Türbeleri Ziyaret Etmek Gerekli midir? (4)
Türbeleri Ziyaret Etmek Gerekli midir? (4)
Ölümü ve ahiret hayatını
hatırlatan, dünyanın “gelip geçici zevklerden” ibaret olduğunu gösteren “mezarlıkları
ve türbeleri”, usûlüne uygun bir şekilde ziyaret etmek elbette gereklidir.
Türbe ziyaretleri
esnasında yapılan bir takım yanlışlardan yola çıkarak “insanların
şirke düştüklerini iddia etmek” ve bu mekânların ziyaret edilmesini engellemeye
kalkışmak doğru değildir. Çünkü insanların gerçek niyetleri bilinmeden, hangi
duygularla hareket ettikleri anlaşılmadan acele/ânî değerlendirmelerde bulunmak
sakıncalıdır.
Zira ilk bakışta
hemen hüküm vermek genellikle yanıltıcıdır. Çünkü konu detaylarıyla
değerlendirilmemiştir; mesele yüzeysel olarak ele alınmıştır. Derinlemesine analiz
edilmemiştir ve sonuçta da “türbeleri ziyaret edenlerle ilgili” doğru bir
tespit yapılamamıştır.
Nitekim türbeleri ziyaret
eden insanların ekserisi, oralarda yatan zâtların “Allah’ın sevgili kulları”
olduğuna inanmaktadır. Doğrudan Yüce Allah’tan istemeye yüzleri olmadığı
düşüncesiyle de bu kullar sayesinde Allah’ın dileklerini kabul edeceği
inancıyla hareket etmektedirler.
Türbe
ziyaretlerini gerçekleştirenlerin ruh hali böyle olunca ve bu inançla yola
çıktıkları görülünce onları “küfürle veya şirkle itham etmek” insafla
bağdaşmayacaktır.
Belki içlerinde
yanlış yapanlar olabilir. Ama bu durum, tamamen bu ziyaretlerin men edilmesi
düşüncesini akla getirmemelidir.
Aksine, ziyarete
gelen bu insanlara ziyaret âdâbı öğretilmeli, onlara sevgi, şefkat ve
merhametle yaklaşılmalıdır.
Azarlamak,
küstürmek, soğutmak, nefreti celbedecek şekilde kırıcı davranmak ve bu
insanları küçümsemek, hatta onları alaya almak doğru değildir.
İnsanların kusurları ve yanlışları
onlara incitmeden güzellikle anlatılmalı ve düzeltilmelidir. Zira Hz.
Peygamber, “Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız! Müjdeleyiniz nefret
ettirmeyiniz” buyurmaktadır.
Sanki Hz. Peygamber bu
sözünü “türbe ziyaretlerini” tamamen men etmeyi düşünen kimseler için söylemiş
gibidir. Onun bu veciz tavsiyesine her zaman ve her konuda kulak vermek
gerekmektedir.
Ayrıca belirtmek gerekir
ki, türbe ziyaretlerinin “din duygusunun güçlenmesi” ve “dindarların
kendilerini rahat hissetmelerini sağlaması” gibi müspet psikolojik sonuçları da
bulunmaktadır.
“Bid’at ve hurafe”
kavramlarını istismar ederek türbe ziyaretlerini engellemeye kalkışan kimseler
yanlış yapmaktadır. Türbe ziyaretlerinde yapılan bazı yanlışların nasıl
karşısında olunması gerekiyorsa, bu tür art niyetli ve maksatlı girişimlerin de
aynı şekilde karşısında olunması ve “haklı tepkiler gösterilmesi”
gerekmektedir.
Türbeleri ziyaret
eden kimselerin bilmesi gereken bazı hususları şöyle sıralayabiliriz.
1. Türbede yatan
zâtın hayat hikâyesini öğrenmek ve onun başarılı kulluk tecrübesini kendisine
örnek almak.
2. Ecelin bir gün “kendi
kapısını da çalacağı” düşüncesiyle buraları “ibret almak için” ziyaret edip, “ahiret
hayatı için” hazırlık yapmak.
3. Türbede yatan
salih kuldan değil, sadece ve sadece Allah’tan istemek[1] ve bunu hiçbir zaman akıldan
çıkartmamak. (Eğer böyle yapmaz da araya arıcalar koyar, Yüce Allah'tan değil
de türbede yatan kimseden isterse onun bu yaptığı, tabiki en büyük şirk
olacaktır. Bu konuda çok dikkatli olunması gerekmektedir.)
İşte bu üç hususa dikkat
eden herkesin mezarlıkları ve türbeleri ziyaret etmelerinde herhangi bir
sakınca yoktur. Aksine ibret almak için buralara gitmek faydalıdır.[2]
Sonuç olarak,
yatırımlarını ahirete yapmaya çaba sarf edenler bu ziyaretlerden mahrum
kalmamalıdır. Zira bir yolda ilerlerken zaman kaybetmemek ve yoldan
çıkmamak için “işaret/yön levhalarına” ihtiyaç vardır. Dolayısıyla türbe ve
mezarlık ziyaretleri, insanı uyaran, ahireti hatırlatan ve doğru yolda kalmayı
temin eden “uyarı levhaları” olarak değerlendirilebilir. Bu bakımdan mezkûr
işaret levhalarını göz ardı etmeden onlardan istifade etmeye çalışmak aklın ve
mantığın bir gereğidir. (26.01.2007)
[1] Fâtihâ, 1/1-7. “Her türlü övgü yalnızca
Allah’a özgüdür, bütün alemlerin Rabbi, Rahmân ve Rahîm, Hesap gününün Hâkimi.
Yalnız sana kulluk eder; ve yalnız senden yardım dileriz. Bizi dosdoğru yola
ilet, nimet bahşettiklerinin yoluna; gazab(ın)a uğrayanların ve sapkınlarınkine
değil.
[2] Bakara, 2/221. “…Allah mesajını insanlığıa
açıklar ki ondan ders alabilsinler.”; En’am, 6/126. “İşte bu şaşmaz (çizgi),
Rabbinin yoludur. Gerçekten bu mesajlarımızı, onlardan ders al(mak istey)en
insanlara açık şekilde anlatıyoruz!”; İbrâhim, 14/25. “…Allah insanlara (işte
böyle) misaller veriyor ki, (değişmeyen gerçeği) düşünüp kendilerine ders
çıkarsınlar.”; İsrâ, 17/41. “Gerçek şu ki, bu Kur’an’da biz (gerçeği) pek çok
yönden açık açık ortaya koyduk ki, (onu inkâr edenler) iyice içlerine
sindirebilsinler (ibret alsınlar); ne var ki, bu sadece onların nefretini
artırdı.”; Zümer, 39/27. “İşte biz, bu Kur’an’da üzerinde düşünsünler diye
insanların önüne her türlü örnek olayı koyduk.
Yorumlar
Yorum Gönder