Kur’ân-ı Kerîm Türkçeye Çevirilir mi? (52)
Kur’ân-ı Kerîm Türkçeye Çevirilir mi? (52)
Hz. Âdem’den beri bütün “kutsal kitaplar/
suhuflar/ levhalar”, dünyanın her bölgesine gönderilen peygamberlerin “kavimlerinin
diliyle” inzal edilmiş ve sonraki nesillere ulaştırılmak amacıyla “ta o dönemlerde”
yazıya geçirilmiştir. Ancak Kur’ân hariç diğerleri çeşitli sebeplerle günümüze
kadar gelememiştir. Gelenlerin ise tahrif edildikleri görülmektedir. Kaldı ki
Kur’an-ı Kerim de onların tahrif edildiğini ve içeriğinin değiştirildiğini
haber vermektedir.
Son ilahi kelam Kur’an-ı Kerim Hz. Muhammed
Araplar arasında yaşadığı ve Arapça konuştuğu için Arapça olarak indirilmiştir.
Ancak Yüce Rabbimiz, “bütün insanlığa ebedi
hitabı olan Kur’an-ı Kerim’i” sadece Araplar ve Arapça’yı bilenler için değil, “kıyamete
kadar gelecek tüm insanları” karanlıklardan aydınlığa çıkarmak ve onlara hakkı
ve hakikati öğretmek amacıyla göndermiştir.
Dolayısıyla insanlara hidayet ve dalalet
yollarını gösterebilmek için Kur’ân-ı Kerim, bu insanların konuştukları dile
tercüme ve tefsir edilmelidir.
Bu bakımdan Kur’an-ı Kerim’in bütün dünya dillere
çevrilmesi müslümanların en asli vazifelerindendir ve bu, hepsinin boynunun
borcudur.
İnsanların bu son ilahi kelamın mesajını öğrenmesi,
anlaması, üzerinde düşünmesi, kavraması ve kalplerine yerleştirmesi “ancak son
ilahi kelamın onların dillerine tercüme edilmesiyle” mümkün olabilir. Zira
herkesin Arapça’yı öğrenebilmesi mümkün değildir.
O halde Kur’an-ı Kerim’in Arapça
bilmeyenlere tebliğ edilebilmesi, onların da bu kutsal kitapta bildirilen ilahî
hakikatleri anlayıp üzerinde düşünebilmeleri ve onun hidayetinden
yararlanabilmeleri için Kur’an-ı Kerim’in başka dillere tercüme edilmesi elzemdir.
Bu görevi çeşitli bahanelerle günümüze kadar
yapmayan veya erteleyen tüm müslümanlar bundan dolayı sorumludur.
“Kur’an’a saygısızlık yaparlar” endişesiyle gayr-i Müslimlerin yaşadığı beldelere “Kur’ân’ın
götürülmemesi veya gönderilmemesi veyahut tercüme edilmemesi fikri” son derece yanlıştır.
Zira insanları “böyle bir gerekçeyle” Kuran’ın hidayetinden mahrum bırakmaya hiçbir
kimsenin hakkı yoktur.
Kur’an-ı Kerim, her ne kadar dünyadaki
belli başlı bazı dillere tercüme edilmişse de bu kesinlikle yeterli değildir.
Zira şu an dünyada “kırk bir dil ailesine” mensup grameri, kelimeleri ve
fonetiği ayrı “sekiz binden fazla” farklı dil konuşulmaktadır ve acilen Kur’an-ı
Kerim’in bütün bu dünya dillerine tercüme ve tefsirinin yapılması gereklidir.
Sonuç olarak, herkesin Arapça’yı öğrenmesi
mümkün olamayacağına göre Kur’an-ı Kerim’i dünyaki bütün dillerine çevirmek “müslümanların
boynunun borcudur.” Bu görevi yerine getirmeyenler “tebliğ ve temsil
görevlerini ihmal ettikleri/ savsakladıkları”, gerçek anlamda “tanık/ model/
şahit/ elçi/ uyarıcı/ müjdeci” olamadıkları için Yüce Allah katında mesuldürler.
(20.12.2007)
Yorumlar
Yorum Gönder