Hz. Peygamber ve Din Kardeşliği (112)
Hz. Peygamber ve Din Kardeşliği (112)
İnsanoğlu, Allah tarafından ruhuyla ve bedeniyle mükemmel surette yaratılan,
akıl ve irade yeteneği bahşedilen, kâinat emrine amade kılınan, evrendeki
yasaları keşfedip hayatını kolaylaştırması ve ibret alması istenen, bu nedenle
de imtihan edilen bir varlıktır. İnsanoğlu tek başına değil, diğer insanlarla
bir arada yaşayacak şekilde yaratılmıştır. Dolayısıyla toplumun her bir
ferdinin diğer insanlarla yardımlaşma ve dayanışma içinde olması bir zorunluluktur.
İslam birliğe, beraberliğe ve din kardeşliği önem vermiş, imanda, düşüncede,
amelde ve ahlakta bu birliği sağlayacak temel prensipler getirmiştir. Allah
Teala; “Sadece ama sadece mü’minler kardeştirler…” buyurarak din
kardeşliğinin önemine vurgu yapmıştır.
Hz. Peygamber de İslâm’ın emrettiği gibi yaşayan ve birbirleriyle
kaynaşan Müslümanları “din kardeşi” ilan etmiştir. Resul-i Ekrem, İslam
kardeşliğini şöyle tanımlamıştır: “Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona
zulmetmez ve onu tehlikeye atmaz. Her kim bir kardeşinin ihtiyacını giderirse,
Allah da onun ihtiyacını giderir. Her kim bir müslümanın sıkıntısını giderirse,
Allah da o kimsenin kıyamet gününün sıkıntılarından bir sıkıntısını giderir.
Her kim bir müslümanın kusurunu örterse, Allah da kıyamet gününde onun kusurunu
örter.”
Hz. Peygamber bir başka sefer şöyle buyurmuştur: “Müslümanlar
kardeştir, hiçbirinin diğerine takvadan başka üstünlüğü yoktur.”
İslam dinini tebliğ ve tebyin eden (açıklayan) Hz. Peygamber, bir yandan
iman esaslarını gönüllere nakşederken, diğer yandan da bu akide etrafında
toplanan ırkları, ülkeleri, renkleri ve dilleri farklı insanları “din
kardeşliği” ortak paydasında birleştirip kaynaştırmıştır.
İslam kardeşliği, Hz. Peygamber’in oluşturduğu Medine toplumunda çok net
bir şekilde görülmektedir. Bilindiği üzere Mekkeli müslümanlar, müşrikler
tarafından çok ağır işkence ve zulümlere maruz kalmış, en tabii hakları olan
ekmek ve sudan bile mahrum bırakılmış, bütün mal varlıklarını bırakıp Medine’ye
hicret etmek zorunda kalmış, zengin iken imanları uğruna bir anda fakir oluvermişlerdir.
İşte Hz. Peygamber, Medineli Ensar ile Mekkeli Muhacirleri kardeş ilan etmiş, bunun
üzerine Medineli müslümanlar mal varlıklarını kardeşleriyle paylaşmışlardır.
Görüldüğü üzere İslam dini, müslümanları birbirlerinin kardeşi ilan
etmiştir. Bu bakımdan olgun bir mü’min din kardeşine merhamette, acımada, elem
ve kederini paylaşmada kardeşçe davranır; kardeşinin rahat ve huzurunu kendi
rahat ve huzuruna tercih eder; kardeşi ağlarken o gülmez; kardeşi aç iken o tok
yatmaz; kardeşi zulüm altında inim inim inlerken o bu zulme seyirci kalmaz/kalamaz.
Rabbim cümlemizi din kardeşliğinin kıymetini bilen, din kardeşlerini
koruyup kollayan, bir binanın tuğlaları gibi birbirini destekleyen, zorluklar
karşısında kale gibi sapa sağlam ayakta duran, tefrikaya düşmekten sakınan ihlaslı kullarından
eylesin. (27.02.2009)
Yorumlar
Yorum Gönder