Kindar Adam Dindar Olamaz

Bilindiği üzere üst düzey (mukarrebûn) meleklerden olan İblis’i çileden çıkartan ve Âdemoğlunu saygıyla selamlamaktan ve onun üstün özelliklere yaratıldığını kabul etmekten alıkoyan şey, insana duyduğu kin, kıskançlık, kibir ve hasetten başkası değildir.
Bu öyle bir kin ve nefrettir ki, Yüce Allah’ın emrine karşı gelmek pahasına asla geri adım atmamış, tüm insanlara vesvese vermek üzere Yüce Allah’tan müsaade istemiş, bu izni almış, sonunda cehenneme gideceğini bile bile inadından/kininden/kibrinden/kıskançlığından asla vazgeçmemiştir.
İşte günümüzde de İblis’in yolundan giden böyle kıskanç ve kindar müslümanlar/ münafıklar/fasıklar/zındıklar vardır. Bu kindar adamların dindarlıkları sadece dillerindedir. Onların dinî söylemleri, içi boş bir iddia, lakırdı ve kuruntudan ibarettir. Bunlar dindar değil, aksine dinî değerleri istismar eden şeytanın yandaşı alçak ve şeref yoksunu kimselerdir.
Bunlar nefislerine kodlanmış fücur programında yazılı olan ve şeytana karşı kullanmaları gereken “kin” ve “düşmanlığı” müslüman kardeşlerine yönelttikleri için savrulmayı ve yoldan çıkmayı hak etmişlerdir.
Zira bu namus fukaraları, ellerinde bulundurdukları makamın gücünü kullanarak, unvanların arkasına saklanarak din kardeşine kin beslemiş, kumpaslar kurmuş, iftiralar atmış, onu mahvetmek için elinden geleni arkasına koymamıştır. İşte böyle birisi dindar değil tam aksine kindar, alçak, namussuz, kişiliksiz, kimliksiz, şahsiyetsiz, vicdansız, karaktersiz ve omurgasızın tekididir.
Yarım asrı aşkın ömrümüz boyunca özellikle dindar camiada böyle solucan tipli omurgasızlara çok rastladım. Maalesef bu adamların ne kadar aşağılık yaratıklar olduğunu defalarca gördüm. Her ne hikmetse her defasında bunlar zeytinyağı gibi suyun üstüne çıkmayı başardı, zulümlerine devam etti ve hep abileri/dayıları/şeyhleri tarafından korunup kollandı.
Ben şahidim ki, bunlardan bazıları şeytana pabucunu ters giydirirdi. Yüce Allah’ın kendisine bahşettiği üstün zekâyı (öğrenme yeteneğini) hayırlı işlerde kullanmak yerine dünya hayatında “şeytanın üst düzey temsilcisi” olmak için kullandı ve ahiret hayatında da taptığı ve adımlarını takip ettiği İblis ile birlikte cehennemi boylamayı hak etti.
Nitekim bu kindar ama dindar olduğunu iddia eden zavallılar, din kardeşlerinin hakkını gasp etmiş, iftiralar atmış, yalan yere şahitlik edip maddi ve manevi zarar vermiş, unvan almasına, bir makama atanmasına engel olmuş ve onlara dünya hayatını zindan etmişlerdir.
İşte böyle kimliksiz, kişiliksiz, karaktersiz herifleri önemli mevkilere getirenler de onların yaptıkları bütün bu zulümlere ortaktır. Zira göreve onlar atamış, tüm pisliklerine rağmen görevde tutmuş, fahiş hatalarına göz yummuş, hukuk tanımamazlıklarını görmezlikten gelmiş, yapılan şikâyetleri sümen altı etmiş veya baştan savma inceleme ve soruşturmalarla dosyaları kapatıp bu alçak adamları/kadınları korumuş, kollamış, üstelik aklamışlardır.
Kendilerinin kollandığını gören bu çukur ve pespaye adamlar da azdıkça azmış, yetkilerini pervasızca kullanmış, zulüm üstüne zulüm işlemiş, nifak, şikak, fısk, fücur ve şeytanlıkta hiçbir sınır tanımamışlardır.
Bu şeref yoksunlarını cesaretlendiren şey ise, tüm uyarılara rağmen onları görevleri başında tutan, devletin kurumunu babasının çiftliği gibi yönetmesine seyirci kalan, sesini çıkartmayan, kanuni boşluklardan istifade ederek hak ve hukuku çiğnemelerine göz yuman ve bu zalimlere dur demeyen siyasi otorite ve onun yereldeki temsilcileri olmuştur. Bu bakımdan onlar da bu zalimin icraatları ve hukuk dışı uygulamalarından mesuldür.
Sonuç olarak, kindar adam dindar olamaz. Böyle birisi olsa olsa şeytanın yandaşı ve taraftarı olabilir. Bu karaktersiz ve şahsiyetsiz adamlar, yetkilerini kötüye kullandıkça, din kardeşlerine zulüm ettikçe, içlerindeki öfke, kin, kıskançlık, nefret ve düşmanlık onları psikolojik anlamda çökertecek, mahşer günü son pişmanlıkları da fayda vermeyecektir. Zira kul hakları/borçları sırtlarına yüklendikçe müflisflerden olacak ve böylece cehennemin en dibini boylamaktan da kurtulamayacaklardır. (15.03.2019)

Doç. Dr. Ahmet Emin SEYHAN
Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Torpil Yapan da Yaptıran da Melundur!

Evlilik Kader midir? II (362)

Uydurma Rivâyetler ve Mehmet Akif Ersoy’un Uyarısı (236)