Arkadaş! O zaman Sen Yobazın ve Ahmağın Tekisin!
Arkadaş! Eğer sen bir adamın yazdığı
makalenin sadece başlığına bakarak kolayca hüküm veriyor ve onu damgalıyorsan
sen tek kelimeyle yobazın ve ahmağın tekisin!
Eğer sen bir adamın yazdığı makalenin
içeriğini hiç okumadan, gerekçelerini görmeden hüküm veriyor ve onu
karalıyorsan sen tek kelimeyle yobazın ve ahmağın tekisin!
Eğer sen bir adamın sözlerini
çarpıtarak yayınlayan medya organlarına güveniyor, konuşmanın tamamına ulaşıp
gerçeği araştırma zahmetine katlanmıyor, üstelik kendini adam evladı sanıyorsan
sen tek kelimeyle yobazın ve ahmağın tekisin!
Eğer sen bir adamın makalesinden/
kitabından/ tebliğinden özenle seçilmiş/ cımbızlanmış cümlelere bakarak
hemencecik karar veriyor, yazılanların tamamını okumaya yanaşmıyor, sonra da o
adamı itibarsızlaştırıyorsan sen tek kelimeyle yobazın ve ahmağın tekisin!
Eğer sen bir adamın konferansından
veya sunduğu tebliğden “özenle” kesilmiş görüntülere bakarak hemencecik karar
veriyor ve videonun tamamını seyretmeye vakit ayırmıyorsan sen tek kelimeyle
yobazın ve ahmağın tekisin!
Eğer sen bir adamın konuşmasının daha
ikinci dakikasında “Protesto ediyorum” diye ayağa fırlıyor, bağırıyor,
çağırıyor, salonda şov yapıyor, farklı düşünceyi dinlemeye tahammül edemiyor ve
alçaldıkça alçalıyorsan sen tek kelimeyle yobazın ve ahmağın tekisin!
Eğer sen kulaktan duyma yalan yanlış
bilgilerle, hiçbir araştırma külfetine katlanmadan, hiçbir delile dayanmadan
birisi hakkında kolayca hüküm veriyor ve onun hakkında yanlış bir izlenim
uyandırıyorsan sen tek kelimeyle yobazın ve ahmağın tekisin!
Eğer sen “sahtekârlara/ hainlere/
alçaklara” güvenip onlarla birlikte hareket ediyor, gerçeklere aklını/ gönlünü/
vicdanını/ zihnini kapatıyor ve bunlarla iş tutuyorsan sen tek kelimeyle
yobazın ve ahmağın tekisin!
Eğer sen sahte şeyhlerin/ sahte
hocaların/ sahte din adamlarının peşinden gidiyor, onların “hadis-i şerif” diye
önüne koyduğu “masala/ efsaneye/ mitolojiye/ uydurma rivayetlere” itibar
ediyor, bunları sorgusuz sualsiz kabul ediyor ve gerçeği araştırma külfetine
katlanmıyorsan sen tek kelimeyle yobazın ve ahmağın tekisin!
Eğer sen iftiralarla hareket ediyor,
dedikodu üretiyor, yalan yanlış her haberi sağda solda yayıyor ve menfaatin
için evrensel hukuk ve ahlak ilkelerini çiğniyorsan sen tek kelimeyle yobazın
ve ahmağın tekisin!
Eğer sen karşıt görüşleri duymayı
hazmedemiyor, onları dinlemiyor ve kendini hakikatin tek ve şaşmaz ölçüsü
sanıyorsan sen tek kelimeyle yobazın ve ahmağın tekisin!
Eğer sen karşındaki adamı küçümsüyor,
ona kötü/ kırıcı/ kaba/ sert davranıyor ve tüm haklı uyarılara kulak tıkıyorsan
sen tek kelimeyle yobazın, ahmağın ve şeref yoksunun tekisin!
Eğer sen kendini “eşsiz, önemli,
vazgeçilmez ve bulunmaz Hint kumaşı” zannediyor, ona buna akıl dağıtıyor sonra
da dönüp kendine hiç bakmıyorsan sen tek kelimeyle yobazın ve ahmağın tekisin!
Eğer sen yanlışlara dikkat çeken,
uydurma hadislere karşı müslümanları samimiyetle uyaran, ıslahı ve tecdidi
önemseyen/ önceleyen birini, hiçbir delile dayanmadan “reformist/ modernist/
mealci/ müsteşrik uşağı/ hadis düşmanı” olmakla suçluyor ve
itibarsızlaştırıyorsan sen tek kelimeyle yobazın, ahmağın ve şeref yoksununun
tekisin!
Eğer sen daha sağlam bir fikir ortaya
koyarak görüşünü çürütemediğin bir adamın sesini kısmaya/ susturmaya çalışıyor,
onun dinlenilmemesi gerektiğini söylüyor ve kendine hiç toz kondurmuyorsan sen
tek kelimeyle yobazın ve ahmağın tekisin!
Eğer sen daha dostunu ve düşmanını
tanımıyor, birilerinin dolduruşa/ gazına geliyor, aklınla değil duygularınla
hareket ediyor ve ona buna çamur atıyorsan sen tek kelimeyle yobazın ve ahmağın
tekisin!
Eğer sen seviyesiz eğlence ve magazin
programlarına zaman ayırıyor, ömrünü okey masalarında geçiriyor, basit filmleri
seyretmeyi meziyet zannediyor, sonra da “çöplüğe dönmüş üç kuruşluk aklınla”
ona buna hocalık/ âlimlik/ efendilik/ abilik/ büyüklük taslıyorsan sen tek
kelimeyle şeref yoksununun, yobazın ve ahmağın tekisin!
[Bazıları bu ifadelerimizi biraz sert
bulabilir. Ancak biz Hz. Ali’nin şu sözünü çok sevmiş ve bunu kendimize prensip
edinmişizdir: “İnsanlara anlayacakları dil ile konuşunuz.” Dolayısıyla
nezaketten anlayana nazik, böyle bir üsluptan anlayana da böyle yazmak ve
konuşmak gerekiyor. Zira “Biz ne yaptık ki bu adam bize böyle şeyler
söyledi?” diyerek kendilerini sorgulamayanların “söylenenleri anlamaları
ve kendilerini düzeltmeleri” çok zordur. Kaldı ki istediğini söyleyenin
istemediği şeyleri işiteceği de açıktır. Bu nedenle, bu tür bir üslupla
yazılmış yazıyla karşılaşan, alınganlık gösteren veya yarasından dolayı
gocunan kimsenin suçlaması gereken o yazıyı yazan adam değil, onun böyle
yazmasına neden olan kişi veya kişilerdir. Dolayısıyla bu tür adamları uyarmak
ve onları yanlışlarından vazgeçirmeye çalışmak yerine hâlâ bu üslupla yazı
yazanı suçlamak ve tüm kabahati ona yüklemek de başka bir yobazlık, ahmaklık,
şeref yoksunluğu ve namus fukaralığı olarak değerlendirilebilir.]
Sonuç olarak, fanatikler, yobazlar,
aptallar ve ahmaklar dönüp kendilerine bakmalı, el âleme akıl vermeden önce
kendileriyle yüzleşmeli, “iplerini eline verdikleri şeytanlardan ve
şeytanlaşmış insanlardan” bir an önce yakalarını kurtarmaya bakmalıdır.
Aksi halde bu dünyada şeref yoksunu, namus fukarası, yobaz ve ahmağın biri
olarak yaşayacak ahirette de bu yapıp ettiklerinden dolayı cehennemi
boylamaları kaçınılmaz olacaktır. (11.11.2016)
Yrd. Doç. Dr. Ahmet Emin
SEYHAN
Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Öğretim Üyesi
Yorumlar
Yorum Gönder