Erdemli İnsanlar Onurları İçin Yaşarlar! (301)
İslam’ın ortaya koyduğu genel hukuk ve ahlâk ilkeleri incelendiğinde
“insan onuruna” verilen önem/değer rahatlıkla görülür. Ancak günümüzde bazı
insanlar bu gerçeği göz ardı etmekte, ele geçirdikleri yetkileri pervasızca
kullanıp başkalarının onurlarıyla oynamaktadır.
Bir kimsenin hak ettiği yere gelebilmesi için mutlaka el etek öpmesi
gerektiğine inanan, kendileri gücü ve yetkiyi ele geçirince böyle bir tavır
sergileyen, üstüne üstlük bu tür Câhiliye ürünü düşünceleri meşru kabul edip
savunanlar insanlık onurundan nasibini almamış olanlardır.
Araya mutlaka bir aracı sokarak iş yapılmasını yaygın hâle getiren,
konulan kuralları çıkarları istikametinde esneten, ilke ve adalet eksenli değil
çıkar ve menfaat odaklı düşünenler insanlık onurundan nasibini almamış
olanlardır.
Kendilerinden olmayanların işlerini yokuşa süren, “Bugün git yarın
gel” diye canından bezdiren, saatlerce kapılarında bekleten, karşılarında
yalvarmalarını isteyenler insanlık onurundan nasibini almamış olanlardır.
Dedikodulara ve yalancı şahitlerin söylemlerine inanarak suçsuzlara
zulmeden, gerçeği aramak yerine yandaşlarının yalanlarına kanmayı marifet
zannedenler insanlık onurundan nasibini almamış olanlardır.
Kendi taraftarları için torpili, rüşveti, adam kayırmayı, iltiması mübah
görüp garip ve kimsesizlerin haklarını yiyenler insanlık onurundan nasibini
almamış olanlardır.
Dünyada insanlık onuru ayaklar altına alınırken zihin konforunu bozmadan
keyfine bakmaya devam edenler insanlık onurundan nasibini almamış olanlardır.
İnsan onurunu çiğnemeyi marifet zanneden güç, iktidar, makam ve servet
tutkunlarından yana olan ve onların her türlü yalakalığını büyük bir zevkle
yapanlar insanlık onurundan nasibini almamış olanlardır.
Elinin emeği, gözünün nuru, bileğinin hakkıyla değil, birilerinden medet
umarak bir yerlere gelmeyi ve böylece de onlar tarafından kullanılmayı normal
kabul edenler insanlık onurundan nasibini almamış olanlardır.
Yüce Allah’tan başkasına kul ve köle olmamak için zor şartlar altında
direnen ve mücadele eden, tırnaklarıyla kazıyarak bir yerlere gelmeye çalışan,
gece gündüz demeden gayret eden bu kimseleri enayilikle suçlayan, onlara
ilkesizlik önerenler insanlık onurundan nasibini almamış olanlardır.
Kendisine yapılmasını istemediği şeyi başkalarına rahatlıkla yapanlar
insanlık onurundan nasibini almamış olanlardır.
Kendisi için istediği şeyleri başkaları için istemeyenler insanlık
onurundan nasibini almamış olanlardır.
Sonuç olarak, dürüst ve erdemli insan sadece ve sadece Yüce Allah’a kul
olur. Yaratanın ilkelerine isyan hususunda yaratılmışlara itaat etmez ve
zalimlerin kulu ve kölesi olmaz. Her zaman insan onurunu ve haysiyetini
savunur. Sıkıntılarla karşılaştığında da “her zorlukla beraber mutlaka bir
kolaylık olduğuna” bütün kalbiyle inanır ve mücadele ederken sabreder. Güç,
silah, baskı, zulüm ve işkenceler karşısında doğrularından vazgeçmez ve yan
çizmez. Onurlular şerefleri uğruna ölmeyi göze alır; ancak onursuzluğa asla
müsaade etmez. Zaten böyle bir tavır Hz. Peygamber’in sahih sünneti değil midir?
(24.10.2014)
Yorumlar
Yorum Gönder