Bir de Sevap Bekliyorsunuz Öyle mi?
Müslümanların sivil toplum örgütleri, vakıflar
ve dernekler kurmaları, sosyal dayanışma ve yardımlaşma içinde olmaları, fakir
ve muhtaçlara yardım elini uzatmaları, öğrencilere burs vermeleri, din
kardeşliğini pekiştirmeleri elbette gereklidir. Nitekim tarikatların,
cemaatlerin veya bazı hareketlerin bu işleri gerçekleştirmek için dernekler/ vakıflar
kurdukları bilinmektedir.
Ancak derneğin veya vakfın tüzüğüne
uymayan, toplanan yardımları usulüne uygun kullanmayan, amacı dışında yerlere
harcayan sahte tarikat veya cemaatlere yardım etmek de ayrı bir sorundur. Dolayısıyla
“bahsedilen konuda gereken hassasiyetin gösterilmesi ve yardımı hak eden
tarikat veya cemaatlerin vakıflarına destek olunması” şarttır. Aksi halde
bu işin vebali çok büyüktür.
Çünkü yardımları amacı dışında
kullanan, doğru olmayan bir din anlayışını topluma dayatan/ zerk eden sahte bir
tarikata/ cemaate/ hizbe/ gruba/ takıma destek olmak suç ortaklığıdır. Böyle
yapmak, bu sahte tarikatın yaptığı her türlü yanlış işten payına düşen kifli
(günahtan payını) almayı kabullenmektir (Nisâ, 4/85). Dolayısıyla aklıselim
ile düşünen bir müslümanın bu tür sahtekârlardan uzak durması kendi yararınadır.
Aynı şekilde yanlış bir din algısını yayan
sahte bir dinî harekete/ oluşuma arka çıkmak, maddî ve manevî destek sağlamak, eylemlerini
alkışlamak, onları cesaretlendirmek, tv ve radyo programlarını seyretmek/
dinlemek, buralara reklam vermek, yazılı ve görsel yayınlarını satın almak, sendikalarına
ve kurdukları sitelere üye almak ve her yerde onların tanıtımını yapmak suç
ortaklığıdır. Böyle davranmak, bu sahtekârların yaptığı her türlü yanlış işten
payına düşeni almayı kabullenmektir.
Yine yanlış bir ibadet anlayışını
yayan, İslam’ın diğer emir ve yasaklarını göz ardı eden sahte bir tarikata
destek olmak suç ortaklığıdır. Böyle yapmak bu sahtekârların yaptığı her türlü
yanlış işten payına düşeni almayı kabullenmektir.
Aynı şekilde bireysel nafile ibadet
yapmayı yeterli gören, İslâm’ın tüm dünyaya tebliği, temsili, yeryüzünde barış
ve adaleti sağlama ve tüm toplumlara en güzel örnek/ model/ tanık olma görevini
(Hac, 22/78) unutan, umursamayan, bunları gündemine dahi almayan, üstelik kendisini
uyaranlara da hakaretler yağdıran kimselerin tarikatlarına destek olmak suç
ortaklığıdır. Böyle yapmak bu sahte tarikatın/ cemaatin/ hareketin/ oluşumun
yaptığı her türlü yanlış işten payına düşeni almayı kabullenmektir.
Yine Kur’ân ve sahih sünnet’in
ilkelerini göz ardı eden bir mürşid-i nâkısın/ şeyhin/ hocanın/ tarikat
önderinin/ kâinat imamının eline/ eteğine/ cübbesine yapışıldığında sıratın
kolaylıkla geçileceğine ve cennete girileceğine inanmak, bu palavraları yayan kimselerin
sahte tarikatlarına maddî ve manevî destek sağlamak suç ortaklığıdır. Böyle
yapmak bu sahtekârların kıyamete kadar yaptığı her türlü yanlış işten payına
düşeni almayı kabullenmektir.
Sermayesi uydurma hadisler/ hurafeler/
bidatler/ menkıbeler/ masallar/ hikâyeler/ İsrâiliyat ve Mesîhiyat olan,
Kur’ân’ın ilkelerini devre dışı bırakan sahte bir tarikata destek olmak suç ortaklığıdır.
Böyle yapmak bu sahtekârların yaptığı her türlü yanlış işten payına düşeni
almayı kabullenmektir.
Aynı şekilde mazlumlara uluslararası
insani yardım diye yola çıkan, milletten sadaka ve zekât toplayan, ama boyundan
büyük işlere karışan/ kalkışan, yarım yamalak bilgisiyle ve kısa vadeli küçük
hesaplarla hükümetin dış politikasını eleştiren, üstelik haddini aşıp
ültimatomlar veren, siyasete müdahale eden ve kuruluş amacı dışına çıkan
kurumlara/ vakıflara/ derneklere destek olmak da suç ortaklığıdır. Böyle yapmak
bu örgütlerin yaptığı her türlü yanlış işten/ rezaletten payına düşeni almayı
kabullenmektir.
Sonuç olarak, İslâm’ın emrettiği din
kardeşliği, yanlış yapanı uyarmayı, acı da olsa gerçeği söylemeyi ve bu tür
şarlatanlara yardımı kesmeyi emreder. “İyi niyetle (!!!)” sahte bir
tarikatın/ cemaatin/ dinî görünümlü bir hareketin/ örgütün derneğine veya
vakfına maddî ve manevî yardımda bulunmak resmen suç ortaklığıdır. Bu kişilerin
buradan bir sevap elde edebilmeleri asla mümkün değildir. Kaldı ki bu işin
vebali de büyüktür. Zira böyle yapmak bu yanlışı yapan adamları şımartmak,
devlete başkaldırmalarına sebep olmak, kendilerini bir şey zannetmelerine yol
açmak, böylece hem kendilerinin hem de onların sonunu hazırlamaktır. (14.10.2016)
Yrd. Doç. Dr. Ahmet
Emin SEYHAN
Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Öğretim Üyesi
Yorumlar
Yorum Gönder