“Vasatiyye Hareketi” Bir Tuzaktır

Günümüzde gayri müslimler, müslümanlarla kedinin fareyle oynadığı gibi oynamakta, bir taşla birkaç kuş vurmakta (hatta kuş katliamı yapmakta), buna rağmen müslümanlar hiç akıllanmamakta, aynı delikten defalarca ısırılmakta, herhangi bir ders almamakta ve maalesef bu kısır döngü böyle devam edip gitmektedir.
Arap ülkelerinde son yıllarda Batılı şer odaklarının finanse ettiği birtakım sefih adamlar neye alet olduklarının farkına varmadan “Vasatiyye Hareketi” adı altında örgütlenmekte ve “İslâm’ın ılımlı yolunu/orta yolunu” temsil ettiklerini iddia etmektedirler. Oysa bu adamlar, Batılılar tarafından kullanıldıklarını anlayamayacak kadar akıllarını kiraya vermiş, gaflet içindeki zavallılardan başkası değildir.
Zira Batılılar, Türklerin yaşadığı coğrafyalarda da “ılımlı İslâm, hoşgörü hareketi” diyerek “dinlerarası diyalog” faaliyetleri başlatmış, devşirdikleri adamlar vasıtasıyla genç nesillerin beynini yıkamış, hıristiyanların emellerine hizmet eden “mülayim görünümlü vahşi adamlar” yetiştirmiş, bu alçakların ne kadar hain oldukları 15 Temmuz 2016 Cuma günü akşam saatlerinde net bir şekilde ortaya çıkmış ve maskeleri düşmüştür.
Ancak görünen o ki Arap kardeşlerimiz bizim bu yaşadıklarımızdan hiçbir ders almamış, aynı deliğe girmiş, uçuruma doğru gittiklerini bir türlü fark edememişlerdir.
Bu bakımdan Arap kardeşlerimizin de artık yakın tarihi bilmeleri ve görmeleri gerekmektedir. Çünkü Batılılar, müslümanları “zihnen bölme ve parçalama”, “tefrikaya düşürme” sevdalarından asla vazgeçmemiş, bu nedenle de Arap dünyasında “Vasatiyye Hareketi”ni başlatmışlardır.
“Vasatiyye Hareketi”, “ifrat ve tefrit arasında orta bir yol” izledikleri şeklinde süslü, ilginç, çarpıcı, etkileyici ve çekici sözler söyleseler de gerçekler hiç öyle değildir. Batılılar, bu harekete katılanları kullanarak Arap dünyasının gaflet uykusundan uyanışını geciktirmeye, onları pasif halde tutmaya, ülkelerindeki diktatör yönetimlerle mücadeleden alıkoymaya ve ilerleyen yıllarda da kötü emellerine alet etmeye çalışmaktadır.
Kanaatimizce “Vasatiyye Hareketi” müslümanları uyuşturmayı amaçlayan tuzak bir harekettir. Dolayısıyla Arap müslümanların acilen akıllarını kullanarak tedbirler almaları ve bu tuzağı bozmaları gerekmektedir.
Yüce Allah, Kur’ân’da müslümanların “vasat ümmet” olmalarını isterken onların pasif/pısırık/ürkek olmalarını değil “belirleyici ümmet” olmalarını istemiştir.
Kur’ân’da “vasat ümmet” ile kast edilen müslümanların “ılımlı veya orta yolda olmaları” değil tam aksine “merkezi ümmet”, “merkezde olan ümmet”, “dengeli ümmet” “adaletli ümmet”, “belirleyici ümmet”, “küresel güç olan ümmet”, “örnek olan ve örnek alınacak davranışlar sergileyen ümmet” ve “tüm insanlığa önder/lider/model olan güçlü ümmet” olmalarıdır.
Bu itibarla söz konusu tehlikeli örgütlenmelere karşı müslümanların uyanık olmaları ve kendilerini kullandırmaktan vazgeçmeleri icap eder. Müslümanlar yüce hedeflere odaklanmaya, geçmişten ders/ilham almaya, akıl ve nakli hesaba katmaya, tecdid ve ıslahı önemsemeye, asrın diliyle konuşmaya/hareket etmeye, bilgiye ve hikmete saygı duymaya ve böylece kendilerine kurulan tuzakları bozmaya mahkûmdur.
Eğer bunları başaramazlar ise ayaklar altında kalmaktan, sömürülmekten, ezilmekten, horlanmaktan, dışlanmaktan ve gelecek nesillerini kaybetmekten kesinlikle kurtulamazlar ve kurtulamayacaklardır.
Sonuç olarak, “Vasatiyye Hareketi” mensupları her ne kadar kendilerini “ifrat ve tefrit arasında orta bir yol/ılımlı bir hareket” gibi “kulağa hoş gelen, etkileyici, süslü ve çarpıcı ifadelerle” tanımlasalar da bunlar Batılı şer odaklarının kurdurduğu ve kullanmayı planladığı “istismara elverişli” maşa/taşeron/kukla bir örgüttür. Kur’ân’da müslümanların “vasat ümmet olmaları” ile istenen; “merkezi ümmet”, “merkezde olan ümmet”, “küresel güç olan ümmet” ve “lider ümmet” olmalarıdır. Böyle bir ümmet olmak için ulvi hedeflere odaklanan ve gereğini yapanlar kendilerini, ülkelerini ve dinleri kurtaracaktır. Ancak “ılımlı yol/orta yol” iddiasıyla yola çıkan, kullanıldıklarını anlamayan pasifize edilmiş yığınlar/sürüler ise kurulan tuzakları fark edemeyecek, bunları bozamayacak, dünyada rezil olacak ve mahşer günü Hz. Peygamber’in sahip çıkacağı İslâm ümmetinden de asla olamayacaklardır.
(11.01.2019)

Dr. Öğretim Üyesi Ahmet Emin SEYHAN
Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Torpil Yapan da Yaptıran da Melundur!

Evlilik Kader midir? II (362)

Uydurma Rivâyetler ve Mehmet Akif Ersoy’un Uyarısı (236)