Gökten Yağan Kar, İlahi Rahmet ve Nankörlük!
Kışın kar yağdığında bazı şükürsüzler birtakım
ifadeler kullanmakta, kendilerinin halkı bilgilendirdiklerini zannetmekte ve “Kara
kış yurdu esir aldı”, “Kar esareti”, “Kar yüzünden bitmeyen çile” vb.
söylemlerle kar hakkında ileri geri konuşmakta, karın sağladığı binlerce
faydayı göz ardı eden abuk sabuk sözler söylemektedirler.
Oysa böyle haberler yapmak, halkı yanlış
yönlendirmek ve onları şükürsüzlüğe sevk etmek doğru değildir. Bu, nankörlüktür,
verilen nimetlerin kadrini kıymetini bilmemektir. Bu tür haberlere itibar etmek
ve değer vermek ise ayrı bir felakettir. Kişinin Allah’tan uzaklaşmasına sebebiyettir.
Bir mümin, kar yağdığını görünce tefekkür etmek,
yağan bu karın toprağı besleyen ilâhî bir rahmet olduğunu bilmek ve ona göre
hareket etmek zorundadır.
Bir mümin karın, tabiatın üstünü yorgan gibi
kaplayarak her türlü çirkinliğin üzerini örten ve insana masumiyetin
güzelliğini hatırlatan ilâhî bir rahmet olduğunu bilmek ve buna şükretmek
zorundadır.
Bir mümin karın, mezarın üzerine atılan toprak
misali yeryüzünü kapladığını ve insana öleceğini hatırlatan ilâhî bir rahmet
olduğunu bilmek ve buna şükretmek zorundadır.
Bir mümin karın, her biri farklı tanecikleriyle
yolları kapladığında insana onun üzerinde yürürken dikkat edip düşmemesi
gerektiğini öğreten, aynı şekilde günaha bulaşmamak için attığı her adıma
dikkat etmesi gerektiğini hatırlatan ilâhî bir rahmet olduğunu bilmek ve buna
şükretmek zorundadır.
Bir mümin karda düşe kalka yürürken, soğuktan
üşüyen ellerini ovuştururken, karın insana zorluklara sabretmesi gerektiğini
öğreten ilâhî bir rahmet olduğunu bilmek ve buna şükretmek zorundadır.
Sonuç olarak, kar ibret almasını bilinler için
ilâhî bir rahmet ve berekettir. Yeryüzüne ve insanlara sayısız faydaları
vardır. Kar yağdığında buna şükretmek yerine nankörce ifadeler kullanmak
müslümana yakışmayan bir tutumdur. Bu yanlışa düşenlerin derhal tövbe etmeleri
kendi yararlarına olacaktır. Zira nimetlere şükretmek nimetlerin artmasına
vesile olurken nankörlük ise bereketsizliğe ve huzursuzluğa yol açacaktır. (17.03.2017)
Yrd. Doç. Dr. Ahmet Emin SEYHAN
Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi
Yorumlar
Yorum Gönder