Hz. Peygamber ve Kadınlarla İlgili Tavsiyeler (97)
Hz. Peygamber ve Kadınlarla İlgili Tavsiyeler (97)
Bilindiği üzere Peygamberimizin ashabını sadece erkekler değil kadınlar
da oluşturmuş, onun tavsiyeleri erkekleri ilgilendirdiği gibi kadınları da
ilgilendirmiştir. Hz. Peygamber: "İlim talebi her Müslümana
farzdır”[1] buyurarak bu
konudaki mesuliyeti aile reisine yüklemiş ve herkesi güttüğü sürüden mesul
tutmuştur.[2] Aynı
şekilde Kur'ân-ı Kerim’de; "Ey iman edenler! Kendinizi ve
çoluk çocuğunuzu yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden
koruyunuz"[3] buyurularak
kadın veya erkek herkese eşit sorumluluk yüklenmiştir.
Hz. Peygamber, kadınların eğitim ve öğretimine çok büyük önem vermiş,
onların mescide gelmelerine müsaade etmiştir. Kadınlara erkeklerden ayrı olarak
sohbet etmiş, bunun için onlara ayrı bir gün tahsis etmiştir. "Bir
defasında kadınlar Hz. Peygambere: ‘Ya Rasûlellah! Erkekler (seni dinleme
konusunda) bizi geçiyorlar, (biz senden yeterince istifade edemiyoruz). Bize
özel bir gün ayarlasan!' demişler. O (sav) da onlara bir özel gün tahsis
etmiş, o günde onlara nasihatte bulunmuştur."[4]
Yine peygamberimiz bir Ramazan bayramında, hutbeyi okuduktan
sonra kadınların bulunduğu tarafa geçmiş ve onlara da vaaz etmiştir.[5] Aynı
şekilde kadınlar, günün her saatinde rahatlıkla Hz. Peygamber’e ya da onun hanımlarından
herhangi birine gelerek, çeşitli sorular sorup problemlerini çözme imkânı
bulmuşlardır.
Rasûlullah, kadınlara sadece öğrenim imkânı sunmamış, bu
öğrenim sonucunda elde ettikleri bilgilerin hayata geçirilmesinin önündeki
engelleri de kaldırmıştır. Örneğin ibadet konusunda öğrendiklerini hayata
geçirebilmeleri için kadınların mescide gelmelerini istemiş, onlara
bu konuda izin verilmesini ashabına emretmiş ve "Sizden izin
istediklerinde kadınlarınızın mescitlere gitmelerine engel olmayın"[6] buyurmuşlardır.
Hz. Peygamber, asr-ı saadette kadınlara yönelik okuma-yazma, sağlık,
ticaret, meslekî ve dinî eğitim ve bazı sosyal aktiviteler gerçekleştirmiş ve bunları
teşvik etmiştir. Nitekim risâletin ilk dönemlerinde okuma-yazma bilenlerin
sayısı sınırlı iken bu sayı zamanla artmıştır. Okuma ve yazma bilen Hz. Âişe,
Hz. Hafsa, Hz. Ümmü Seleme, Ümmü Gülsüm bintü Ukbe, Kerîme bintu'l-Mikdâd ve
Âişe bintü Sa'd bunlardandır.
Hz. Peygamber döneminde, çeşitli meslekleri icra eden kadınlar da
bulunmaktadır. Bunlardan bir kısmı, alım-satımla, bir kısmı kuaförlükle, bir
kısmı tekstille, bir kısmı dericilikle, bir kısmı da sağlıkla meşgul
olmuşlardır. Mesela Selma (r.a), o dönemde ebelik yapan kadınlardan olup hem
Hz. Peygamberin oğlu İbrahim'in hem de Hz. Peygamber’in kızı Fâtıma'nın
çocuklarının ebesidir. Aynı şekilde Ümmü Atiyye el-Ensari, Cahiliyye
devrinde Arapların tabiblerindendir ve Müslüman olduktan sonra da hasta ve
yaralıları tedavi etmiş, Rasûlullah (sav) ile beraber savaşlara katılmıştır.[7] Ümmü
Sinan el-Eslemî de Rasûlullah'tan, Hayber'e gidip hasta ve yaralıları tedavi
etmek ve su taşımak üzere izin alan hanımlardandır.
Bu misaller, Hz. Peygamber döneminde kadının eve kapatılıp dünyadan
koparılmadığını, her alanda aktif olduklarını, mesleklerini icra edecek ortama
sahip olduklarını, Rasûlullah'ın onları cesaretlendirerek yol gösterdiğini ve
bizzat tavsiyelerde bulunarak desteklediğini gösteren örnek
uygulamalardır.
Özetle, Peygamberimizin kadınlara yönelik bu tavsiyelerini göz önünde
bulunduralım ve onun nasıl bir toplum oluşturmaya çalıştığını iyi fark edelim.
Bu itibarla kadınlara hak ettiği önemi veren, ufuk açıcı tavsiyelerde bulunan
peygamberimizin çağrısına kulak verelim.
Rabbim cümlemizi hanımlara karşı hayırlı davranan güzel ahlak sahibi mü’min
kullarından eylesin. (14.11.2008)
Yorumlar
Yorum Gönder