Seçici Olmak Hz. Peygamber’in Bir Sünnet’idir
Günümüzde bazı Müslümanların eleştirel bir
yaklaşım içinde olmadıkları, toptancı bir anlayışla hareket ettikleri, insanları
karalama yoluna gittikleri, onların söyledikleri doğruları bile; “O
söylediyse yanlıştır!” diyerek kabullenmeye yanaşmadıkları ve seçici
olmaktan uzaklaştıkları görülmektedir.
Oysa böyle yapmak, “Hz.
Peygamber’in sünnet’ine karşı gelmek ve onun uygulaması hilafına hareket etmek”
demektir. Çünkü hikmet müminin yitik malıdır, onu nerede bulursa alır.
Bir kâfir, bir münafık ya da bir müşrik
de bazen doğru sözler söyleyebilir. Bu bakımdan bir müslümanın yapması gereken;
her zaman hakikatin peşinde koşmak, söylenen doğrulara sahip çıkmak, yanlış
yapan şeyhini/ liderini/ hocasını/ dedesini yanlışıyla, hatasıyla, günahıyla
baş başa bırakmak ve hakkı tutup ayağa kaldırmaktır.
Zira Hz. Peygamber, insanlarla
ilişkilerinde “toptan süpürüp alma ya da toptan süpürüp atma/ reddetme
yanlışlığına” düşmemiş ve hayatı boyunca “seçici olmaya” özen göstermiştir.
Konuyu
bir örnekle açıklamaya çalışalım.
Bilindiği
üzere Hz. Peygamber, yaşadığı dönemde şiirin gücünün farkında olmuş, şiir
söylemeye büyük önem vermiş ve Kureyş müşriklerinin hicivlerine ve müslümanlar
aleyhine yürüttükleri kara propagandalara şiirleriyle cevap verme sorumluluğunu
Hassân b. Sâbit’e (ö. 60/680) yüklemiştir. Hz. Peygamber, Hassân b. Sâbit gibi yetenekli sahâbîlerin
söyledikleri güzel şiirleri İslâm düşüncesinin sosyo-kültürel alandaki
mücadelesinde etkin bir araç olarak görmüş ve ilâhî hakikatleri anlatan şiirler
söylemeyi ve dinlemeyi teşvik etmiştir (Buhârî, 64/Megâzî, 34 (V, 61); Tirmizî,
41/ Edeb, 70 (V, 138); 44/Tefsir, 4 (V, 246).
Bu nedenledir ki Hz.
Muhammed, içinde ilâhî hakikatleri barındıran Sakîf kabilesinin büyük
şairlerinden Ümeyye b. Ebi’s-Salt’ın yüzden fazla dizesini Arafat dönüşü Mina
yolunda büyük bir zevkle dinlemiştir. Ümeyye’nin mensup olduğu kabileden olup
da İslâm’ı seçen Şerîd b. Süveyd isimli sahâbî’yi kendi devesine bindirmiş ve
yol boyu onun okuduğu şiirleri dinlemiştir. Ümeyye, söz konusu dizelerinde yerin
ve göğün yaratılışını, melekleri ve diğer Arap şairlerinin ele almadığı
konuları işlemiş, hakikati dile getiren bu dizeler karşısında Hz. Peygamber,
Şerîd’e; “Ümeyye neredeyse şiirlerinin diliyle Müslüman olmuş” demekten
kendini alamamıştır. (Müslim, 41/Şiir, 1 (II, 1767), nr: 1; İbn Mâce, 33/Edeb,
41 (II, 1236); İbn Hanbel, IV, 388, 389, 390)
Oysa Ümeyye, peygamberlik
beklentisi içinde olduğu için İslâm’ı kabule yanaşmamış, Bedir’de öldürülen
müşriklere mersiyeler düzmüş ve azılı bir İslâm düşmanı olarak hayata gözlerini
yummuştur. Ancak Ümeyye’nin bütün bu inkârına, kibrine ve İslâm
aleyhtarlığına rağmen Hz. Peygamber, onun şiirlerini dikkatle dinlemiş,
hakikate tercüman olan dizelerini takdir etmiş ve “İnsanı ihya eden
güzel sözler olduğu gibi imha eden çirkin sözler olduğunu” da
ifade ederek (Buhârî, 78/Edeb, 90 (VII, 107); Tirmizî, 41/Edeb, 69, 70 (V,
137-140); İbn Mâce, 33/Edeb, 41 (II, 1235) ashabına “seçici davranmayı”
öğretmiştir. O, ilâhî hakikatlere ters düşen, dinî ve ahlâkî değerlerle
örtüşmeyen şiirler (şarkılar, türküler, marşlar) söylenmesini, dinlenmesini ve
bunlara zaman ayrılmasını asla doğru bulmamış ve buna şiddetle karşı çıkmıştır
(Müslim, 41/Şiir, 1 (II, 1769), nr: 7-9).
Görüldüğü üzere Hz.
Peygamber, bir müşrikin hakikati dile getiren dizeleri karşısında toptancı bir
yaklaşım sergilememiş, “Bırak o kâfiri dememiş!” ve müslümanlara her
konuda olduğu gibi bu konuda da örnek olmuştur. Çünkü Hz. Peygamber, Kur’ân ahlâkı ile
ahlaklandığından böyle bir yol izlemiştir. Nitekim Kur’ân-ı Kerîm, toptancı
yaklaşımı şiddetle reddetmiş ve seçici olma konusunda müminlere çok önemli
tavsiyelerde bulunmuştur. (Konuyla ilgili şu âyetlere bakılabilir: Âl-i İmrân,
3/75, 113-114).
Sonuç olarak, seçici
davranmak hem Kur’ân-ı Kerîm’in hem de sahih sünnet’in bir emridir. Dolayısıyla
toptan süpürüp almak ya da toptan süpürüp atmak yanlıştır. Müslüman
mümeyyiz vasfını haiz olmak zorundadır. Zira mümeyyiz olmayanlar, hem şeytan
hem de şeytanlaşmış insanlar tarafından (Hz. Peygamber’in ifadesiyle “(خليقتان) iki mahlûk” tarafından) çok kolayca aldatılırlar. (26.08.2016)
Yrd. Doç. Dr. Ahmet
Emin SEYHAN
Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Öğretim Üyesi
Yorumlar
Yorum Gönder