Empati Nedir? (345)

 

Karşıdaki insanın yerine kendini koyup onun hislerini anlamaya çalışmaya “empati/ duygudaşlık/eş duyum bilinci” denilmektedir.

Bilindiği üzere herkes sevilmeyi, değer verilmeyi, beğenilmeyi, takdir edilmeyi, onaylanmayı ister; kendini ifade etmesine imkân/fırsat verilmesini arzular. Bu ihtiyaçları engellenen kişi kızar, öfkelenir, üzülür, korkar veya nefret eder. Bu bakımdan empati yapabilen birisi karşıdakinin hislerini anlamayı başarırsa onun psikolojik ihtiyaçlarını giderebilir.

Umut, güven ve üzüntü gibi duygularını harmanlamayı başaran kişi empatiyi çok daha kolay gerçekleştirir. Çünkü böyle yapan birisi bunun sonunda karşı tarafa şefkat besleyebilir. Şefkat ise dostluğu artırıcı bir etkiye sahiptir.

Gerçek anlamda içselleştirilmiş bir empati düşmanlıkları ortadan kaldırabilir. Çünkü muhatabının hislerini tam manasıyla anlayıp kendisini onun yerine koyan birisinin “kolay kolay kızması, bağırması veya kavga çıkarması” neredeyse imkânsızdır.

Bir Kızılderili atasözü empatiyi şöyle açıklamaktadır: “Birisi hakkında karar vermeden önce üç ay onun ayakkabılarıyla dolaşmalısın (onun yerine kendini koymalısın!)”

Görüldüğü üzere empati her toplumda önemini koruyan mühim bir ahlak ilkesi olarak karşımıza çıkmaktadır.

Sonuç olarak, kendisi için istediğini başkaları için istemeyi başaran kişi empatiyi içselleştirmiş ve iyi bir insan olma yolunda önemli bir aşamayı geride bırakmıştır. Ancak kendisine yapılmasını istemediği şeyleri başkalarına yapmaya devam eden, sırf kendini düşünen, süflî çıkarlarını önceleyen ise duygudaşlıktan nasibini almamış ve iyi bir insan olmaktan uzaklaşmıştır. (04.09.2015)

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Torpil Yapan da Yaptıran da Melundur!

Evlilik Kader midir? II (362)

Uydurma Rivâyetler ve Mehmet Akif Ersoy’un Uyarısı (236)