Açık Büfede İsraf Etmek Büyük Günahlardandır! (252)
Hac ve umre yolculuklarında ya da dindar müslümanların tatil amaçlı
gittikleri lüks otel, kaplıca, termal tesis ve lokantalarda sunulan “açık büfe
yiyecek ve içeceklerde” maalesef ciddi bir israfın yapıldığına şu satırların
yazarı defalarca şahit olmuştur.
Oysa açık büfe uygulamasının asıl amacı herkesin dilediğinden ihtiyacı
kadar almasını sağlamaktır. Ancak bazılarının gözü doymadığı için ihtiyacından
fazlasını almakta, bunları yiyememekte, yarısı veya daha fazlasının çöpe
dökülmesine neden olmaktadır. Bu israfı ve vurdumduymazlığı pek çok kez
gözlemlemiş birisi olarak her fırsatta bunu dile getirmekte ve böyle yapanları
uyarmaktayım. Ama değişen bir şeyin olmadığını da üzülerek görmekteyim.
Öyleyse geliniz konuyla ilgili Kur’ân-ı Kerîm’den ayetleri birlikte
okuyalım.
“…Yiyin, için fakat israf etmeyin;
çünkü Allah israf edenleri asla sevmez.”[1]
“…Ve [Allah'ın nimetlerini] israf
etmeyin: kuşkusuz O müsrifleri sevmez!”[2]
“Yakınlarına, yoksula, yolda
kalmışa hakkını ver, sakın saçıp savurma! Çünkü savurganlar şeytanların
kardeşleri olmuşlardır. Şeytan ise Rabbine karşı pek nankördür.”[3]
“Yapmakta olduğunuz şeylerden
mutlaka sorguya çekileceksiniz.”[4]
“Nihayet o gün (dünyada
yararlandığınız tüm) nimetlerden elbette ve elbette hesaba çekileceksiniz.”[5]
“Ve bu [Kur’ân] şüphesiz senin ve
halkın için bir şeref ve itibar [kaynağı] olacaktır: Ama zamanı gelince hepiniz
[ona karşı tutumunuzdan, emir ve yasaklarına uyup uymadığınızdan dolayı]
mutlaka hesaba çekileceksiniz.”[6]
Görüldüğü üzere tüm bu ayetlerde Yüce Allah, “yiyin, için ama israf
etmeyin” diyor; “saçıp savuranların şeytanın arkadaşları ve nankörler
olduklarını” söylüyor ve “herkese verilen nimetlerin hesabının mutlaka
sorulacağını” ifade ediyor.
Yüce Allah’ın tüm bu uyarılarına rağmen, hem de hac ve umre için kutsal
topraklara gitmiş bazı sorumsuz müslümanların korkunç israf içinde olduklarını
görmek hem utanç hem de üzüntü vericidir. Bu söylediklerimiz sadece Türkiye’den
giden kimseler için değil, İslâm ülkeleri olarak bilenen diğer devletlerden
gelen şımarık ve küstah zenginler için de geçerlidir. Maalesef hem de varlıklı
olan bazı sakallı, sarıklı ve cübbeli adamlar, siyah çarşaflı, üstelik peçeli
kadınlar bile açık büfeden yerken israf etmektedirler ki bu, gerçekten dehşet
vericidir. Henüz Kur’ân’ı tam anlayamamış bu şekilci müslümanların müsrif
tavırlarının son derece yanlış olduğunu haykırmak bizim boynumuzun borcudur.
Akıl ve iradesini insan gibi kullanmayı öğrenememiş bu zavallıların
tabaklarını tepeleme doldurmaları, bunların az bir kısmını yiyip çoğunu masada
öylece bırakıp kalkmaları, tabaklarına aldıkları yiyeceklerden hesaba
çekileceklerini hiç düşünmemeleri karşısında üzülmemek ve öfkelenmemek mümkün
değildir.
Bu israf, çok büyük bir zulümdür. Gelecek nesillerin hakkına tecavüzdür.
Kaynakların har vurulup harman savrulmasıdır. Şeytanca bir davranıştır. Dünyada
o kadar insan açlıktan ölürken müslüman olduğunu iddia eden, üstelik kutsal
yolculuğa çıkan bencil kimselerin kâmil mü’minler olabilmeleri Kur’ân ve sünnete
göre imkânsızdır. Çünkü ayet ve hadisler açıktır. İsraf edenler şeytanın
yandaşıdır ve Ulu Allah’ın müsrifleri sevmediği de aşikârdır.
Sonuç olarak, israfa devam ettiği halde Allah Teâlâ’nın kendisini
seveceğini uman gösterişçi dindarlar sadece zavallıdır. Çünkü Kur’ân, müjde
için değil inzâr için de vardır. Bu açık uyarılara kulak tıkayan ve Yüce Allah’ın
emir ve yasaklarını çiğneyen Allah Teâlâ’nın rahmetine asla nail olamaz. Böyle
yapan derhal tövbe etmeli ve kendini affettirmek için dürüst ve erdemli
davranışlar ortaya koymalıdır. Aksi halde kıyamet günü suçlamaları gereken
sadece kendileri olacaktır. (09.08.2013)
Yorumlar
Yorum Gönder