Doğruluk ve Yalancılık (103)

 

Doğruluk ve Yalancılık (103)

İnsanoğlunun gönül dünyasında ürettiği düşüncelerini başkalarına aktarırken, sözlerini ölçüp tartarak konuşması, hem doğru hem de güzel sözler söylemeye özen göstermesi son derece önemlidir.

Bir insanın güzel ve doğru sözlü olabilmesi için çok çiddi çabalar sarf etmesi ve sürekli kendisini olumlu anlamda geliştirme gayreti içinde olması şarttır. Bunu yaparken etrafındaki kimselerin doğru sözlü kimselerden oluşmasına hassasiyet göstermesi de elzemdir. Nitekim Kuran-ı Kerim’de Yüce Allah: "Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve doğru sözlü kimselerle beraber olun"[1] buyurmaktadır.

Bir başka ayeti kerimede ise: “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol”[2] buyurarak, peygamberimizin şahsında bütün mü’minlere hitap etmekte, onlara Kur’an’ın ilkelerine göre hareket etmelerini ve doğruluktan asla ayrılmamalarını tembihlemektedir.

 “Dosdoğru olmak" demek; sözlerinde ve yaptığı her işte dürüst olmak demektir. Sevgili  Peygamberimiz müslüman’ı, "Elinden ve dilinden başkalarının emin olduğu kimse"[3] şeklinde tanımlamıştır.

Doğruluğun zıddı yalancılıktır. Yalan, toplumun huzurunu kaçıran, insanları birbirine düşüren ve toplumun huzurunun bozulmasına sebep olan büyük bir günahtır. Bu sebepledir ki Peygamberimize nispet edilen bir zayıf hadiste; "Mü’minde her özellik bulunabilir, ancak yalan ve emanete hiyanet asla bulunamaz"[4]  buyurulmuştur.

Bir başka hadisi şeriflerinde ise: "Bir kimse namaz kılsa, oruç tutsa ve kendisini mü'min zannetse, eğer yalan söylüyorsa, verdiği sözü yerine getirmiyorsa, kendisine verilen (her türlü) emanete hiyanet ediyorsa onda münafıklık alâmeti vardır" buyurmuşlardır. Bir başka hadislerinde ise: “Doğruluk insanı iyiliğe, iyilik ise cennete götürür. Yalancılık ise insanı kötülüğe, kötülük de cehenneme götürür…”[5] buyurmuşlardır. 

Doğru ve güzel sözün önemini ve insanlar üzerindeki etkisini Yunus Emre şöyle ifade etmiştir: “Söz ola kese savaşı,  söz ola kestire başı, Söz ola ağulu aşı,  yağ ile bal ede bir söz.”

Öyelyese bizler de her zaman doğruyu konuşan, yalandan uzaklaşan kimseler olmalıyız. Bu konuda hepimiz üzerimize düşen vazifeyi yapmalıyız. Aleyhimize de olsa her zaman ve her yerde doğruyu söylemeli, yalandan şiddetle kaçınmalıyız.

Rabbim cümlemizi yalandan kaçan, doğruluktan ayrılmayan samimi kullarından eylesin. (26.12.2008)



[1] Tevbe, 9/119.

[2] Hud, 112.

[3] Buhârî, Îman, 4, 5; Rikak, 26; Müslim, Îman 64-65.

[4] İhya,  3/305 

[5] Buhârî, Edeb, 69; Müslim, Birr, 103, 104.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Torpil Yapan da Yaptıran da Melundur!

Evlilik Kader midir? II (362)

Uydurma Rivâyetler ve Mehmet Akif Ersoy’un Uyarısı (236)