Kur'an-ı Kerim’de Beş Vakit Namaz Var mıdır? (56)
Kur'an-ı Kerim’de Beş Vakit Namaz Var mıdır? (56)
Din İşleri Yüksek Kurulu’nun 23.09.2002 tarihli gerekçeli kararında
belirttiği üzere Kur’an-ı Kerim’de “beş vakit namaz” vardır.
Zira belirli şartları taşıyan Müslümanların günde “beş vakit namaz” kılmaları
Kitap, sünnet ve icma-ı ümmet ile sabit bir farzdır.
Beş vakit namazın eda edileceği vakitlere ve ne şekilde ifa edileceğine
Kur’an-ı Kerim’in bir kısım ayetlerinde “mücmel olarak” işaret edilmiş ve bu
işaretler Resülullah’ın “kavlî ve fiilî sünnetiyle” açıklığa kavuşturulmuştur.
Zira Kur’ân-ı Kerim’deki “mücmel emir ve hükümleri” açıklama yetkisi, yine
bizzat Kur’ân-ı Kerim tarafından Hz. Peygamber’e verilmiştir.
Hz. Muhammed de bu görevini eksiksiz yerine getirmiş, hem namaz
vakitlerini hem de namazın nasıl kılınacağını ashabına açıklamış, üstelik bilfiil
göstererek öğretmiştir.
Gerek kılınış şekli gerekse vakitleriyle ilgili bu uygulama “yaşayan
sünnet” olarak asırlardan beri devam etmiş ve günümüze kadar da gelmiştir.
Kur’an-ı Kerim’de beş vakit namaza “mücmel olarak” işaret eden Taha Suresi’nin
130’uncu âyetinde “…Güneşin doğmasından önce de, batmasından önce de Rabbini
övgü ile tesbih et. Gecenin bazı saatlerinde ve gündüzün etrafında (iki ucunda)
da tesbih et ki, rızaya ulaşasın” buyurulmuştur.
Görüldüğü üzere bu âyette güneşin doğmasından ve batmasından önce, gece
saatlerinde ve gündüzün iki ucunda olmak üzere “beş ayrı vakitte namaz kılmak”
emredilmiştir.
Hud Suresi’nin 114'üncü ayetinde de “Gündüzün iki ucunda ve gecenin
(gündüze) yakın saatlerinde namaz kıl...” buyurulmuştur. “Gündüze yakın
saatler” anlamındaki "zülef" kelimesi, "zülfe" nin
çoğuludur. Bu ayete göre gecenin gündüze yakın saatlerinde (akşam, yatsı ve
sabah olmak üzere) en az “üç vakit namaz” vardır. Ayrıca gündüzün iki
ucunda da “iki vakit namaz” vardır. Böylece bu ayet-i kerimeden de namazın
“beş vakit olduğu” sonucunu çıkartmak mümkündür.
Ayrıca bu ayetlerden başka muhtelif âyetlerde[1] de “beş
vakit namaza” veya “vakitlerine” mücmel olarak işaret edilmektedir. Bu mücmel
ifade ve işaretler, Rasulüllah’ın söz ve uygulamalarıyla açıklık kazanmış, onun
beyan ettiği ve uyguladığı şekliyle de bütün Müslümanlar tarafından uygulanarak
günümüze kadar devam ettirilmiştir. Asr-ı Saadetten beri her asırda
Müslümanlar “namazlarını beş vakit olarak” kılmış ve hiç kimse de bunun aksini söylememiştir.
Özetle, “Kur’an’da beş vakit namazın bulunmadığı” iddiasının hiçbir ilmi dayanağı,
değeri ve geçerliliği yoktur. Bu ve benzeri iddialar namazda gözü olmayan, dine
sıcak bakmayan, din ile aralarına mesafe koyan veyahut böylelerine şirin
görünmeye çalışan bazı hoca müsveddeleri tarafından zaman zaman ısıtılıp
gündeme getirilmektedir. Kanaatimizce onların böyle yapmalarının sebebi, özellikle
gençler nezdinde dinin emir ve yasaklarında çelişki, tenakuz, tutarsızlık, eksiklik,
hata ve yanlışlıklar olduğu yönünde bir algı/ şüphe uyandırmak ve gençleri
dinden soğutmaktır.
Sonuç olarak, belirli şartları taşıyan kadın ve erkek bütün Müslümanların
“günde beş vakit namaz kılmaları” Kitap, sünnet ve icma-ı ümmet ile
sabit bir farzdır. Bu konuda herhangi bir şüpheye mahal yoktur. Şeytanı ve
şeytanlaşmış insanları yenmek, onların sinsi tuzaklarına düşmemek, düşmüşlerse
de çıkmak isteyen mü’minlerin “tam bir şuur ve konsantrasyon halinde” günde beş
vakit namaz kılmaları, kendilerine yapabilecekleri en büyük iyiliktir. (11.01.2008)
[1] Nisa, 4/103. Hud, 11/114;
İsra, 17/78; Rum, 30/17-18; Nur, 24/36; Kaf, 50/39-40; Dehr (İnsan), 76/25-26.
Yorumlar
Yorum Gönder