Yılbaşını Kutlamak Caiz midir? (183)
Yılbaşını Kutlamak Caiz midir? (183)
“Yılbaşı kutlamaları” denilince insanların
aklına eski yılın sona erip yeni bir yıla girildiği 31 Aralık/1 Ocak gecesi
yapılan eğlenceler gelmektedir. Ancak yılbaşı eğlenceleri ilk bakışta yeni yıla
girişin kutlamaları gibi görünse de bunun Batı dünyasının “Noel Bayramı’yla” yakın ilgisi vardır.
Nitekim hıristiyan Batı âleminde miladi
takvimin başlangıcı Hz. İsâ’nın doğum günüdür. Onlar Aralık ayının son
haftasını Hz. İsâ’nın doğumunun arefesini teşkil etmesi bakımından önemli bir dini bayram olarak kabul
etmişlerdir.
Dolayısıyla bu hafta içerisinde hıristiyanlar
kiliseye gider, birbirlerini ziyaret eder ve hediyeleşirler. Dini bir atmosferde
geçen Noel Bayramı sonrası yeni yıla giriş büyük bir çılgınlık, lüks ve israf
içerisinde kutlanır. Binlerce çam ağacı haftalar öncesinden acımaksızın
katledilir ve süslenir. (Çevrecilerin bu
çam ağaçlarının kesilmesine sessiz ve seyirci kalması çifte standarda ve
tutarsızlığa çok iyi bir örnektir.)
Bilindiği üzere ülkemizde ve diğer müslüman
toplumlarda “yılbaşı kutlaması” adı altında düzenlenen eğlence programlarının hiçbir
kültürel temeli yoktur. Hıristiyan olmayan ülkelerde
düzenlenen yılbaşı kutlamaları Batı’yı körü körüne taklittir ve hıristiyan Batı kültürünün İslam ülkelerine ihraç edilmesidir. Nitekim Türkiye’de
öteden beri yılbaşı kutlamalarıyla ilgili yapılan eleştiri ve gösterilen
hassasiyetin arkasında böyle bir
düşünce yatmaktadır.
Diğer taraftan Hz. Peygamber, müslümanlara
başka dini topluluklardan farklı olarak İslamî kimlik kazandırmak için gayret etmiş, saç, sakal, kılık-kıyafet, yeme-içme adabı başta olmak üzere pek çok
konuda tavsiyede bulunurken müslümanların farklı olmalarını istemiştir. Dolayısıyla
meseleye bu açıdan bakıldığında yılbaşı kutlamalarını sıradan bir kutlama
olarak görmek ve tabii karşılamak mümkün
değildir.
Zira ülkemizde kültürel tahribata ve kimlik
bunalımına yol açan, yeni yetişen kuşakları kendi geleneklerinden koparıp Batı dünyasının hayat tarzına alıştıran,
onların inanç sistemlerine sıcak bakmaya, giderek benimsemeye ve onlar gibi
olmaya götüren “yılbaşı kutlamaları”, “Noel
ağacı süslemeleri”, havai fişek atmaları vs.” gibi adetler bir an önce
terk edilmelidir. Noel Baba kıyafeti giymiş kimselerin televizyonlarda
saatlerce gösterilmesine “demokratik tepki”
gösterilmeli, RTÜK’e şikâyet edilmeli ve halkı müslüman olan ülkenin sokaklarında
Noel Baba kostümü giydirilmiş tiplerin dolaşmalarına müsaade edilmemelidir.
Bunların yerine kendi kültürel değerlerimizden kaynaklanan alternatif programlar üretilmeli,
bunların gelenekselleştirilmesine yönelik çalışmalara ağırlık
verilmelidir.
Nitekim müslümanlar Batı dünyasının
gelenekleri yerine kendi kültürlerini, geleneklerini, örf ve adetlerini yaşatmalıdır.
Zira Hasan el-Harakânî, Ahmet Yesevi, Nasreddin
Hoca, Celaleddin el-Konevî, Yunus Emre, Ahî Evren, Hacı Bektâş Veli, Hacı
Bayram Veli gibi model şahsiyetleri olan bir milletin hıristiyanların Noel
Baba’sına ihtiyaçları yoktur.
Bu bakımdan toplumun
kültürel dokusunu tahrip etmek isteyenlere fırsat vermemek, bunlara karşı
sessiz kalmamak, bu sahadaki boşluğu doldurmak için gerekli tedbirler zamanında
alınmalıdır. Aksi takdirde kültürel erozyonlarla karşılaşmak, kültürel
emperyalizm çarkları/dişlileri arasında ezilmek, toplumsal kokuşma, çürüme ve
yozlaşmayla karşılaşmak ve Batı kültürünün kölesi ve esiri olmak kaçınılmazdır.
Nitekim Batı dünyası, günümüz toplumlarının
dini, kültürel ve ahlaki değerlerini, sahip oldukları hayat tarzlarını,
yerleşim, ulaşım, eğitim vs. başta olmak üzere pek çok konuda derinden etkilemiş, ürettikleri teknolojiyi silah
olarak kullanmış ve “tek tip insan” yetiştirmede başarılı olmuşlardır. Örneğin Avrupa’ya
göç eden bazı müslümanların çocukları ve torunları, Batı kültürünün etkisine
girmiş, entegre yerine asimile olmuş ve kimliklerini kaybederek o toplumla bütünleşmişlerdir.
Bu bakımdan ülkemize
yabancı kültürlerden taşınan veya yabancı toplumlara özenti şeklinde başlayan
örf ve adetlere karşı dikkatli olunmasında fayda vardır. Her müslüman kendi kültürel
mirasına ve dini anlayışından kaynaklanan öz değerlerine sahip çıkmalı ve onları
yaşatmalıdır.
Sonuç olarak, kültürel emperyalizme
direnmek, yılbaşı kutlamalarından
sakınmak ve alternatif çözümler üretmek her müslümanın boynunun borcudur. (24.12.2010)
Yorumlar
Yorum Gönder