Secde Ne Anlama Gelmektedir?
Secde
Ne Anlama Gelmektedir?
Kur’ân-ı Kerim’de birçok
yerde geçen secde kelimesinin muhtelif anlamları vardır ve bağlama (kontekst) dikkat
edilmeden anlam verildiğinde yanlış sonuçlara ulaşılmaktadır.
Kur’ân-ı Kerim’de geçen bu
secdelerden birisi “müslümanların Yüce Allah’a secdesidir.” (Hicr, 15/98;
Meyrem, 19/58; Hac, 22/77; Secde, 32/15; Zümer, 39/9; Fussilet, 41/37; Fetih,
48/29; Necm, 53/62; Alak, 96/19). Bu secde ile kast edilen, “kulların namaz
kılarken alınlarını/yüzlerini yere koymaları, Allah karşısında acziyetlerini itiraf
etmeleri, O’na kul olduklarını göstermeleri ve sadece O’ndan istemeleridir.” Bu
tür bir secde, kulun Yüce Allah’a en yakın olduğu andır ve Hz. Peygamber, alnını
yere koyan bir mü’minin Yüce Allah’a çokça dua etmesini tavsiye etmiştir.
Secde kelimesinin geçtiği
bir diğer yer ise “meleklerin Âdem’e secdeleridir.” (Bakara, 2/34; A’râf, 7/11-12;
Hicr, 15/29-33; İsra, 17/61-65; Kehf, 18/50; Taha, 20/116; Sad, 38/72-85). Bu
secde ile kast edilen “meleklerin insanoğlunun farklı özelliklerde yaratıldığını,
bilgi üretebildiğini, ürettiği eşyaya/aletlere isim koyabildiğini, kavramsal düşünebildiğini
kabul etmeleri ve onu saygıyla selamlamalarıdır.” Bir başka deyişle melekler,
Âdem’in şahsına karşı yere kapanıp secde etmemişler, tam aksine kendi bilgilerinin
sınırlı olduğunu itiraf etmiş, keşf/icat/buluş yapacak özelliklerde/donanımda
yaratılan insanoğlunun saygıyla selamlanmayı hak ettiğini kabul etmişlerdir.
Secde kelimesinin geçtiği
bir diğer yer ise “Hz. Yusuf’un kardeşlerinin secdesidir.” (Yusuf, 12/4-5, 100).
Bu secde ile kast edilen “kardeşlerinin Hz. Yusuf’un zor imtihanları başarıyla atlatmasını,
makam/mevki sahibi olmasını, intikam fırsatı yakalamasına rağmen kendilerini affetmesini
hayranlıkla karşılamaları ve onu saygıyla selamlamalarıdır.” Bir başka ifadeyle
kardeşleri, Hz. Yusuf’un karşısında yere kapanıp secde etmemişler, aksine onun
yaşadığı tüm zorluklara rağmen pes etmemesini takdir etmiş, azmine hayran olmuş,
onun karşısında saygıyla eğilmiş ve böyle bir kardeşleri olduğu için Yüce Allah’a
şükretmişlerdir.
Secde kelimesinin geçtiği
bir diğer yer ise “sihirbazların Hz. Musa’nın mucizesi karşısındaki secdeleridir.”
(A’râf, 7/120; Taha, 20/70; Şuarâ, 26/46). Bu secde ile kast edilen
“sihirbazların Musa’nın sihir yapmadığını, kendileri gibi göz boyamadığını, aksine
mucize gösterdiğini anlamaları, onun peygamberliğini tasdik etmeleri ve üstünlüğünü
itiraf edip huzurunda saygıyla eğilmeleridir.” Yani sihirbazlar, Hz. Musa’nın şahsına
secde etmemişler, aksine onun gösterdiği mucizeye hayran olmuş, bunun bir sihir/göz
boyama olmadığını anlamış, Allah karşısındaki acziyetlerini itiraf etmiş ve Musa’yı
saygıyla selamlamışlardır.
Secde kelimesinin geçtiği
bir diğer yer ise “Allah’ın yarattığı varlıkların secdeleridir.” (Nahl, 16/48-49;
Hac, 22/18; Rahman, 55/6). Bu secde ile kast edilen “zerreden küreye tüm mahlûkatın
Allah’ın emirlerine boyun eğmesidir.” Bir başka deyişle, evrendeki tüm mahlûkat,
Yüce Allah’ın koyduğu mükemmel ölçü ve hassas dengelere/yasalara uyarak
görevlerini yerine getirmekte ve O’nun emirlerine boyun eğmektedir.
Hadislerde geçen secde ise
“kadının kocasına secdesidir.” (Tirmizî, Rada’, 10; Ebû Dâvûd, Nikah, 40; İbn
Mâce, Nikah, 4). Bu secde ile kast edilen “kadının kocasını saygıyla
selamlaması, kocasına değer vermesi, kendisini koruyup gözetmesi/sahip çıkması
karşılığında övgüyü hak ettiğini sözleri ve davranışlarıyla ortaya koymasıdır.”
Kanaatimizce burada kadının kocasına secdesi, kendisine sadık eşine bir teşekkür
ifadesi, onu mutlu etmek için gösterdiği üstün gayreti takdir etmesi, hakkını
ödemeyeceğini bildiği ve nankörlük etmediğini göstermesidir. Mutlu, huzurlu ve
uyumlu evliliklerde kadının kocasına böyle içten ve samimi davranışı o ailenin
mutluluğunu kat be kat artıracaktır.
Secde kelimesinin bir başka
anlamı ise “bilmeyenlerin bilenlere secdesidir.” Bu secde ile kast edilen “bilmeyenlerin
bilenlere boyun eğmesi, bilenlerin bilmeyenlere kendi üstünlüklerini zorla kabul
ettirmesidir.” Nitekim güçlü olanlar, zayıf olanlara boyun eğdirir ve onlara her
türlü taleplerini dayatırlar. Zira onlar bilime değer vermiş, teknoloji üretmiş
ve hasımlarını alt etmeyi başarmışlardır. Bu durum, bilgi ve teknoloji
üretmenin ne kadar önemli olduğunun bir göstergesidir. Dolayısıyla müslümanlar,
düşmanlarına boyun eğmemek için ileri teknolojiye sahip olmak, kaliteli bilgi, mal
ve hizmet üretmek, bunları tüm dünyaya ihraç etmek ve güçlü bir ekonomiye sahip
olmak zorundadır.
Sonuç olarak, secde
kelimesine mana verilirken siyak ve sibaka dikkat edilmeli, bağlam asla göz
ardı edilmemelidir. Eğer İslam’ın genel ilkeleri ve Hz. Peygamber’in sahih
sünneti ışığında meseleye yaklaşılmaz ve secde kelimesine doğru anlam
verilmezse yanlış sonuçlara ulaşmak kaçınılmaz olur. Bu bakımdan secde
kelimesine doğru mana verebilmek için ciddi araştırma, bütüncül bakış, meseleye
odaklanma ve sağlam muhakeme şarttır. Âyet ve hadislerde secde kelimesinin geçtiği
her yerde “Yüce Allah’a secde eder gibi yere kapanma” manasını vermek doğru
değildir. Zira secde kelimesi kimi yerde “saygıyla selamlama”, kimi yerde “üstünlüğünü
itiraf edip saygıyla eğilme”, kimi yerde “kadının kendisine sadık kocasını takdir
etmesi” ve kimi yerde de “bilmeyenlerin bilenlere boyun eğmesi” şeklinde muhtelif
manalarda kullanılmaktadır. (26.04.2018)
Doç. Dr. Ahmet Emin SEYHAN
Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Yorumlar
Yorum Gönder