin ilk yıllarında bazı romantik duygular yaşasalar da aralarındaki aşkın ve sevginin giderek azalacağı endişesini taşımakta, ilişkilerinin hiçbir zaman evlenmeden önceki gibi olmayacağından kaygı duymaktadır.

Oysa böyle bir “söz” de “evliliğe bakış açısı” da kesinlikle yanlıştır/sakattır/ problemlidir. Çünkü bu palavraları ortaya atanlar, “evliliğin anlamını, işleyişini ve eşler arası iletişim dinamiklerini bilmeyen” zavallılardan başkası değildir.

“Bir deli bir kuyuya bir taş atar kırk akıllı onu çıkartmaz” sözünde olduğu gibi mezkûr lafı zırvalayan adamın/kadının zır cahilin teki olduğu açıktır.

Evlilik hakkında zerre kadar bilgisi olmayan bu tür hedonistlerin ortaya attığı “beyin yıkayıcı bu tür sözleri” her türlü kitle iletişim araçlarıyla yayan ve gençlerin aklıselim ile değil duygularıyla karar vermesini amaçlayan şer odakları, bilinçli bir kara propaganda faaliyeti yürütmekte, sağlıklı tefekkür nedir bilmeyen gençleri böyle basit ve seviyesiz sözlerle kandırmakta ve yanlış kararlar almalarına neden olmaktadır.

Oysa evlilik başından sonuna kadar monoton değildir ve evlilikte birbirinden farklı üç dönem/merhale/aşama/süreç vardır. Bunları şu şekilde ifade edebiliriz:

İlk dönem eşler arasında “romantik duyguların” hâkim olduğu dönemdir.

İkinci dönem “karşılıklı kişilik çatışmalarının yaşandığı” dönemdir. Eğer eşler akıllı ve mantıklı hareket ederlerse bu dönemi rahatlıkla atlatmayı başarırlar.

Bu iki aşamadan sonra gelen üçüncü dönem ise “bağlılık” dönemidir. Bu süreçte evlenmeden önce yaşanan o güzel aşklar da aynen sürer. Evlilik sağlıklı yürüyorsa aşk, “sevgi ve saygıya” dönüşür. Bu yüzden hem aşkın hem de arkadaşlığın olduğu evlilikler ideal birlikteliklerdir.

Dolayısıyla aşkın yok olup olmaması “evliliğin kendisiyle” değil, eşlerin evliliklerine yatırım yapıp yapmaması, sevgi ve saygıyı besleyip besleyememesi ve sağlıklı ilişki geliştirip geliştirememesiyle yakından alakalıdır. Kaldı ki birbirine âşık iki kişi eğer evlenmez ve nikahsız birlikte yaşamaya devam ederlerse aşklarının çok daha uzun süreceğinin de hiçbir garantisi yoktur.[1]

Sonuç olarak, eşler arası iletişimde çok önemli bir yere sahip olan “aşk” evlilik için “sebep” değil “sonuç”tur. Sevgi ve saygıyı elde edip evliliği devam ettirmek eşlerin kendi ellerindedir. Sevgi, evliliğin “başında” da “ortasında” da “sonunda” da gereklidir. Aşkın yok olup olmaması evliliğin kendisiyle değil, eşlerin bu sevgi ve saygıyı sürdürüp sürdürmemesiyle yakından alakalıdır. Dolayısıyla eşler arasında “iyi bir ilişki/dostluk/arkadaşlık” olduğu sürece “aşk ve sevgi” devam eder ve evlilik aşkı hiçbir zaman öldürmez. Bu itibarla mezkûr palavralara kanarak evlenmekten kaçınan ve zina etmeyi tercih edenler günün birinde yaşlandıkları, yapayalnız ortada kaldıkları ve anti-depresanlardan medet ummaya başladıklarında böyle bir sonu kendilerinin hazırladığını çok iyi bilmelidir. Onların “kaderlerini” suçlamaları veya bunun bir “alın yazısı” olduğunu söylemeleri Yüce Allah’a attıkları korkunç bir iftiradır. Kaldı ki onlara bu tür yanlış dinî bilgileri veren yarım hocalar/sahte şeyhler/çakma ilahiyatçılar/hoca müsveddeleri de bu suça resmen ortaktır ve bu büyük vebalden onlar da asla kurtulamayacaklardır. Kıyamet günü her iki kesime hem İslam’ı yanlış tanıtmalarının hem de tüm dünyaya kötü örnek olmalarının bedeli mutlaka ödetilecektir. Zira kimseye zerre miktarı haksızlık yapılmayacak ve kimsenin yaptığı da yanına kalmayacaktır. (13.11.2015)



[1] Ayrıntılar için bk. Nevzat Tarhan, Evlilik Psikolojisi, Öncesi ve Sonrasıyla Evlilik, Timaş Yayınları, İstanbul 2006, s. 53-54

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Torpil Yapan da Yaptıran da Melundur!

Evlilik Kader midir? II (362)

Uydurma Rivâyetler ve Mehmet Akif Ersoy’un Uyarısı (236)