Kurban İbadeti ve Allah’ın Rızası (94)
Kurban İbadeti ve Allah’ın Rızası (94)
Kurban, ibadet amacıyla belli bir zamanda, belli şartları taşıyan bir
hayvanı usulüne uygun Allah rızası için kesmek demektir. Akıllı, buluğa ermiş,
yolcu olmayan ve dinen zengin sayılan her Müslüman, Allah’a yakın olmak ve
O’nun rızasını kazanmak amacıyla kurban kesmekle yükümlüdür. Bilindiği üzere
Allah Teâlâ’ya iman eden O’nun elçisi Hz. Muhammed Mustafa’ya gönülden bağlı
bir mü’minin tek gayesi Yüce Allah’ın kendisinden razı olmasıdır. Zira bizi
ancak O’nun rızası kurtaracaktır. Yüce Rabbimiz, Peygamber Efendimizin şahsında
bizlere şu güzel öğüdü vermektedir: “(Ey Resulüm!) De ki: Benim
namazım, (bütün) ibadetlerim, hayatım ve ölümüm (yalnızca) bütün âlemlerin
Rabbi olan Allah (‘ın rızası) içindir.”[1]
Kurban, insanın Allah’a manen yaklaşmasına vesile olan bir ibadettir.
Nitekim “kurban” kelimesinde bu anlam mevcut olup, mü’min kurban kesmekle Hz.
İbrahim gibi Allah’a ve O’nun emirlerine olan bağlılığını, gerektiğinde O’nun
rızasını kazanmak için her türlü fedâkarlığa hazır olduğunu göstermiş olur. Bu
itibarla bütün ibadetlerde olduğu gibi, kurbanda da iyi niyet ve ihlas esastır.
Namazımız, orucumuz, zekâtımız, haccımız, umrelerimiz, yaptığımız
hayır-hasenatımız, kestiğimiz kurbanlarımız bizi Yüce Allah'ın rızasına götüren
salih amellerimizdir. Bilindiği üzere kurban, tarih boyunca bütün dinlerde
bulunan müşterek ibadetlerdendir. Bu gerçek Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle ifade
edilmektedir: “Bunun gibi, [Bize inanan] her ümmet için kurban kesmeyi
bir kulluk eylemi olarak öngördük ki, [bu amaçla,] kendilerine rızık olarak
sağladığımız hayvanları keserken Allah'ın ismini ansınlar. Ve [her zaman
akıllarında tutsunlar ki:] Sizin tanrınız Tek bir Tanrı'dır; öyleyse bütün
varlığınızla kendinizi O'na teslim edin. Ve sen de [ey Peygamber,] tüm iyi
yürekli, alçak gönüllü kimseleri [Allah'ın rızasıyla] müjdele”[2]
Kurban ibadeti, Müslümana halis niyetle malını Allah yolunda feda
edebilme şuuru kazandırır. Kur’an-ı Kerim’de Allah Teâlâ: “Fakat
unutmayın ki, onların ne etleri Allah'a ulaşır, ne de kanları; lakin O'na
ulaşan, yalnızca sizin O'na karşı gösterdiğiniz bilinç ve duyarlıktır. İşte bu
amaçla, onları sizin yararınıza sunuyoruz ki, size ulaşma yolunu, yordamını
gösterdiği (her türlü rahmet) için O'nun yüceliğini saygıyla anasınız. Öyleyse,
o iyilik yapanları müjdele”[3] buyurmak
suretiyle bütün ibadetlerde olması gereken ihlâsın kurban ibadetinde de
bulunması gerektiğini ifade etmektedir.
Kurban ibadetinin bize kazandırdıklarından biri de Allah Teâlâ’nın
verdiği nimetlere karşı şükür duygusudur. “Âdemoğlu kurban bayram
günlerinde kurban kesmekten daha sevimli bir iş ile Allah’a yaklaşamaz”[4] buyuran
sevgili Peygamberimiz, bu ibadeti yerine getirmekle Rabbimizin sevgisini ve
rızasını kazanacağımızı bizlere müjdelemektedir. Ayrıca belirtmek gerekir ki
kurban, fakir, yetim, yoksul ve kimsesizleri sevindirmek suretiyle toplumda
sevgi, barış, birlik ve dayanışma duygularının gelişmesine, insanların
birbirleriyle kucaklaşmasına vesile olan bir ibadettir.
Kurbanı et ve kemik hesabı yapmadan, sadece Allah’a yaklaşmak, O’nun
rızasını kazanmak, dostlarımıza ve yoksul kardeşlerimize ikramda bulunmak
niyetiyle kesmeliyiz. Bununla birlikte kurbanlarımıza eziyet etmeden ehil
kişilere kestirmeli, kurban kesildikten sonra kurbanın artık ve sakatatlarıyla
çevreyi kirletmemeliyiz. Kurban kesimi esnasında çevremizi hiçbir şekilde
rahatsız etmemeli, Allah rızası için yaptığımız bu ibadetle meşgulken hoş
olmayan görüntülere neden olmamalıyız. “Temizlik imandandır”[5] buyuran Hz.
Peygamber’in ümmetine yakışır şekilde çevreye ve insan sağlığına özen
göstermeli, bu hususta resmî makamların bütün talimatlarına harfiyen uymalıyız.
Rabbim cümlemizi Allah’ın rızasını kazanmak ve O’na yakın olmak için
kurban kesen samimi kullarından eylesin. (24.10.2008)
Yorumlar
Yorum Gönder