Yüce Allah’ın Rahmetini Hak Etmek İçin Yapılması Gerekenler
Din adamlarının çoğunluğu,
Yüce Allah’ın rahmetinin çok geniş olduğunu, gazabını geçtiğini söylemekte, ancak
“bu rahmetin nasıl elde edileceğine ilişkin Kur’ân-ı Kerîm’de yer alan
âyetleri” hiç gündeme getirmemekte, adeta bu âyetleri yok saymakta ve
bunlarla hiç mi hiç ilgilenmemektedirler. Oysa bu yapılanlar doğru değildir;
zira verilen eksik/ yanlış bilgiler insanların hatalı kararlar almalarına yol
açmakta, eksik bilgi verenleri de vebal altında bırakmaktadır.
Rahmeti kendisine ilke
edinen Yüce Allah (En’âm, 6/54), “rahmetini hak etmeyi” bir takım
kurallara/ şartlara bağlamıştır. Dolayısıyla Yüce Allah’ın rahmetini elde
edebilmek için insanların yapması gerekenler vardır. Bunlardan birisi de muhsinlerden
olmaktır. (Kanaatimizce muhsin kelimesinin Türkçeye “iyilik edenler/ iyi
davrananlar” şeklinde tercüme edilmesi kesinlikle isabetli değildir. “Muhsin”
kelimesi “Yüce Allah’ı görüyormuşçasına O’na kulluk eden ve işini mükemmel
yapan mü’minler” şeklinde tercüme edilmelidir.)
Öncelikle belirtelim ki, müslümanların
gözden kaçırdığı ve üzerinde tefekküre yanaşmadıkları âyet, “Yüce Allah’ın
rahmetinin muhsinlere yakın olduğunu” haber veren şu âyet-i kerimedir:
“Düzene
sokulduktan sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın (ekolojik dengeyi/ doğal
düzeni bozmayın! Bitki, hayvan ve insanların genleriyle oynamayın!). Allah’a
(azabından) korkarak ve (rahmetini) umarak dua edin. Şüphesiz, Allah’ın
rahmeti muhsinlere (Allah’ı
görüyormuşçasına kulluk edenlere ve işini mükemmel yapan mü’minlere) çok yakındır.” (A’râf, 7/56)
Görüldüğü
üzere âyet gayet açıktır ve “Yüce
Allah’ın rahmetini hak edebilmek için
muhsinlerden olmak” gibi çok önemli bir şart vardır.
Şu âyetlerde ise
muhsinlerin birtakım özelliklerinden bahsedilmekte ve rahmeti hak etmek
isteyenlerin bu vasıflara sahip olmaları gerektiği hatırlatılmaktadır:
“Bunlar,
muhsinler için (Allah’ı
görüyormuşçasına kulluk eden ve işini mükemmel yapan mü’minlere) rahmet ve doğru yol rehberi olan hikmetli Kitap'ın
ayetleridir. O kimseler namazı kılarlar, zekatı verirler; ahirete de yakinen
inanırlar. İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve işte onlar
kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.” (Lokman, 31/2-5)
“Söyledikleri
bu sözden dolayı Allah onlara, devamlı kalacakları, içinden ırmaklar akan
cennetleri mükâfat olarak verdi. İşte bu, muhsinlerin (Allah’ı görüyormuşçasına kulluk eden ve işini
mükemmel yapan mü’minlerin) mükâfatıdır.” (Mâide, 5/85)
“Kim
muhsin olarak (Allah’ı
görüyormuşçasına kulluk ederek ve işini mükemmel yaparak) kendini Allah’a (bütün benliğiyle) teslim
ederse, şüphesiz en sağlam kulpa tutunmuştur. İşlerin sonu ancak Allah’a
varır.” (Lokmân, 31/22)
“Sabret!
Çünkü, Allah muhsinlerin (Allah’ı
görüyormuşçasına kulluk eden ve işini mükemmel yapan mü’minlerin) mükâfatını zayi etmez.” (Hûd, 11/115)
“Onlar
için Rableri katında diledikleri her şey vardır. İşte bu, muhsinlerin (Allah’ı görüyormuşçasına kulluk eden ve işini
mükemmel yapan mü’minlerin) mükâfatıdır.” (Zümer, 39/34)
Şu ayette de Yüce Allah’ın
müttakîlerle beraber olacağı, onların ise muhsinler olduğu haber verilmektedir:
“Şüphesiz
Allah, kendisine karşı gelmekten sakınanlar (sorumluluklarının bilinci taşıyanlar)
ve muhsinlerle (Allah’ı
görüyormuşçasına kulluk eden ve işini mükemmel yapan mü’minler) ile beraberdir.” (Nahl, 16/128)
Aynı şekilde şu ayette de Yüce
Allah’ın muhsinlerle beraber olacağı haber verilmektedir:
“Bizim
uğrumuzda cihad edenler (üstün gayret gösterenler) var ya, biz onları mutlaka (hakikate
ulaştıran) yollarımıza ileteceğiz. Şüphesiz Allah, mutlaka muhsinler (Allah’ı görüyormuşçasına kulluk eden ve işini
mükemmel yapan mü’minler) ile beraberdir.” (Ankebût, 29/69)
Görüldüğü üzere Yüce
Allah’ın rahmetini hak edebilmek için muhsin ve müttakî olmak şarttır. Muhsin
ve müttakîlerden olmak için çaba sarf etmeyenler, günaha dalıp gidenler,
ahirette hesap vereceğini unutanlar ve kuru kuruya rahmet beklentisine girenler
kendilerini avutan zavallılardır.
Sonuç olarak, Yüce
Allah’ın rahmetini hak etmek isteyenler müttakî ve muhsin olmaya mecburdur. Müttakî
ve muhsin olmak için gayret etmeyerek “birilerinin torpiliyle/ aracılığıyla/
yardımıyla” rahmete nail olacağını zannetmek sadece bir züğürt tesellisinden
ibarettir. Böyle düşünenler, asırlar önce inzal olunan Kur’ân-ı Kerîm’in âyetlerinden
ve onu açıklayan Hz. Peygamber’in sahih sünnetinden haberdar olmak istemeyen ve
gerçeklere sırtını dönen gafillerdir. (05.10.2018)
Dr. Öğretim Üyesi Ahmet Emin SEYHAN
Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Yorumlar
Yorum Gönder