Kur’ân, Ruhun Bağışıklık Sistemini Güçlendiren Bir İlaçtır!

Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre aids mikrobunun % 90’ı evlilik dışı cinsel ilişki yoluyla bulaşmakta ve bünyede hastalıklarla mücadele eden “vücudun bağışıklık sistemini” çökertmektedir. Bünyeye giren herhangi bir hastalık ise bağışıklık sistemi çökmüş o kimseyi öldürmektedir. Görüldüğü üzere kişiyi öldüren aids mikrobu değil, bağışıklık sistemi yerle yeksan olmuş bir vücuda giren herhangi bir mikroptur.
İçimizdeki şeytanî ses de tıpkı aids mikrobu gibi hareket etmekte, Kur’ân ve sünnet’in ilkeleri dışında bir hayat yaşayanların ruhlarına vesveseler vermekte, onların fıtratlarını bozmakta, kendilerine yabancılaştırmakta, günah işlemeleri için ayartmakta, “ruhlarının bağışıklık sistemini” çökertmekte, bir müddet sonra da o kimseleri kendi yanlarına çekerek kendisiyle birlikte cehennemi boylamalarına neden olmaktadır.
Bu nedenle nasıl aids mikrobu kural dışı hareket edenelere/ zina yapanlara bulaşıyor ve bağışıklık sistemini devre dışı bırakıyorsa/ çökertiyorsa, ruhunda mündemiç olan bağışıklık sistemini Kur’ân ve sünnet’in ilkeleri ışığında güçlendirmeyenlerin/ düşmanlarını tanımayanların da aynı şekilde şeytan ve taraftarları tarafından alt edilmeleri kaçınılmazdır.
Bir başka ifadeyle, Kur’ân ve onun hayata açılımı olan sünnet’i kendilerine rehber edinenler şeytanı ve şeytanlaşmış insanları yenebilirler. Bu iki kaynaktan yüz çevirenler yahut bu iki kaynağı doğru dürüst anlamamakta ısrar edenler ise “ruhlarının bağışıklık sistemini” devre dışı bırakırlar/ çökertirler/ bozarlar. Bağışıklık sistemi çökmüş bir ruh, şeytan ve yandaşları tarafından çok kolay ele geçirilir, çıkarları doğrultusunda yönlendirilir ve günah bataklığına sürüklenip oraya terk edilir.
Bu itibarla böyle birisinin yapması gereken aids mikrobunu (içindeki şeytanın vesveselerini) suçlamak değil neden zina yaptığıdır (o vesveselere neden kulak verdiğidir). Yani; ruhunun şeytan ve yandaşları tarafından kontrol edilmesine/ ele geçirilmesine neden izin verdiğidir; bağışıklık sistemini Kur’ân ve sahih sünnet’in ilkeleri ışığında neden güçlendirmediğidir. Güvenilir anti-virüs programına neden sahip olmadığıdır. Ucuza aldığı (sorumluluğa çağırmayan) sahte virüs programlarından neden medet umduğudur.
Sonuç olarak, ruhun bağışıklık sistemini güçlendiren tek ilaç Kur’ân’ın ve sahih sünnet’in şaşmaz ilkeleridir. Bu ilkeleri her gün düzenli olarak öğrenip kullanmayanların/ içselleştirmeyenlerin, o ilkelere uygun dinî bir hayat yaşamayanların şeytanî virüslerle etkin mücadele edebilmeleri kesinlikle imkânsızdır. Kendi sonunu kendileri hazırlayanların virüsleri/ mikropları bünyelerine/ ruhlarına davet edenlerin onların neden olduğu maddî ve manevî hastalıklardan şikayet etmeye asla hakları yoktur. Onların bu yaptıkları züğürt tesellisinden başka bir şey değildir. Yapmaları gereken bu iki kaynağın ışığında “ruhlarının bağışıklık sistemini” güçlendirmek ve şeytanlarla mücadeleye aralıksız devam etmek olmalıdır. (05.05.2017)
Yrd. Doç. Dr. Ahmet Emin SEYHAN                     
Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Torpil Yapan da Yaptıran da Melundur!

Evlilik Kader midir? II (362)

Uydurma Rivâyetler ve Mehmet Akif Ersoy’un Uyarısı (236)