Gıybet ve İftira (100)

 

Gıybet ve İftira (100)

İnsanın dili, kimi zaman kişiyi felakete sürükler, kimi zaman da kurtuluşa erdirebilir. Dilin insanı felakete sürüklediği konulardan birisi de gıybettir. Gıybet, insanlar arasındaki sevgi bağlarını kopartan, konuşmanın güzelliğini ve tesirini yok eden kötü bir davranıştır.

Hz. Peygamber’e, “Gıybet nedir?" diye sorulduğunda: “Kardeşini onun hoşlanmadığı bir şeyi ile hatırlayıp arkasından konuşmandır” diye cevap vermiş, "Ya söylenilen durum onda mevcut ise" denildiğinde ise: “Söylediğin şey onda var ise, zaten gıybet etmiş sayılırsın, yoksa eğer ona iftira etmiş olursun”[1]  buyurmuşlardır.

Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de; ”Ey iman edenler! Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! O halde (gıybet konusunda) Allah’tan korkun. Muhakkak ki Allah, tövbeleri kabul eden ve çok merhamet edendir”[2]  buyurmaktadır.

Tıpkı gıybet gibi insanlar arasında fitne ve fesad tohumlarının saçılmasına yol açan kötü huylardan birisi de iftiradır. Bir kimsenin işlemediği bir şeyi o yapmış gibi anlatmak veya onda bulunmayan bir kötülüğü varmış gibi göstermek iftiradır.

Özellikle inançlı erkek ve kadınların şahsiyetleriyle ilgili konularda iftirada bulunmak en büyük günahlardandır. Peygamberimiz; "Helâk edici yedi büyük günahtan sakının"[3] buyururken “iffetli kadınlara iftirada bulunmayı” büyük günahlar arasında saymıştır.

İftira, tarihin hemen her döneminde görülen toplumsal bir hastalıktır. Toplum hayatını dinamitleyen, dostlukları bitiren, yuvaları yıkan, insanların işlerini, itibarlarını, bazen hayatlarını kaybetmelerine yol açan kötü bir haslettir. İftira, Allah katında büyük bir günahtır. Nitekim Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: "Mü’min erkekleri ve mü’min kadınları işlemedikleri şeyler yüzünden incitenler bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmişlerdir."[4]

Özellikle bir insanın namusuna atılan iftira, sadece iftiraya uğrayanı değil, onun yakın ve uzak çevresini de etkilemektedir. Bu sebeple Resûlûllah efendimiz, ashabını irşad ederken onlara, “Kişiye her duyduğunu sağda solda anlatması günah olarak yeter”[5] buyurmuşlardır. Bu itibarla dilimize sahip çıkmamız şart olup etrafta konuşulan her söze inanıp bunu gerçekmiş gibi sağda solda anlatmanın vebal olduğunu bilmemiz gerekmektedir.

Günümüzde insanlar, bencillik, çekememezlik, menfaat ve kıskançlık gibi sebeplerle birbirleri aleyhine çeşitli iftira ve karalama kampanyaları düzenlemekte ve böylece Kur’an’ın ve sahih sünnetin evrensel ilkelerini ihlâl etmektedirler.

Özetle ifade edecek olursak gıybet ve iftira, hem bireyi hem de toplumu rahatsız eden, insanlar arasındaki sevgi bağlarını kopartan, nefret ve düşmanlığı körükleyen iki büyük günahtır. Bu itibarla Peygamberimizin; “Her kim Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsa; ya hayır söylesin, ya sussun”[6] sözüne kulak verelim ve kesinlikle bu iki büyük günahı işlemekten uzak kalalım.

Rabbim cümlemizi gıybet ve iftiradan uzak kalan dürüst ve erdemli kullarından eylesin. (05.12.2008)



[1] Tirmizî, Birr,  23,  no: 1934;  Ebu Davud, Edeb,  35  no: 4874.

[2] Hucurat , 12.

[3] Buhârî, Vasâyâ,  23,  (III,  195);  Müslim,  Îmân,  144,  (I, 91).

[4] Ahzâb, 33/58.

[5] Ebu Davud, Edeb, 80.

[6] Buhari, Edeb, 85 ;  Müslim, İman, 74

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Torpil Yapan da Yaptıran da Melundur!

Evlilik Kader midir? II (362)

Uydurma Rivâyetler ve Mehmet Akif Ersoy’un Uyarısı (236)