Kralın Şeriatını İslam Zannetme Yanılgısı (141)
Kralın Şeriatını İslam Zannetme Yanılgısı (141)
Günümüzde İslam ile arasına mesafe koyan bazı
kişiler/kesimler bilerek ve isteyerek müslümanların bazı hatalarını İslâm’a mal
etmekte ve ısrarla İslam düşmanlığı yapmaktadır. Uyarıldıkları halde
yanlışlarından dönmeyen bu insanların iyi niyetli olmadıkları açıktır.
Çünkü günahkâr müslümanların hatalarını
gerekçe gösterip din düşmanlığı yapan bu güruh, sonradan görme şımarık
zenginlerin hatalarını gerekçe gösterip “paraya, servete, zenginliğe düşman
olmamaktadır.” Onların bu çifte standartları, ilkesizlikleri, tutarsızlıkları kendilerine
hatırlatıldığında da hatadan dönmek yerine inatla yanlışlarını savunmaya devam
etmektedirler. Dolayısıyla şeytanın adımlarını takip eden bu gibi kimselerin
“ilkelerden uzak onursuz tavırları” onları her geçen gün hakikatlerden biraz
daha uzaklaştırmakta ve cehenneme biraz daha yakınlaştırmaktadır.
Aynı şekilde bu insanlar kabile
devletçiklerinin başındaki “Osmanlı Devleti’ni Batılı güçlerle birlikte arkadan
hançerleyen satılmış kukla kralların” şeriat adını verdikleri İslâm’a aykırı
uygulamalarını “İslam zannetmekte” veya öyle göstermeye çalışmakta ve buradan
büyük bir zevkle “din karşıtlığı/İslam düşmanlığı” yapmaktadır.
Oysa “şeriat” ayrı bu “sözde kralların
şeriatı” ayrıdır. Halklarını aldatmak amacıyla “şeriat” adını vererek istismar
ettikleri İslâm ayrı, bu emperyalistlerin uşağı zalim, despot, diktatör, kukla
kralların pespaye uygulamaları ayrı şeylerdir.
Bu kralların ilkel yönetim tarz ve uygulamalarının
İslam ile uzaktan yakından hiçbir alakası yoktur. Binlerce yıllık kabile
geleneğiyle ülkelerini yöneten bu adamların İslâm’ın ilke, amaç, gaye, maksat
ve hedeflerinden zerre kadar haberleri yoktur. Şurası iyi bilinmelidir ki, İslami
sembolleri hoyratça ve pervasızca kullanan/istismar eden bu yönetimler küresel
güçlerin ve onlarla bağlantılı şer odaklarının gönüllü taşeronu ve
işbirlikçisidir.
Ülkelerinin yer altı ve yer üstü
zenginliklerini bu çakallara/sırtlanlara “sırf koltuklarını korumak için”
peşkeş çeken ve halklarının dinî duygularını istismar eden bu satılmış
liderlerin İslâm’ı doğru bir şekilde tebliğ, temsil ve yeryüzünde barış ve
adaleti sağlamak gibi ulvi bir gaye ve hedefleri de asla yoktur.
Sadece kendilerini düşünen bu kabile
devletçiklerinin başındaki aşiret reislerinin kendilerine “kral/prens/devlet
başkanı/halife vs.” demelerine, devletçiklerinin adına veya bayraklarına İslamî
semboller yerleştirmelerine bakarak “bu zalimler ile İslam’ı yan yana getirmek”
ve buradan İslam düşmanlığı yapmak kesinlikle alçaklık ve art niyetli bir
tutumdur.
Bu bakımdan kralların şeriatını “din” zannedip
İslâm’a saldıranlar “kesinlikle İslam düşmanlığı” yapmaktadır. Zira “şeriat”
ayrı, bu “kralların şeriatı” ayrıdır. Bunlar İslâm’ı temsilden uzaktır. Bu despot
krallar zaman zaman halklarını korkutarak zaman zaman da din istismarı yaparak onları
uyutmakta, avutmakta ve emperyalist kâfirlerin desteğiyle ayakta kalmaktadır.
Tıpkı bazı sefih müslümanları kullanarak
kurdukları/kurdurdukları örgütlere yaptırdıkları eylemleri İslam’la
ilişkilendirip “İslami terör” ifadesini/yaftasını kullanan, şeytanın yandaşı ve
taraftarı olan bu alçak adamlar şeref ve namus yoksunudurlar. (Üslubumuzu oldukça
sert bulanlar, kötü üslubun yazının güzelliğini bozduğunu söyleyenler -kısmen
haklı olmakla birlikte- mevzu bahis olanın “Yüce Allah, Hz. Peygamber, İslam, Kur’ân”
olduğunu fark ettiklerinde “dinimizi koruma hassasiyetiyle” böyle konuştuğumuzu
anlayıp belki bize biraz hak verebilirler. Kaldı ki onlar hak versin ya da
vermesin zaten umurumuzda da değildir. Zira İslâm’ı koruma duyarlılığını
yitirmiş omurgasız/solucan tiplerin bize hak vermesinin nezdimizde zerre kadar
değeri yoktur, olmamıştır ve bundan sonra da olmayacaktır. Aynen bu üslup ile
yazmaya ve konuşmaya devam edeceğiz, bunu da böyle bilsinler.)
Sonuç olarak, ilkeli ve tutarlı olmayan,
müslümanların hatalarını İslâm’a mal eden, kralların şeriatını İslam zanneden veya
öyle göstererek İslam hakkında kötü algı/zan uyandırmaya çalışan, tüm ikazlara
kulak tıkayan, gerçeklerle yüzleşmeyen, İslâm’a hakaretlere devam eden, müslümanlar
hakkında küçültücü ifadeler kullanan kimseler kesinlikle “hem İslam hem de
Allah düşmanıdırlar.” Bunlarla mücadele etmekten korkan ve hezeyanlarına cevap
vermekten kaçınan müslümanlar da “pısırık, nemelazımcı ve vurdumduymaz tipler”
olup bunlar da kesinlikle büyük bir vebal altındadırlar. (30.10.2009)
Yorumlar
Yorum Gönder