Dua Neden Önemlidir?
“Çağırmak,
seslenmek, istemek, yardım talep etmek” anlamlarına gelen dua kavramı, Kur’ân’a
göre “insanın içtenlikle Yüce Allah’a yönelmesi, O’na muhtaç olduğunu bilmesi
ve sadece O’ndan yardım dilemesi”dir. Çünkü dua eden, Yüce Allah’a bağlılığını itiraf
etmiş ve O’na duyduğu güveni teyit etmiş olur.
Yüce Allah
ile kurulan ilişkinin özü, duada samimi bir şekilde ortaya çıkar. Çünkü dua,
ibadetin özüdür. Dua etmek, kalpte Allah inancının daha da kökleşmesine ve
insanın günahlarından arınmasına sebep olur. Zira dua ve niyaz, sıradan bir
istekte bulunma hali değildir. Dua, kulluk şuuru, ibadet hazzı ve coşkusu
içinde ihlasla yapılması gereken, kulun kendini Yüce Allah’a en yakın
hissettiği andır ve bu fırsat çok güzel değerlendirilmelidir.
Duanın
insanın duygularını, algılarını, davranışlarını, ruhî ve bedenî sağlığını
değişikliğe uğratan etkileri söz konusudur. Nitekim dua ile gelen ilahi yardım
ve manevi destek insanı rahatlatır, korkularını yatıştırır ve Yüce Allah’a olan
güvenini artırır. Böyle bir durumda kişinin şuur düzeyi yükselir, idrak
kapasitesi keskinleşir, olağanüstü işler başaracak şekilde gücü ve kuvveti ziyadeleşir.
Örneğin dua sayesinde ulaştığı manevî güç ve motivasyon ile 250 kg ağırlığındaki
bir top mermisini tek başına kaldırıp topa yerleştirebilir.
Dua, hayatın
akışına da tesir eder. Zira Yüce Allah, her an yeni bir yaratmada olduğunu
(Rahman, 55/29), kendisini anan kulunu anacağını (Bakara, 2/152), dua edenlerin
duasına icabet edeceğini (Bakara, 2/186; Mümin, 40/60), fiilî duanın hakkını
verenlere yardımını esirgemeyeceğini haber vermektedir.
Diğer
taraftan dua edene istediği şey ya hemen verilir ya da ahirette verilmek üzere
ertelenebilir. Veyahut başına gelecek muhtemel sıkıntılar giderilebilir ya da bunların
çok hafif geçmesi söz konusu olabilir. Görüldüğü üzere dua sayesinde insanın
hayatında önemli değişiklikler olmaktadır. Bu bakımdan kişinin Yaratıcı’sıyla
ilişkisini sürekli ve canlı tutması kendi yararınadır.
Nasıl can
yeleği insanı boğulmaktan, kurşun geçirmez yelek kurşun ve şarapnel parçalarından
koruyorsa fiilî ve kavlî dua da insanoğlunu sıkıntı ve belalardan korur; Allah’ın
rahmetini celbetmesine vesile olur.
Duanın
insanın kişiliği ve karakteri üzerinde önemli etkileri vardır. Zira sık sık dua
etmek kişiyi ahlaki olgunluğa ulaştırır.
Öte
yandan dua, mükemmel bir tedavi vasıtasıdır. Samimiyetle yapılan duanın tedavi
edici etkisi kesin ve mutlaktır. Zira dua eden ve ilaçlarını düzenli kullanan bir
hastanın maneviyatı güçlenir ve morali düzelir. Nitekim araştırmalar, dua eden
inançlı kimselerin hastalıklardan çok daha çabuk ve kolay kurtulduğunu, duanın
“hastalıkları iyileştirici gücünün” bulunduğunu ortaya koymaktadır.
Başkaları
için dua etmek, kişinin kendisine ettiği duadan daha etkili olabilir. Nitekim Kur’ân-ı
Kerîm’in din kardeşleri için dua edilmesi tavsiyesi bu açıdan önemlidir. Mesela
şu âyetlerde Rabbimiz din kardeşlerimize şöyle dua etmemizi tavsiye etmektedir: “Rabbimiz! Bizi ve
bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla ve imana ermiş olan[lardan
hiçbiri]ne karşı kalplerimizde yersiz ve uygunsuz (kin, öfke, nefret, beddua ve
kıskançlık gibi kötü) duygu ve düşüncelere yer bırakma. Rabbimiz! Sen şefkat
sahibisin, rahmet kaynağısın!” (Haşr, 59/10) “Rabbimiz! Hesabın görüleceği
gün beni, anamı-babamı ve bütün müminleri bağışla!” (İbrahim, 14/41).
Öte
yandan ölüm, hastalık, felaket, musibet, çaresizlik ve sıkıntı anında Yüce
Allah’ı hatırlayan, ama sonrasında O’nu unutanların doğru bir Allah tasavvuruna
sahip oldukları söylenemez (Yunus, 10/22-23; Lokmân, 31/32). Kaldı ki böyle
yarım yamalak bir imana sahip olanların da tam ve kesin olarak inanmadıkları
Yüce Yaratıcı’ya içtenlikle dua etmeleri söz konusu olamaz. Her ne kadar
başları sıkışınca fıtratlarına dönseler, vicdanlarının sesini dinleseler, dini
Allah’a halis kılarak dua etseler de imanları pamuk ipliğine bağlı olduğu için
rahata erince verdikleri sözü çabucak unuturlar.
Sonuç
olarak, dua kulluğun özü ve özetidir. Dua ve niyaz, sıradan bir istekte bulunma
hali değil, kulluk şuuru, ibadet hazzı ve coşkusu içinde ihlasla yapılması
gereken, kulun kendini Yüce Allah’a en yakın hissettiği andır. Böyle dua
edebilmenin yolu; “sağlam ve sarsılmaz bir imana sahip olmaktan, O’nun emir ve
yasaklarını uygulamaktan, her an Yüce Allah’a hamd ve şükretmekten, yaptığı her
işte O’nu hatırlamaktan ve O’nun rızası gözetmekten/ aramaktan/ öncelemekten”
geçer. (06.05.2016)
Yrd. Doç. Dr. Ahmet
Emin SEYHAN
Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Öğretim Üyesi
Yorumlar
Yorum Gönder