Töre Cinayetleri Nasıl Engellenir? (175)
Töre Cinayetleri Nasıl Engellenir? (175)
Dini sunum yapanların en çok okuduğu ve
içindekileri topluma İslam diye anlattığı eserlerden birisi de Ahmed Bican’ın yazdığı
Envâru'l-Âşikin adlı kitaptır. Bu kitaptaki bir rivayette Arap
beylerinden bir bey olan Dihye isminde birinden söz edilmektedir. Dihye, yedi (7) kızını evlendirmekten utanmış
ve kızlarının tamamını kendi elleriyle öldürmüştür. Sonra pişman olmuş ve Hz.
Peygamber’e gelmiş ve “Bana bir af ve rahmet var mıdır?” diye sormuştur. Hz.
Peygamber bir müddet şaşırıp kalmış, hiçbir cevap verememiş, bunun üzerine
Cebrâil Hz. Muhammed’e gelerek Allah Teâlâ’nın o kişiye şöyle demesini
emrettiğini haber vermiştir: “Benim izzetim hakkı için ol vakit ki Lâ İlâhe İllallah
Muhammedü’r-Rasûlullah dedi, (Müslüman oldu) yetmiş yıllık küfrünü affettim.
Kızlar hûd (zaten) onun idi. Onlar için af etmez miyim?” (Ahmed Bîcan, Envâru'l-Âşikin, s. 235)
Burada Yüce Allah’a söylettirilen; “Kızlar zaten onundu, istediğini yapabilir,
öldürebilir de, ben onu yine de affederim” şeklindeki anlayış sakat
bir anlayıştır. Böyle bir düşünce hem Kur’ân’a hem de sahih sünnete aykırıdır. Bu
tür uydurma rivâyetler ancak İsrâiliyyât, Mesîhiyyât
ve Mecûsiyât barındıran kitaplarda bulunabilir. Nitekim böyle
garip ve çelişki dolu, insan hayatını hiçe sayan rivâyetler nedeniyle günümüzde
bile aile meclisleri toplanmakta, güya namuslarını temizlemek için rahatlıkla cinayet
kararı alabilmektedir.
Tecavüze maruz
kalarak veya nefsine uyarak gayr-i meşru ilişkiye girmiş genç kız ya da
kadınlar “uydurma haberlerle dolu bu tür kitaplardaki sakat bakış açıları
nedeniyle” göz göre göre öldürülmektedir.
Şurası açıktır ki
sahih hadis kaynaklarında böyle bir rivayet kesinlikle yoktur ve bu rivayet tamamıyla
uydurmadır. Ancak bazı hoca müsveddelerine
göre Envâru'l-Âşikin
benzeri kitaplarda yer alan rivayetlerin hepsi sahihtir. Zira onlar, “Uydurma olsaydı Ahmed Bîcan bunu eserine almazdı” düşüncesine
sahiptir. Bu tür kitaplarda yazılanların tamamının doğru olduğuna iman etmiş “bu
merdivenaltı din tüccarları” söz konusu hadisleri eleştiren ve bunların uydurma
olduğunu söyleyen âlimlere; “Sen
Ahmed Bican’dan daha mı iyi bileceksin. O, bu rivayetin sağlam olduğuna
inanmasaydı hiç kitabına alır mıydı? Geç bunları!” demekte ve töre
cinayetlerine “bu uydurma rivayetleri” delil
getirmektedir.
Kanaatimizce böyle
bir vahşet hem de bizzat Yüce Allah şahit gösterilerek ve üstelik O’na
söylettirilen mevzu bir hadisle oluşturulursa “töre cinayetlerinin” ardı arkası
kesilmez.
Kaldı ki bu rivayet ayetlerle de çelişmektedir.
Âyetler, hayasızca davranışlarda bulunan kadınları suçları sabit olduktan sonra
bile öldürmeyi değil 100 değnek cezasından sonra ölüm onlara gelinceye ya da
başka bir kapı açılıncaya kadar evlerinde alıkoymayı emretmektedir. [Nisâ, 4/15-17; Nûr, 24/ 2. Ayrıca bkz. Nisâ, 4/34, 58, 135; Mâide,
5/2, 8; Hadîd, 57/20; Teğâbün, 64/14-16]
Görüldüğü üzere âyetlerde bu şekilde imtihana
tabi tutulan bir mü’mine adâletten ayrılmaması bildirilmekte, herkesin yapıp
ettiğinin karşılığını mutlaka alacağı hatırlatılmaktadır. (Şûrâ, 42/15, 20. Ayrıca bkz. Âl-i İmrân, 3/195; Nisâ, 4/40;
İsrâ, 17/13-15; Sâd, 38/24; Zümer, 39/18, 41; Fussilet, 41/46; Ahkâf,
46/13-14; Hucurât, 49/12; Necm, 53/28, 39-41). Ayrıca haksız yere
hiçbir kimsenin diğerinin canına kıyamayacağına (Nisâ 4/92-93; Mâide 5/32) ve cinayeti tercih edip işin kolayına
kaçarak “sorumluluklarından”
kurtulamayacağına özellikle dikkat çekilmektedir. (Bakara, 2/229,
231; Nisâ, 4/15; Talâk, 65/2)
Bu ayet-i
kerimelerden anlaşıldığı üzere kadınlarla ilgili Yüce Allah’ın koyduğu
sınırları muhafaza etmek; evlerde onları güzellikle alıkoymak; eziyet etmemek
ve en uygun şekilde davranmak böyle bir imtihanla karşılaşan erkeğin ve ailesinin
sorumluluklarındandır. Ama bu sorumluluğu deruhte etmek yerine “işin kolayına
kaçarak” bu kadınları/kızları öldürmek bedeviliktir. Böyle bir tavır, Kur’an’a
ve Resulullah’a meydan okumaktır. Burada söz konusu olan insan hayatıdır ve “insan
hayatı” dünyadaki her şeyden daha değerlidir.
Öte yandan, konu üzerinde akademik
çalışmalar yapanlar “kadınlara hala böyle bir gözle bakılmasının arkasında
yatan temel sebeplerden birisinin” de ataerkilliğin dinî-İslâmî söylem
biçiminin beslendiği kaynaklardan olan popüler dinî-didaktik eserlerde verilen “bu
tür mesajlar” olduğunu ifade etmektedir. [Öztürk,
M., “Egemen Bir Dînî Söylem Tarzı Olarak Ataerkillik”, İslâmiyât, C.
IV, S. 4 , Ank., 2002, s. 111-131; Tuksal, H. Sefkatli, a.g.e., s.
27-50, 237.]
Hal böyleyken Envâru'l-Âşikin benzeri eserlerde yer alan, uydurma
olduğu belli olan hadisleri gelecek nesillere aktarmadan önce ciddî eleştiriye
tâbi tutmak, gerekli tashihleri yapmak ve töre cinayetlerini ortadan kaldırmak için Kur’an ve sünnet bütünlüğünü
dikkate alan kaliteli akademik çalışmalar yapmak gerekir. [Bilgi için bkz. Ahmet Emin Seyhan, Hadislerde
Kıyamet Alametleri, s. 96-97]
Sonuç olarak, âyetlere değil de “uydurma hadislere”
veya “yanlış geleneklere” bakarak töre cinayetlerini
devam ettiren, bu cinayetlere göz yuman, bunları teşvik eden, işlemeyenleri
toplumdan dışlayan, işlemek istemeyenlere psikolojik şiddet/baskı uygulayan ve
bu cinayetlerin önlenmesi konusunda gereken hassasiyeti göstermeyenler ahirette
büyük bir veballe karşı karşıya kalacaklarını bilmelidir. Ayrıca Kur’an ve
sahih sünnete aykırı bu cinayetleri bilerek savunan, ihlâsla ve sağlam
muhakemeyle bu iki kaynağı anlamaya çalışmayan, gerçekleri görmemekte direnen ve
yanlış geleneklerin esiri olanlar da bu yaptıklarının hesabını ahirette mutlaka
vereceklerdir. (24.09.2010)
Yorumlar
Yorum Gönder