Din Görevlilerinin Sünnet Anlayışı ve Bir Hatıra



2006 yılında Isparta’nın bir ilçesinde imamların ve ilçe müftüsünün katıldığı bir toplantıda “Hz. Peygamber’in daima misvak kullandığını, ağız ve diş sağlığına çok önem verdiğini, günde beş kez misvak kullanmayı ısrarla tavsiye ettiğini, ama müslümanları zorunlu tutmadığını, misvak kullanmaktan maksadın ağız ve diş sağlığı olduğunu, o dönemde bunun misvakla yapıldığını, bugün de misvakla yapılabileceği gibi fırça/ macunla veya başka aletlerle de yapılabileceğini, dolayısıyla misvakın bir “araç” olduğunu, misvakın bizzat kendisinin “sünnet” olmadığını söyledim.
Toplantının sonunda tefsir alanında doktorasını da tamamlamış ilçe müftüsü söz aldı ve mikrofona gelerek; “Ben Ahmet hocamıza katılmıyorum, zira misvak kullanmakla ilgili bir sürü sahih hadis vardır ve misvak kullanmanın kendisi sünnettir” dedi ve konuşmasını tamamladı.
İmamların çoğunluğu ona katılarak benim vermek istediğim mesajı zerre kadar anlamadıklarını gösterdiler.
Oysa Hz. Peygamber’in konuşmasında kurduğu cümleler “hadis”tir ve onun konuşmasında vermek istediği esas mesaj “sünnet”tir. Bir başka ifadeyle onun söz ve davranışlarının bütününden çıkartılan sonuç “sünnet”tir. Sünnet ilkeler, amaçlar ve maksatlar bütünüdür. Nitekim onun sözlerinin arkasındaki hedef ve maksat iyi kavranmadığında sünnet de tam olarak anlaşılamamaktadır.
Sonuç olarak, sünnetin ne demek olduğunu toplantıda o kadar açık seçik anlatmama rağmen gerek ilçe müftüsü gerekse de din görevlileri tarafından anlaşılamamış olmaktan dolayı çok üzüldüm. Ama yapacak bir şey yoktu, sadece hepsine gülümsedim ve konuyu kapattım; zira artık konuşmanın anlamsız olduğunu gördüm. Özetle, henüz “sünnet” ve “hadis” arasındaki farkı anlamayan, Hz. Peygamber’in sözlerinin arkasındaki “maksadı/ hedefi/ gayeyi/ amacı” araştırma zahmetine katlanmayan şekilci ve lafızcı din adamlarıyla bir yere varılmayacağı aşikârdır. (12.10.2018)
Dr. Öğretim Üyesi Ahmet Emin SEYHAN                     
Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Torpil Yapan da Yaptıran da Melundur!

Evlilik Kader midir? II (362)

Uydurma Rivâyetler ve Mehmet Akif Ersoy’un Uyarısı (236)